13 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

13 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“a2. BABİL ve PERSEPOLİS SARAYLARINDA DAR A ve ISWKENDIEER YAZAN: İSHAK FERDİ TZFRİKA Ne: 29 Hükümdarların aşkı, fırtınalar gibi, eser.. geçer! Zâren, karanlıkların koynundâ, sevgilisine anlatıyordu: “Dârâ, seni, bir iki sene sonra, suyu sıkılmış bir avuç üzüm posası gibi, kaldırıp atacaktır!,, (Arşe) uzaktan üzerlerine doğ- ru gelen gölgeyi görünce kork » muştu. — Bizi güzetliyorlar, Zaren! Diyerek, âşığnın o kollarından ayrıldı. Zaren yavaşça mırıldandı: — O bir hayvan gölgesine ben- ziyor, — Nereden anladın?. | « Uzun kuyruğu var. Belki de bir tavustur. — Tavusları gece kümeslerine | kaparlar, Zaren! Bu gölge, bizi tarassut eden bir | adama benziyor. -— Merak etme dedim ya..O,| muhakkak bir hayvan gölgesidir. Bu saatte buralarda bile dolaşmaz. Gölge birden geriye döndü.. ve kayboldu. cinler Zaren karanlıkta yalvarıyordu: — Ben maiyyet alayında daha rahat yaşıyordum. Mezar bekçi - liği beni çok sıkıyor, Arşe! Ben Ke aaStten çekilmek istiyorum. 8 olur?, Münasip bir zamanda ee benim bu vazifeden a Fi ltümemg: “edemez misin 7; Arşe cevap verdi: — İyi ama.. Evvelâ yerine gü- ahsız bir adam bulmak lâzım. Bi- sevgilisine yoran ki, herkes gibi hükümdar | * da seni dünyada hiç günah işle-! Memis bir erkek olarak tanıyor. — O halde ben yerime günah - *iz birini bulmıya çalışacağım. Eski vaisfeme avdet edersem, s€- hi sık sık görebilirim. — Hükümdar beni çok seviyor, “aren! Belki de yakında üzerime iht vurduracak.. Hiçbir yere çı - kamıyacağım. — Bu gece son buluşuşumuz olmasın sakın, Arse?! Sözlerin be- hi ümitsizliğe düşürüyor. Seni bir daha göremiyecek miyim yok- ! Arşe ümitsizdi: — Kimbilir?. « diye cevap ver - di - Bunu mabut (Ahora) dan baş ka kimse bilemez. Dârâ beni her- kesten kıskanıyor. Kendimden zi- Yade seni düşünüyorum.. Hüküm- | darın gazabma uğramandan kor - Yorum. Bir müddet sustular.. Biribirlerine sarılmışlardı. Zaren sordu: — Beni çok seviyor musun?. — Süphen mi var?. Seni canım kadar seviyorum! — Ben de öyle. Seni görmedi - #im günler, hayatım ıstırap ve iş- içinde geçiyor. Her dakika (Ahora) dan seni istiyorum. Hal- | a o, Dârâ'yı benden fazla sevi- Hükümdarın dileklerini baş- ba larınm arzusundan evvel yapı - Yor. (Ahora) Dârâ'nın hamisi - İ Li alımda emniyetle en - İ tasfiye. işleri i lanlar: | — Dârâ'nın benden O bıkacağı günü. | Zaren içini çekti: | -- O güne kadar saçlarım bem- beyaz olur, Arşe! İ — Çok uzun boylu mu saniyor- i sun?. Hükümdarların aşkı fırtına» | lar gibi, eser, geçer. Biz gene se-| i ninle başbaşa kalırız. Benimle kaçmak sin?. — Kaçmak mı?. — Öyle ya.. Madem ki biribiri- mizi seviyoruz. Biribirimizden ayrılmak istemiyoruz. Birleşme - | miz için, kaçmaktan başka bir ça- istemez mi - İ re var mı? — Sen deli misin, Zaren?. İra- nın neresine kaçsak, hükümdar bizi buldurmakta güçlük çekmez. | Ben hayatımı tehlikeye atamam, — O halde beni, benim seni sevdiğim kadar sevmiyorsun! Ben | ziya mabudu (Mitra) nın hima -| yesine mazhar oldum. En tehlike- li yollarda bile önüme ışık salar.. Ve beni uçurumlara düşmekten korur. Benimle yola çıkatsan, (Mitra) nm yolumuza salacağı 1- seni bir iki ene (Libya) boş durmuyordu.. Kaç gündenberi aradığı zehir- Liman şirketinde Liman şirketinin tasfiye (edil mesi dolayısiyle 27 eylülde ikinci bir umumi heyet toplantısı yapıla- caktır. Hissedarların bu toplantı- ya iştirak etmeleri için şirkete mü- racaat ederek birer duhuliye kartı almaları lâzımdır. Bu toplantıda konuşulacak o- “Bir kânunusani 934 tarihinden | şirketin feshi ile tasfiyesine karar verildiği 12 ağustos 934 tarihine kadar olan zamana ait bilânçonun ve mevcudat defterinin tetkik ve müzakeresi,, dir. — e İCamiden kurşun çalanlar mahküm oldular Hırkaişerif camiinden 490 ki- lo kurşun çalmaktan suçlu Ahmet, | İ Mehmet Mustafa, Ali, Abbasın; muhakemeleri dün üçüncü cezada yapılmıştır. Ali birseneye, Mehmet Musta - fa çalınan eşyayı nakletmekten iki gün hapse mahküm olmuşlar Ab- İ basla Ahmet beraetetmişlerdir. a lilişpeükzi italyan talebesi geliyor Aym on sekizinde (o şebrimize İtalyan talebelerinden mürekkep dir. Ben hayatta çok yalnız ve ha- | büyük bir kafile gelecektir. Misiz kalmış bir erkeğim, Arşe! — Ba gidişle birleşmemize im- n .. © Bekliyeceksin!, © Neyi? Avukat Mustafa Arif Bey Yazıhanesini İstanbul 4 üncü Vakıf han 4 ücnü kat 15 numara- (244) desinde lere sebep olan li yılanı nihayet ele geçirmişti. Mısır dilberi, Dârâ'nın sarayın- da güzellikten yana tek kalmak İ istiyordu. Bunun için, yapacak, rakibesi güzel (Arse) nin vücudunu ortadan kaldıra - caktı. Libya odasında yalnızdı. Ve elini yeşil bir örtünün üze- rinde dolaştırarak kendi kendine söyleniyordu: — Sen bana yeni bir istikbal vaadediyorsun, değil mi?. Sen ra- kibimi bir hamlede zehirliyecek- sin. Boynuna ve bacaklarma sa - rılıp, onu birkaç yerinden. !sıra * ne. yapıp | | i rak geberteceksin, değil mi?. Oh. ' Sen ne sadık, ne sevimli bir mah- lüksün! Eğer onun vücudunu bu gece yatağında buz gibi soğutur - san, bundan sonraki hayatımı, sa- adetimi sana borçlu olacağım! Bak, bugün sana canlı bir tav- şan yavrusunu ikram ettim. Kar - nın tok.. Keyfin yerindedir! Diş- lerin inci gibi parlıyor.. Ağzın 7e- hirle dolu! Bu gece (Arşe) nin i- şini bitiremezsen, senin işini biti- EE e. ire anlıyor Eral ğe fişi 4 Libya yeşil örtüyü kaldırdı. Ve örtünün altında, midesini bir tav- şan yavrusuyla şişirip uyuyan yı- lanın sırtını okşıyarak kucağına aldı. (Devam: sari Polis haberleri: Çalınan tavuklar Çarsamba pazarında tavuk sa- tan Rifat ağanın iki tavuğunu Ayakapılı Koço çalmışsa da ya- kalanmıştır. Başına çıkrık düştü Gümüş suyu caddesinde İbra- him Galip Beyin yapısmda çalı - şan amele Alinin başına çıkrık i- sabet ederek yaralanmıştır. Bir çuval çimento çalarak Fatihte Fevzipaşa caddesinde oturan Meliha Hanımın yapısın - dan bir çuval çimento çalan Hü- seyin kaçarken yakalanmıştır. Motosiklet çarpması Beyoğlunda Cumhuriyet esğ - Avramın o idaresindeki motosiklet oAngliki isminde bir gence çarparak yaralamıştır. ———— Belediye hesapları Şehir meclisinde hayli gürültü- belediyenin 931 kati hesabının tetkiki | “bitmiş ve tasdik edilmek © üzere Ankaraya gönderilmiştir. 932 kati hesabı - nm da muhasebe müdürlüğünce | lay deği i başladı.. VAKTI ın Tefrikası: 46 3 — VARIT TİS EYLÜL 1334 ee Ölüme Susayan Gönül — Düğün var. | Bir hissikablelvuku ile Celil! ürperdi. Trenden inenlerin peşine | düştü, Köşkün büyük kapısı açıktı. A- ( ğaçlarm birinin altında bir erkek- le Nesrin yan yana duruyorlardı. Ve kendini öldürmek istiyen a- ! dam! | Nesrin!.. Demek Nesrin .evleni- yordu.. Hem de o adamla evleni- yordu!.. Bütün bu olanlardan son- ra bu kanlı faciadan sonra o kati- le varıyordu!.. Katilin karisı!.. Celilin gözleri karardı. Başı döndü ve bir kasırgaya yakalan - mış gibi kırlara doğru koşmıya Nesrin!.. Koştu, koştu.. Acaba rüya mı görmüştü?.. Ha- yır, rüya değildi.. Nesrin evleni - yordu, Nesrin Feyyaza varıyordu. Koştu, koştu.. Ve düştü. ». 4 : Celil Asaf gözlerini açtığı za - man şaşırdı. Pencereli açık bir odada, te « miz bir yatakta yatıyordu. | Kendine gelince, hatıralarını | topladı ve gene kalbinin kanadığr- | ğini hissetti. Gönlünün acısını duydu. Peki ama, buraya nasıl gelmiş- ti?. Doğrulmak istedi. Fakat tam kalkacağı zaman, omuzlarmı iki el tuttu. — Yat bakayım, bu kadar yap- | tığın kâfi. Ben izin yedi za man kalkarsın. Celil döndü. Gin yak - larını uzatmış oturanı derhal ta - nıdı. Güldü. gözlerinin içi güldü, sevinele elini uzattı: — Cavit! İki arkadaş kucaklastılar. İkisi de sevinçten ağlrvorlardı. Cavit: — Ah, diyordu, yüreğime indi- recektin! Celil vaziveti kavrıyamıyordu: — Cavit. Cayit, sensin ba?1.. — Evet benim.. Muhakkak be- nim. — Nasıl oluyor da buradasm, ha??.. — Evet benim.. Muhakkak be- nim.. — Nasıl oluyor da benim vanımdasın?. — Hikâvevi anlatayım mı isti - yorsun.. Peki, ama sen söyle bir yat bakalım.. Cünkü bu vazivette ne sen dinliyebilirsin, ne de ben anlatabilirim. Arkadaşını tuttu, şk vaş - tıkları düzeltti ve söze şöyle baş» ladı: — Azizim, buradayım. cünkü sen buradasın. Sen burada 2 ( buradasın, mak istedin. Burada bulunmak is- tedin, zira benim istediğimi iste - medin.. Nevse şimdilik geveveliği bırakalım da meselers velelim. — Aman cabuk gel. Cavit arkadaşma kavustuğu için, neseliydi. — İki ay seni bekledim. Psktım ne gelen var ne giden. Bana, iki av sonra seni aramak ismini ver- miatin.. İsine koyuldum. Bu is ko- Pendiğe eitmistin. daimi encümene : verildiğini iki| i Pendikte iledir. Seni Pendik - | gün evel yazmıştık. 933 senesine ait kati hesabın da bu ây sonuna doğru daimi encümene verilmesi Jİ larmı kavuşturup ilâve etti: ği ei ii et bulacaktım.. Geldim ve bul- dum.. Celilin kaşları çatılmıştı. Arka- dasımın ürperdiğini görünce kol - Yazan : Selâmi İzzet — İşte bu kadar! Fazla bir şey söylemedi, sor « madı. Celilin kendiliğinden hâdi. seyi anlatmasını bekledi. Celil uzun bir müddet düşün. dükten sonra: — Azizim Cavit, dedi, Senden hakikati gizliyecek değilim. Ve gözlerini yumdu. Başından geçenleri, teferrüatiyle birer bi - i rer anlattı. Cavit, arasıra da söze karışıyor. du: — O senin gırtlağına sarılan herif, sana Nesrin hanım mektu- bunu getiren heriftir.. Buna ye » min edebilirim. Kalbimi basarım. Ve Nesrinin, evlendiğini du » yunca haykırdı: — O canavar, © serseri, o iie dut, o katil.. Donjuan kıyafetine girmiş bir şeytan., Celil, macerasmı anlatıp bitir. di, sonra manevi ıstrraplarını say. mıya başladı. Cavit kuduruyor « du: — Ah kadılar!.. Ah kadmlar! Erkeklerin başına belâ olsun di - ye yaratılmış mahlâklar!.. Onu dün gördüğüm zaman.. — Kimi?.. — Nesrin hanımı?. — Sen orada mıydın?, — Sokaktaydım. — Demek biilyordun!. — Çoktan duymuştum.. Rıd. van beyin uşağı ile can ciğer kus zu sarmasıyız.. Köşkten şarap aşı- rip bana ikram ediyor. — Demek o sefil herifin işmini biliyorsun?. — Damadın mı?. — Evet. — Feyyaz bey. Celil yumruklarını sıktı: — Feyyaz.. Bu da kim. — Ebülcenap Feyyaz beyefen- di.. — Ben baska şey de bilivorum. Nesrin hanım üc av evvel basta lanmıs. Hastalığının ne olduğunu simdi anladım.: İzdivar bunun i» çin geri kalmıs, yoksa daha evvel evleneceklermis.. — Yetişir, yetişir artık sos! —O da her seyi anlıyordu. — Feyyaz, Nesrinin dostunu öldürdükten sonra, kadmı alıp ! Pendiğe gelmis ve evlenmisti.. Bu va bir hesap işiydi. Yahut da ',.- dit hir arzuydu. Birdenbire hatırına çocuğu gel- di. Çocuk ne olmuştu?.. ne vapmıştı?. Dudakları takallüs etti. Çocu « ğunun babasnır inkâr edin evle - Çocuğu nen bir ana, elbette çocuğunu da | p atma kuvvetini kendinde bul » Cehil inledi: — Evlâdim!.. Car'din vi *tıldı. Paz hir sesle: — Pvlâdını sörmiyeceksin ar « tık . Ümidini kes. Cehil vatağında #oğrulduz — Ne diyorsun? (Tevamr var” Hilâliahmerin teşekkürü İstanbul Hilâllahmer Merkezinden: Necmeddin Molla Beyin hafidi mi- ni mini Muhtar Bey gündeliğinden bi- riktirdiği beş lirayı o Hilâliahmerimize teberrü etmiştir. Pek çok teşekkür e- rü kırıstr Kasları ças

Bu sayıdan diğer sayfalar: