18 Ağustos 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7

18 Ağustos 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

m m ES. Evleniş! Vilyem Teger, Cenub: oOAme- hane; pek meşhur bir cambaz- trektörüdür. Hayatını Bu 08 Ayreste geçiren bu adam ani ten şöhret bulmuştur. rdân birisi, gece gündüz ortalığı velveleye verme- deri de ayni kadmla beş de- i! i adamın, ikinci şöhretini bi Ni #öhreti dolayıs'le edindiği- iç öylemek, yerindedir. Eğer bu Yaziyetin onu dile düşürmesi- e ret dersek!.. Herhalde müs K, değil, menfi birer | şöhret!.. İsi, ve hal ise, ikinci şöhretini İş ”“i söhreti dolavre'' -3 pak An edindiğini izah edelim. Ka- » bu adamdan aykırı derecede te, e yn Pe efa boşanmış, efa lenmiştir Pi mn 1 lik boşanış üzerine, Vilyem Sü M€ yapacağını - şaşırmış a diği bu kadından ayrı o - İl “nasıl yaşıyacağını bir türlü Maya emiştr. Nihayet, sarhoş ” Jül “di h ortaliği velveleye vermek “— huyundan vaz geçerek ka- ii tekrar ele geçirmek ümidile Sare düşünmüş, kendisini abazhanedeki bir kafes içerisi: Prettirmişti. Burada tam yi AY. geçirmiştir. Tam dört > Hakikaten, bu ihtiyari hapi kn, ek, kadın üzerinde tesirini ilama, » eski karısmı tekrar ni- ğa muvaffak olmuştur! kt, ikinci düğün esnasın- > direktör, tek durmamış, iç- z kavga, dövüş çıkarmış ve bir kırılacak derecede patak- “Daha düğün gecesi o Yin ye gidiyor, kadın da e- İşi, “örüyor. Direktör, biraz iyi- ar, mez, hastahaneden çı- raya tekrar affetmesi yolunda ak, geliyorsa da, karısı, boşan tat, inler. Hattâ, kendisi- bir koca bulmuştur. Siyoktörden boşanan kadınla tiny, aslan terbiyecisi adam, “yg, Pirinde bir aslanın pençesi iy » kalıyor ve kadın, kocası- La, ini yalnız başına güçlükle mi » Aslanla uğraşmak ko- | k z. Kadın, bu vahşi hayvan- ğına eski azgın koca- “iş m getirmek tecrübesine gi- Yüy Si, rik ediyor ve direktö- Yer, Bi, e teklifini kabul ( edi- “dep daha evleniyorlar. Üçün- F Viz ay huylu huyundan vazge- “ Direktör, çok geçmeden larla kavga çıkarıyor, bir © altalta üstüste geli - i başı parça parça bir ae direktör, mahke onuluyor. Kadın da; boşanıyor! Bir çiftlik sa- iyor, lâkin çok geçme mi Peşini bırakmıyan di - “nmek üzere! O, hapis- iştir ve canbarhanele bi Patırdıya alışan o kadın, Yang am olan çiftlik sahibi 4, ciftlik muhitinde bu Yadırgamaktadır. Dör- 7 İİ, /E r Bİ 7 VAKİT 18 AĞUSTOS 1934 Bir Deniz Hamamının Sahibi, yüzme bilmiyenlerin Denizin Zevkine Varabilmeleri Için, Su Altından Köprü Yaptırdı! Gill Motosiklete Bir Şey Daha Lözım! (ID yg yy Fakat, o sırada, satın alacağı şey- | bir şey daha lâzım, Matmazel! Etem, sepetli motosikleti için lâzım olan bazı şeyleri satın o al- mak üzere Beyoğlunda bir mağa- zaya girdi. Ne görsün?.. o Karşısında güzel, çıtır, pıtır bir kız!,. Mağa- zanın yeni satıcı kızı.. Bir rum Matmazeli | Etem, bir kaç şey alacakken bir çok şey aldı. Kızla sözü uzatı- yor, çıkarttırdığı malzemeyi uzun boylu gözden geçiriyor, bunlara dair muhtelif sualler soruyordu. lerden ziyade satıcı kıza bakıyor- du! — Başaka bir şey lâzımdır. Beyefendi? Bu sualle tekrar karşılaşan E- tem, camekânlara göz gezdirdi. I Lâkin artık isteyecek bir şey bu- lamadı, Sonra gözlerini Matma- zelin gözlerine dikerek bir an dü- şündü ve nihayet cesaret etti: — Evet, hem de en mühim olan — Gerçe namuslu ve çalışkansınız, ama size yol vermeğe mecburum. Çün- | kün, bu müesseseyi hep gençler idare #tmeli, Burada sizden başka yaşlı kimse | yok. Warsa gösteriniz! .. » © * — Odadaki eşya, giden kiracının. | dır. Borcu kaldı da eşyasını zâptet » tim. Siz odayı tutunca, kaldırtırım! — Kaldırtmasanız daha iyi olur. Çünkü, benim eşyam: da ev sahibim | zaptetti! düncü defa olarak evleniş! Bir müddet sonra, direktör, ge ne sarhoşlukla bir vak'aya sebep olarak hapise girince, kadın, tek - rar boşanıyorsa da bir kaç aylık bir ayrılık devresi, beşinci odefa evlenişle neticeleniyor. Ve bun - dan sonra?.. Bundan sonra tekrar ayrılmıyorlar mı?.. Hayır!.. Buna zaman kalmı- yor. Ne bir daha boşanabilecek- ler, ne de bir daha ( evlenmeleri Mümkün.. Çünkü, direktör, bir iç- ki meclisinde mutadı üzere boğu- şurken, tıkanıyor, düşüp son nefe- sini veriyor. Karısı, dul kalıyor. Misis Ester Teger, dul kadın, şimdi ne yapıyor, dersiniz? Dört defa boşanıp beş defa evlendiği adamı, sarhoşluğuna ve kavgacılı- ğına râğmen, unutamıyor ve şöyle diyormuş: # — Ahrette onunla yeniden ev- lenmek mümkün olduğunu yüzde yüz bilsem, altıncı defa düğün, dernek yapmak üzere, bir an ev- vel orada bulunmayı isterdim. Dul kadın, bu noktada müte- Patatessiniz ! Alman şairlerinden Detlef fon Lilyenkron, bir mecliste O boyuna cedleriyle övünen bir adama kız- dı. Hep onların yaptıkları, O hep onların yaptıkları!. Başka hiç bir söz yok! Buna kızan şair, nihayet taham- mülü elden giderek, şöyle söyledi: — Ben, sizi dinlerken hep pata- tesi hatırlıyorum! — Patatesi mi?.. Fakat..... Anlı- yamadım! Pata- tesin de işe yarıyan, faydalı olan, kıymetli bulunan kısmı, yer altın- dadır! Yİ reddit olduğu için, şimdiki halde dünyada başka birisiyle evlenme- ği tercih etmiş. Fakat, bu adama ahretteki direktörden o kadar çok bahsediyormuş, ki yeni kocası, dostlarına şöyle söylemiş: — Karıma kendimi beğendir- mek için, galiba benim de içip içip kavga çıkarmam icap edecek! — Nedir, efendim? Etem, gülümsedi: — Motosikletim, sepetli moto- siklettir. Dolayısiyle iki kişilik ta- bii! — Evet, efendim? — Şey... Yani... Demek istiyo- rum ki, yanıma oturacak, gezinti- de bana refakat edecek birisi lâ- zım... Güzel, çıtır pıtır birisi... Bu | mağazada o da var. Hem de seç- | | meğe hacet yok, O bir tane Ve dudaklarında gülümseyiş beliren Matmazel, gözlerini baş- ka tarafa çevirirken, Etem, mağa- za şefinin isitmemesi için sesini alçaltarak, âdeta fısıldadı: — Bu akşam için bana randevu verebilir misiniz?.. Şimdi mağa- zalar erken de kapanıyor. Bera- ber Tarabyeye gideriz. Meselâ, On geçe mümkün- O ANAHTARLAR! 6 Mahalle arasında, kaydırak oy- nıyan çocuklar, bu oyundan- bık» maışlardı. Sıra zıpzıp oynamağa gelmişti. Fakat, programı değiş- tirmeden, oyuna biraz ara vere- rek, şöyle bir kapı saçağının göl- geliğinde dinlenmek lüzumunu hissettiler, Bu dinlenme sırasında, çeneleri durmuyordu. Şundan, bundan ko- nuşuyorlardı. İçlerinden (birisi, mahalle arkadaşlarından © birine sordu: — Sizde sokak kapısının anah- tarı kimde durur? — Annemde! — Kilerin anahtarı? — O da annemde! — Konsolun,.. dolapların fa- lan? — Hep annemde! — Peki, baban buna kızmıyor mu ?.. Bütün anahtarları annen ka- bullenmiş? — Hepsini değil... duvar saati- İ nin anahtarı da babamda durur! Ziyafet Var ! Hasis bir adam, mahalledeki manava uğradı. Zeytin ekmekle karnını doyuran adamın meyve sa- tın almak istemesi, fevkalâde bir hadise! — Karpuz alacağım. Fakat bir karpuz çok.. Yarısı yeter! Manav, karpuzu kesecek yerde, i söyle dedi: — Bu akşam size birçok misafir gelecek galiba! — Maskemi kaldırmamı istemiyor- sunuz, demek? — Hayır, evvelce tanıştığım kadın- lardan birisi olmanızdan korkuyorum! — Senin Per- ranla evlene- ceğini işittim. Doğru mu? — Neden ev- lenmeyeyim? kar gibitemiz bir kız! — Sahi mi?. Sen, karın na- sıl eridiğini görmem işsin galiba !

Bu sayıdan diğer sayfalar: