17 Temmuz 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6

17 Temmuz 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ vatın gayet güzel karıları vardı. “yoktu. Eh belki ben de şehirde gü © zel bir kadını teshir etmeeğ mu - i —— VAKIT Meraklı birsergüzşet romanı Edgar Pip'in son maceraları Yazn : Arnold Galoper 17 TEMMUZ 193 4 “Eski eşkiyadan ellisile bir hassa alayı teşkil ettim! ,, —2 O gece sarayda büyük birziya- fet verildi. Ertesi gün de yeni va- zifeme geçtim ve ilk iş olarak eş- kiyaların alacaklarını verdim. Bun 'dan sonra Pilkomayoya bunlardan elli kişiyi alıkoymasını ve bir has- 8a kıtası teşkil etmesini (o tavsiye gittim. Sarayın ikinci katında bana güzel bir apartman ayrıldı. Dört| hizmetçi emrime amade bulunu - yordu. Bu kadar büyük bir saa »| det ve refah hiç bir zaman Edgar Pip'in aklından geçmemişti. Bun - 'dan başka emrime şahane bir oto- mobil verildi. Benim zenciye ren- gile mütenasip gayet zarif bir elbi- se giydirdim. Bundan sonra mukadderatım Pilkomayonun mukadderatına bağ İr bulunacak... Onu yıkarlar ise ben de, cesaretim sayesinde yük- seldiğim yüksek mevkiden bir an- da yıkılmış olurum. Eski reisin taraftarları vardır. Bunları hedi - yeler ve nişanlar dağıtılması su - retile elde etmek icap etmektedir. © Zaten siyaset denilen şey de bu - dur, Bunun için Pilkomayonun bu tarzı hareketi kabul edeceğini ü - mit ediyorum. Reisin maiyetindeki diğer ze - © Aralarında benden başka bekâr — vaffak olurum. Bu hâdiselerden bir kâç ogün sonra Pilkomayonun riyaseti al - B— — Yüzbaşı Kazimir! Siz hakika ten akıllı ve irade sahibi bir adam sınız, Bu işi deruhte eder misi - niz? — Tabii ederim.. Bunu emre - den adalet mefhumudur. — Hakkınız var Kazimir!... A.. Affedersiniz yanlış söyledim. Sa- ray muhafızı... — Şu Mucado nerede oturuyor? Pilkomayo sabık reisin nerede oturduğunu, hükümet parasile bü- yük bir saray inşa ettirmiş olduğu- nu söyledi. — Birçok hizmetçileri olsa ge » rek? dedim. — Belki, fakat siz ve adamları- nız bu işi kolayca © halledersiniz. Şimdi Kazimirciğim!,.. Ah affe - dersiniz, lâubalilik ediyorum. — Ziyanı yok canım, dost değil miyiz? Pilkomayo her iki elimi aldı ve samimiyetle sıktı: — Evet dostuz. Sizi ilk gördü - ğüm zaman hükmümü vermiştim. Bs sizin hilkatinizde insanlardan çok hoşlanırım... Evet, gidiniz ve paraları alır almaz gelip beni bu- unuz. — Evet, fakat benimle gelecek olanları memnun etmek lâzım. — Tabii dostum, ben, bana hiz-|. met edenleri mahzun bırakan bir) — adam değilim. Ben namuslu ve vadini tutan bir adamım. Bakınız muvaffak olduğunuz takdirde yüz de onu sizindir. xXIXx tında bir kabine içtimar (yapıldı ve buna ben de iştirak ettim. Pil - komayoyu ancak burada (tetkik edebildim. Bu, kısa boylu ve $şiş- mandı, profili yırtıcı kuşlarm pro- filini andırıyordu. Yorgun yüzün- “de, koyu bir çift kaş altında iki © parlak siyah gözü vardı. Bu göz - ler bazan endişe ile parıldıyordu. Bu toplantıdan bir kaç gün ge - o çince reise bir gün bahçede rasla - “dım. Arkadaşça koluma girip be- © ni bir kenara çekti: — E.. Yüzbaşı Kazimir, dedi, © yeni vaziyetinizden memnun mu- sunuz? e — Bundan daha mükemmeli ak © İma bile gelmiş değildir. © Gülümsedi ve omuzuma vura - rak: —Allah vere de devam etse, de- » — Ne demek istiyorsunuz? — Bir şey demek istemiyorum.. “Yalnız vaziyeti izah ediyorum. Şu Muçado denilen adam müthiş bir düzenbazdır. Saraydan ayrılırken mevcut bütün parayı beraberinde götürmüş.. Evet! oAnlıyorsunuz © ya? Bütün devlet parasını götür - müş. — Bundan emin iseniz parayı i istirdat etmeli. — Doğrusu hakkınız var! İstir- ” dat etmeli, fakat bu iş o kadar ko- Jay değildir. — Bah! Neden kolay olmasın? © Benim eski bölüğümden yirmi ka- koluna güvenen asker ile bu pi ? p ir, erik Pilkomayo tam manasile bir iş adamı idi. Belki biraz mütecasira- ne hareket ediyordu, fakat bunda da mahzur yoktur. Çünkü kuvvet elinde... Allah vere de Muçado parasını bankalardan birine yatırmış olma- sın. Bu takdirde bankaları araş - tırmak icap edecek. Ben Müçado- yu ahlâk ve adalet mefhumları na- mına soymağa hazırım. Akşam üzeri Pilkomayo ile tekrar görüştüm. Bu zatla ne ka- dar kolay anlaşıyordum. Muçado- nun nerede oturduğunu öğrenmek istedim. Beraber çıktık ve o beni sabık reisin oturduğu sarayın ö - nünden geçirdi. Pilkomayonun mükemmel bir otomobili vardı ve bu otomobilde yeşil ve sarı renkli Santa » Lucia cumhuriyeti bayrağı dalgalanıyordu. — Milyonlara mal olmuş bir sa- ray, dedim. Hattâ siz buna, on dördüncü Lui'nin maliye nazırı Fuke'ye yaptığını yapsanız çok doğru olur, — Ne yapmış şu on dördüncü Lui?. Pilkomayo kara cahilin biri idi. Ne on dördüncü Luiden ve ne de Fukeden haberi vardı. — Maliye nazırını hapsetmiş ve nazır on dokuz sene süren bir mahpusiyeten sonra ha- pishanede ölmüştür. — Bunu sonra düşünürüz. Fa- kat kurşuna dizdirsek daha iyi o- lur.. Ne ise bakalım... (Devamı var) bir kaleye | Müzi Hanım yakında bir apart- man sahibi olmayı umuyor | Radyo şirketinin en genç san - atkârlarından Müzeyyen Hanımı Taksimdeki apartımanında bul - dum. Şunları söyledi: — Musiki ile meşgul olmağa başlıyalı iki sene oldu. Hocam Kemal Niyazi Beyin teşviki ile radyoya girdim. Çok sevdiğim bu muhit bana cesaret verdi. Arka - daşlarımın ve hocalarımın teşviki ile Belvü gazinosunda da çalışma- ğa başladım. Ben şahsen falan müessesede daktilo sıfatiyle ça- lışmakla bir gazino veya radyoda çalışmak arasında bir fark gör - müyorum. Maamafih yanlış te- lâkkiler ve bilhassa birlikte çalış- tığımız bazı arkadaşların düşün - celeri bu sahada çalışmak istiyen- leri düşündürmüyor değil.. — Çalışma tarzınızdan mem - nun musunuz? — Bugün için çok memnunum. Düşünün ki ayda üç yüz “lirayı geçen bir para kazanıyorum. Bu! kazanç ile inşanin çalışma tarzın-! dan memnun olmamasına imkân var mıdır?. Bu vaziyet karşısın- da ben, yakın bir zamanda Tak- sime bir apartıman dikebileceği mi tahmin ediyorum. — Bugünkü musiki ile dünkü musiki hakkında neler yayi yormaz - Müzeyyen Hanım — Dünkü ve bugünkü musiki hakkındaki telâkkilerim gayet! basittir ve esasen bunun böyle ol- ması lâzımdır. Ben bu işin he nüz acemisiyim ve yabancsıyım. Hangi tecrübeye istinat ederek yeni ve eski musiki hakkında fi - kirler yürütebilir ve tenkitler ya - pabilirim. Hocalarım ve memle- ketin kıymetli bestekârları, hal - kın rağbet sösterdiği Dm na öğretiyorlar ve ben de o şarkı” ları okuyorum. — İstikbalden neler ümit edi * yorsunuz? — Bugün için istikbal hakkın - da ve benimsenmiş bir fikrim yok- tur, Esasen böyle bir fikir ve ar- hadisatın bunu benim arzuma göre yürüteceğini kim temin eder. Bu itibarla is- tikbal hakkındaki düşüncelerim, istikbal binasını maddi temelle - zuya bağlansam, rini sağlamlamak ve b utemelleri kuvvetlendirmekten başka bir şey değildir. — Boş zamanlarınızı nasıl ge» çiriyorsunuz?. — Boş zamanlarımı ekseriya tembel tembel istirahatla geçiri - yorum, Yarı gecenin yorgunluğu- nu bütün gün ancak dinlendirebi- liyorum. Maamafih çok sevdiğim hocalarım ve arkadaşlarım, sık sık gelirler ve bilhassa milli ha - . | vaları çok sevdiğim için bu şarki- ları bana öğreten Mahir Beyle u- zun ders saatleri geçiriyoruz. Henüz on beş yaşında olduğu- nu öğrendiğim Müzeyyen hanr- ma teşekkür ederk apartmandan ayrıldım. Nebil Vasıf Bağ amatörü neler bilmelidir? Geçen hafta yarım kalan ema) 10, 1 takip; ederek makinenin eksik kalan yerlerini bağlamağa başlıyalım. Geçen hafta detek - tör lâmbasınım gırısinden girerek hoparlör lâmbasınım plâkından çıkmış ve üç lâmbanın da aksi- yon kısmı da dahil olduğu halde devresini kapamıştık. Şimdi gene antenden başlıya - rak eksikleri tamamlıyalım. Anten bobininin, yani 75 -- 150 — 225 sargılık bobinin iki başına 500 santimlik ayar kondansatörünü bağlıyalım. Makinenin detektör kısmı ile hiç bir alâkamız kalma- dr. Yalnız yaptığımız montajı tetkik edersek lâmbalarm file - kuvvetlisinden başka bir şey de - ğildir. Ve şemada görüldüğü üze- re demir plâkın üzerine sarılmış dört devre ile on ucu vardır. Bu ön uçtan ikisi 110 voltluk şehir cereyanına bağlanır ve ismine primer denir. Geri kalan üç dev- reye de sekonder denir ki bu dev- relerden biri evvelce öğrendiği - miz gibi lâmbalarm filemanlarını yakar, İkincisi bize yüksek kon- tinü cereyanın menfisini Üçüncüsü de aldığı sekonder ce- verir. reyanının bir az daha kuvvetleş - tirmek ve meyli amperini arttır - manlarının yanmadığını görürüz. yy Cevaplar —. Her lâmbanın altında (F) harfile gösterilen kısım gayet tabiidir ki o lâmbanın filemanıdır. Ve de- tektör kısmında da bu işaretin bü- yüğü vardır. İşte üç limbanin al- tında bulunan uçları paralel ola- rak yerleştirip redirasör transfor- matöründe (F) harfiyle gösteri - len uca bağlamak filemanları yak mak için kâfidir. Yalnız file - manları yakan bu sargmın orta ucunu toprağa götüren nakile dik- kat edip üzerinde meksife ve mukavemeti münhanilerini yerli - yerlerine koymak lâzımdır. Şimdi gelelim redirasöre, yani bize istediğimiz cereyanı veren apareye. Bu aparey, evimizde zil çalmak için kullandığımız trans - formatörün daha büyüğü, YA her yar e İstanbul: - Beyazıtta Hami Rıza Beye: Doğrudan doğruya hiç bir ta- dilât yapılmadan bu şekilde çağ! lişan bir makine yoktur. O Heri! hangi bir makinenin aldığı ce - reyan değiştiği zaman muhak- kak tadilât lâzımdır. Mardinde: Kavas zade Da vut Besim Beye: Evvelâ lâmbalarınızın düşük | olması kuvvetle muhtemeldir. | Saniyen anten ve toprak telleri» sanakaammınmmalmılamalanılımmılasımız ni 29 — 4 — 934 tarih ve 5856 numaralı nüshamızda gösterilen şekilde yaparsanız daha iyi bir netice alacağınız muhakkaktır. Akümülâtör ve anot bataryeniziii kuvvetli bir dikkatten geçirerek i tesadüfi kuvvetle muhtemel e lan arızaları tashih ediniz. ğ z mak için redirasör lâmbasının fi- lemanmı yakar ve orta ucuyla da bize yüksek zait cereyanı verir. Yalnız bu yüksek zait, yüksek na» kış cereyanları transformatörden çıktıktan ve lâmbadan geçtikten sonra tamamen kontinüleşmiş de- ğildir. Bunun için şemada görül- düğü üzere “4 —,, cereyanlar! arasına iki blok kondansatör ile bir şok bobini koymak lâzımdır. Bu şok bobiniyle de blok kondan* satörlerin vazifeleri, evvelce ög rendiğimiz gibi alternatif çıkan cereyanı (o kontonoleştirmektir. Kıyemti bir santimden bir milyo? defa büyük olan “mikro karadır ile ölçtüğümüz bu blok kondans1” törler makinenin en mühim par” çalarından biridir. Bu mikro ka radlar dört tanedir. Mikro karad” İ ikon iki tane olup -- ucu üzerin? bağlanan şok bobininin iki ue“ / ile menfi cereyan arasına bağ8 Ki nır, Makinemizde ilk defa gördüğü” müz bir şey daha vardır ki bu | hoparlör devresinin iki ucuna b” i lanan 2000 santimlik bir meksi fedir. Bu meksife plâktan ©" tekerrür ile yüksek zait ars — bağlanır ve bulunduğu yerlerd kapaşite vücude getirerek. yeri #İ cereyanı hoparlörlere gitm evvel kendi üzerinde Me hoparlöre geçirir ki bu da mak Mi neden çıkacak bağı gayri vaa sesleri ve hoparlör üzerinde kinı azaltmış olur. a

Bu sayıdan diğer sayfalar: