17 Eylül 1934 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5

17 Eylül 1934 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

miyeceğim Taspa! am İİ TEFRİKA No: 27 Dârâ, Hititlerin eski ihtişamını düşündükçe, telâşa düşüyordu it köyleri, sabun köpüğünden yapılan kalelere İran cengâverinin nefesi bile kâfi gelir,,diyordu 77 İran şairi : “ Şimdiki benzer. Onları devirmeğe Dârâ'yı düşündüren bir tehlike! Taspa o günlerde Medya hava- İ lisinden müspet haberlerle dön - müştü, Dârâ sarayda yeni bir şen- lik hazırlığı ile meşgulken şimdi de hiç beklenilmiyen bir isyan ha- beriyle karşılaşmıştı. İhtişam ve debdebesi çoktan tarihe karışmış olan Hititlerin *on evlâtları Toros eteklerinde tutunarak İrana giden yolu kapa- | mışlar ve Anadolu » İran ticareti- ne mâni olmak istemişlerdi. Toros eteklerinde nesli henüz tamamiyle münkariz olmıyan Hi- titler, burada, büyük İran ordula- Tina nispetle bir avuç denecek ka- dar az bir yekün teşkil ettikleri halde, İrana karşı neden menfi bir vaziyet almışlar ve yolları ni- çin kapatmışlardı?. Toros havalisinden gelen yol cular ileriye gidemiyerek * geri | döndüklerini söyledikleri zaman, Dârâ bu haberden hiç de memnun kalmamıştı. İran hükümdarı, kendisine karşı ! baş kaldıran milletleri imha, mha eder-. Sesine akip ve tedibe çalışırdı. haber Dârâyı çileden çıkarmıştı. Derhal Taspayı büyük bir kuvvet: le yola çıkardı? — Hititlileri tarihe mal (edip dönmelisin! Eli boş geldiğin gün kafanı koparmakla tereddüt et- * ; * Hititler milâttan 200 yıl önce Toros dağlaçınin şimal tarafları - na yerleşmişlerdi. Hititlerin “Ak- vamr' Turaniye,, den oldukları mühakkaktı. Son zamanlarda A - nadoluda bulunan abideler üze - rindeki Hitit resimleri de bunu te- yit etmektedir. Hititlerin boyları kısa, elmacık kemikleri çıkık, üst dudakları sar- kık, renkleri sarı, gözleri ve sa€- ları siyahtı. Saçlarını uzatıp arka” larma. sarkıtırlardı. Hititler vak- tiyle Suriye içlerine. kadar ilerle- mişler ve yerli ahali ile çok iyi geçinmişlerdi. Hititler Suriyenin en münev- ver ve yüksek sınıfını teşkil eder- İerdi. : (Karabel) deki cengâver hey» kelleri, (İbriz) deki mahkükât, hatta (Nif) te Mısırrlılara atfolu- nan heykeller tamamen Hitit abi- delerindendir. Hititlerde heykel» traşlık fevkalâde ilerlemişti. Hitit abideleri Suriyenin şimali ile (Ka padokya) dan Anadolunun garbi- na kadar devam cerek vaktiyle (Sard) a giden yolları takipeder- di. Bu abidelere cenup tarafların» da biraz dağınık olarak tesadüf edilir. En meşhurları o (İbriz), | (Bulgar madeni) (Konya) ile! (Beysehir) gölü arasmda ve (Ka- rabel) dedir. Şimalde isa bu yol #Toros) (Maras) ten başlıyarak, | #Boğazköy), (Öyük) ve (Gâvur| k kalesi) nden geçerek gene (Sard) | da yani bi e (Karabel) de nihayet bulur. BABİL ve PERSEPOLİS SARAYLARINDA ie DAR A ve ISMENDIEER bir Bugün bu ha- valide ; “Hititler sayısız abideler bırakmışlardır. Hititler o her gittikleri — yere bir “Zafer abi- desi,, ( dikerler ve kendi mede- niyetlerinden zir yade, işgal et- tikleri o memle- ketlerin örf ve âdeğlerine uyar lardı. Keldaniye me deniyetinin © A- nadoluda taam- mümüne (bile bizzat Hititler yardım etmiş- lerdir. Hititler girdik- leri memleketle- rin ahalisini bu suretle çok çabuk kazanırlardı. Önasya akvamı ara- sında nüfus tahriri usulünü; vergi tarhlarımdaki intizam ve mükem»- meliyeti, arazi hudut ve hatitala- yang em in Son zamanlarda elde edilen (Maraş heykeli) üzerindeki yazı- lar, Hititlerin vaktiyle Anadoluda baştan başa hâkim olduklarını göstermektedir. Hititlerin ismine ilkönce Mısır kitabeleriyle Asuriye kitabelerin- de tesadüf olunmuştu. Mısırlilar bunlara (Heta) Asuriler de (Ha-! ti) derlerdi. Bundan sonra Avru- | palılar bu kavme (Hitit) namını vermişlerdi. Hititler en ziyade milâttan ön- ce on beşinci asırda (dehşet ve kuvvet peyda etmişlerdi. O za manlar Misir hükümdarı üçüncü (Totmozis) Suriye havalisini Zap- tetmiş, Hititlerle komşu olmuştu. Mısırlılar o vakit Hititleri ken- di istikballeri için © tehlikeli görürler ve bu komşuluktan Hi - ttler aleyhine istifade etmek is- terlerdi. Hititler Mısırlıların fikir ve maksatlarını öğrenmekte gecik - memişlerdi. Bu sırada Mısırm dahili karışıklıklarından cesaret alan Hitit orduları Suriye içlerine doğru ilerlemiş ve birçok memle- ketleri işgal etmişti. Vaziyetin Mısırlılar . için. şok tehlikeli olduğunu gören birinci (Ramses) Hititlerle tedafüi ve ta- arruzi bir ittifak aktine ve Hitit- lere tazminat vermeye mecbur ol- muştu. Bu tarihten itibaren (Hi- tit hükümeti) mevkiini eskisinden çok daha fazla ; tahkim ederek, | evvelâ Babil üzerine yürümüşler ve Babil ile (Arzı Kenan) arasm- daki araziyi tamamiyle işgal eyle- mişlerdi. , Hitit hükümdarmın:. hedefi (Babil). olduğu için, Babil halkı i tahkime başlamıştı. O sıra - — li zamanmda Kere i Seti Ke il ür zi ani YAZAN: İSHAK FERDİ (btiz) de bulunan âbidelerde köylü ve şehirli iki Hi. tit kabartmaâr., | yar harp başlamış, yarım asır de - vam eden bu harpler Hititlerin ga libiyeti ile neticelenmişti. İkinci Ramses zamanında Mr- sırlılarla Hititler arasında, (Ka galip gelmişler ve Hitit hükümda- rı (Hati Saro)ile Mısır firavunu ikinci (Ramses) uzlaşmışlardı. İ- kinci Ramses bu müsalehada Mr- sırlılarin aleyhinde vaki olan bü- tün teklifleri kabul etmişti. Dârâ, Hititlerin kuvvetli devir- lerini düşünerek bir avuç kabile- den tekrar büyük bir milletin do- ğabileceği endişesiyle. (Taspa) nın arkasından çok'daha “esaslı tedbirler ittihazına karar vermiş» ti, ş Dârâ etraftaki memleketler den, Hititler üzerine göndermek üzere yeni kuvvetler topluyordu. Şair (Huma) Hititleri vaktile çok yakından tetkik etmişti. (To- ros) yollarındaki son Hitit evlât - İarı hakkında İran şairi: — Şimdiki Hitit köyleri, sabun köpüğünden yapılan kalelere ben- zer. Onları devirmeğe “bir İran cengâverinin nefesi bile kâfi ge - Bir! Diyerek hükümdarı teselli edi- yordu. (Devam var) Matbaamıza gelen eserler: VARLIK Bu sanat ve fikir mecmuasmin 29 uncü sayısı çikmiştir. © İçinde Yaşar Nabi, “Abdülhak Şinasi, Nahit Sırrı, Ahmet Kutsi, Cevdet Kudret, Ahmet Muhip, Mehmet Ragıp, Beylerin ve | diğer bazı muharrirlerin makale, hikâ- | ye, şiir ve tercümeleri yardır. | l LAN Bu sene Celâliye panayırında yapılmıyacağı ilân olunur. güreş VAKTI ın Tefrikası: 50 $— VAKIT İTEYLÜL 1934 amm Ölüme Susayan Gönül İşte bu sonradan gelen şefkatle, Şabur bey Cavide para göndermiş, onu çağırtmıştı. Ve ayni feşkatle Şahendeyi de çiftliğe getirtti. Cavit, Celil ile beraber gelip de, karşısında gürbüz bir kız gö - rünce şaşaladı. Senelerdenberi bir- | ribirlerini görmiyen kardeş ço - | cuklatı, birbirlerine sarıldılar, | Hayat mes'ut ve neşeli geçme- ye başladr, Şahende, senelerin 1s- tırabını çıkarıyor, gülüyor, #öylü- yor, gezip oynüyor, Cavit onun her dediğini yapıyordu. Fakat Celil mes'ut değildi. yal- nız o gülmüyordu. Bir gün Cavit, arkadaşınm el- lerini tuttu, hararetle sikti: — Saadetimi mazur gör Celil, dedi, nihayet aileye, aile yuvası - | na kavuştum, Benim ailemin, se * nin de ailen olmasını isterim. Şakir Bey iyiliğe yüz tutmuştu. Etrafındaki neşe ve saadet kanımı kaynatmıştı. Senelerdenberi şef - katsiz kalan kalbi de yumuşamış” tu Bazan Celilin, bazan Cavidin koluna girip bahçeye çıkar Şahen- denin şımarıklıklarıma güler, er * keklerle konuşur ve bazan da Ca- vidin veya Celilin kolundan çıkıp durur: — Ne yazık ki, hayatımı boş yere feda etmişim, derdi.. Fakat sıl, Celil Asafla yalnız, baş başa kaldığı zaman hayatma acınırdı. mazisini bilmiyordu. Bildiği bir şey vardı. Bu genç adam, buraya geldi geleli bir tek defa gülme mişti.. Ama bu genci seviyordu. Ona karşı derin bir muhabbet his- sediyordu. Cavit de Celili güldürmek, onu O OGilik Asafm kim olduğunu). Yazan : Selâmi İzzet elini tuttu.. Yüzünde nurani bir süküt vardı. -— Celil Bey, dedi. Görüyorsu- | nuz, artık ölüyorum, Celilin itiraz etmesine vakit bı- rakmadan devam etti: — Artık ölüyorum.. Ölmeden evvel de işlediğim büyük günahı itiraf edeceğim.. Pismanlığımı da size medyunum. — Bana mı?. — Evet., Anlatayım.. Şahende ağlıyordu. Cavit sa» rarmıştı. İbtiyar, gitgide alçalan bir sesle anlattı; — Bu çocuklara rahat ettire- medim.. Aklım son zamanlarda başıma geldi. Fakat siz bana insa- niyetin ne demek olduğunu öğret- tiniz.. Sizin namuslu bir adam ol- duğunuza da eminim. Hem bu çocuklardan, hem de sizden af diliyorum.. Hakkmızı helâl edi « niz, Cavitle Şahende: — Helâl olsun amca! dediler, Celil başınr kaldırdı: v — Bende hiçbir bakkınız yok | Şakir bey. Sizi affedeceki vazi »! yette değilim, buna da benim hali” kım yok.. Fakat gözyaşı döküle « rek itiraf edilen hak evvelden sf-' fedilmiştir. e eği, | ladı: — Burada oturduğunuz müd « detçe beni biraz sevdiniz mi?. | — Evet, balşii — Beni dost telâkki ettiniz mi? — Evet. ğ Şakir beyin fersiz gözleri par- — Gözümü arkada bırakma «© mak sizin elinizdedir. — Söyleyin.. Biçare adam biraz tereddüt et- ti, Sonra gözlerini Celile diki: ii — Hata yalnız itiraf edilmekle memnun etmek, bu yeisinden kur» İalkme Sari de mii k. tarmak için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Bunda bir maksadı | vardı.. Fakat bu omaksadına bir | türlü erişemiyordu. Celil sabahları erkenden çıkı - yor, kırlarda yalnız başma dolaşı» yordu. Birkaç kere Cavit, Celili resim yapmıya teşvik etti. “Çalışmıya başlarsa kurtulur,, diye düşünüyordu. Celil, boya kutusu ile sehpası- nı beraber alıp gidiyor, fakat ge- Kncd, onlar gene bir köşeye atı - yordu. Tek çizgi çizmeden dönü- Kış gelince, kırlarda gezmek Kabil olamadı. Celil'ocağın Başı» da, pencerenin önünde oturur, Şahende ile Cavit, onu eğlendir. meğe çalışırlardı. Arada sırada bir lâf söyler, sorulan suallerin pek çoğunu cevapsız bırakırdı. Tam altı ay böyle geçti, * Nisan bitiyordu. Ağaçlar tomurcuklanmiya, krr- Jar yeşillenmeğe başlamıştı. Şakir bey son £ ini yaşı" yordu. e Bu sefer iyice yatağa düşmüştü, Kalkamıyordu, o kalkamıyacaktı da.. Hastalık nüksetmiş, doktorlar ümidi kesmişlerdi. Bir sabah Cavitle Şahendeyi ça» ğırdı: : — Söyleyiniz, Celil bey bura - çin istiyordüm ki.. — Söyleyiniz.. — Ne diyeceksin amca?.. viyorsun. — Sen sus.. Sen Celil Beyi sö» a t Şahende Şakir beyin elini tatta? “ Şahende haykrdr... Celil sara“ rarak genç kıza baktı. Şakir bey a devam etti: — Buna eminim Cehil Bey. Sizi yi seviyor.. Onu siz mes'ut #debilir » siniz.. Onunla evleneceğinize veriniz. Dy e Cavit işin valametini Kavrağer — Aman amca.. diye kekeledi. a Şakir beyin asal bir marıttr Har linde çıktı: — Söz veriniz. 5 Peli f 22 — Şahende ile evlensetkisiniz . değil mi?, — Evet. e Şakir beyin yüzü güldü.. Ondan sonra konuşmadı. Rahat rahat | can verdi. Gözlerini 4 yumdu. Gözleri arkada Kalmadı.” (Pevarmı var). ij : ZAYI e Türkspor idarehanesini Ankara caddesinde vilâyet konağı karşı sında 43 numaralı haneden 57 nu- maralı hanenin birinci katma nak- limiz esnasmda bazı pullu vesaik e ve faturalar ziyaa uğramıştır. Bu evrakın yeni nüshalarını elde et raek üzere alâkadarlara

Bu sayıdan diğer sayfalar: