15 Ekim 1935 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 12

15 Ekim 1935 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ir Za» müân ge İ lecek .- hem hiç te uzak olmayan bir zaman .. bizler gibi göreceksin. — Yıllardan beri.. ta çocuk. luğumdan beri her gün böyle sen de söylüyorsun. — Emin ol doğru söylüyorum. Dek- torlar, senin gözlerinin açılması vücudun bütün kuvetini toplayacağı yaşın gelmesi lâzım diyorlar. — Bu, için, yaş ne zaman gelec Bak sana — Aşağı yukarı geldi. bir gül getirdim 2 tI. Oh, ne Mi kokuyor.. ben gülleri çek seviyo: — Yazikileein kokularını da sevi» yorsun. — Evet.. ber çiçeği seviyorum. kokusuzları müstesna. — Onları göremiyorsun da., eğer görsen seversin. — Hayır. zannetmem!. Herhalde kokusuz çiçekler benim gibi insanlara benzerler, sade şekilden ibaret... birşeye yaramazlar.. Bu gün bava çek sıcaktı. Kimbilir güneş nasıl parlıyordu. — Evet.. kuvetli bir güneş vardı. Bilsen deniz ne güzeldi. Saatlerce canım içinden çıkmak istemedi. — Gök ve deniz.. sen, bana onlar» dan ne kadar çok eek alim güzelliklerini dinledim iyor musun?.. artık güneşin can, neşe vererek ali kalplere bir sevda hüznü dağıtarak kızıl bir kucak- a kayboluşunu, ayın çıkışını, yıledız- ların gülüşünü, mavi denizin gümüşlü yollarında aşk dolu sandalların delaşı- şını görür gibi oluyoru! Koklattığın renklerini bile biliyorum. Sade mi, kendimi iyice tanımıyordum. Çek güzel olduğumu söyliyorsun.. Nezihe de, annem de öyle söyliyorlar.. doğru mu?.. 10 şekillerini, kendi» Boyun uzun, saçların bol ve dalgalı, gözlerin iri ve kıvırcık kirpikli, dudak- ların kırmızı, dişlerin beyaz, yanakların embe diyorsunuz.. bütün bunlar gü- zellikmiş!, Fakat ben birşey anlaya mıyorum. Ne ise. demek hoşa gidi- yorum. Floşa ai ne deme olduğunu biliyor ; yediğim yemeklerden, kiii kokulardan ve dinlediğim musiki havalarından öğrendim. — Sen, © kokladığın kokulardan ziyade hoşa gidiyorsun.. a Sahi mil, Genç kız gülümsedi; ve ilâve etti: — Sen, olmasaydın kimbilir ne kadar bedbaht olurdum. Küçüklüğümde bilsen nasıl içim sıkılırdı. Annem bana masal» İar anlatır, şarkılar söylerdi.. Sonra bir arkadeşim elimden tutar, beni bahçede gezdirirdi; amma beni senin sesin ve sözlerin kadar avunduran biç birşey yok, Geleceğin zamanı bekliyerek, ve geldiğin zaman mesut olarak günleri sıkıntısız geçiriyorum.. Bir ayak sesi var.. işte; Mezihede geldi; onu koku sundan fanıyorum. — Evet odur; ben gidiyorun karde” şiml... Gelen genç kadın gülerek, genç kızı yanki öptü; ve müşfik bir $ — Hav allı yavrum.» inşallah yakında gözlerinle tanırsın. Dedi, Beraberinde gelen adam seri — Mezihe.. bu elbiseyi yeni diktirdin? Evet.. beğendin mi?, — Çok haşl. Genç kız atıldı: — Tabii.. yavrucuğum. — Amma beğ senin elbiseler d€ eşini giyiyorum. ız e ziyanı var.. ad ela bol neşesile, öteden beriiyâl anlatmağa başladı. sonra genç Ne sordu: nnen, ben geldiğimde sobbü çıktı.. istersen bir kahvaltı hazırlayafğar Karnın aç mi as Cevabı Ra kalktı... ağar dönerek telâşla devam etti: — Haydi Şadi.. sende bana yasi edersin. Genç kız yalnız kendine düşündü: Ne iyi yarabbi.. ne iyi insanlar, dünya dar güzellik ve iyilikle dolu iken, ” niçin Allah bir de cennet yapmış, ” im melekleri koymuş?”l.. Acaba m Neziheden, ve Şadiden daba mi iyile İ kalınca... kö İpsi n

Bu sayıdan diğer sayfalar: