1 Ekim 1938 Tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15

1 Ekim 1938 tarihli Yarım Ay Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i T izden ayrılmayın, ittilaktan kuvvel, J N İ- de zafer doğar. Şimdi, rahat rahat dinleniyorsunuz. tün cephede bulunan arkadaşlarınızın tan seyrettiğiniz mücadeleleri size ca- görünüyor. Fakat onların, zafere ka- nak için, nerelerden geçtiklerini, ne- çektiklerini biliyor, düşünüyor musu- ACİ SADULE di Bu raftan indikten sonra, şu gördüğü- masalardan birisine götürüleceğiz. ihini düşündükçe rada fena niyetlerimizi, fasit maksat- ıdan, adeta şişenizi iyice gizlemek mecburiyetinde- O masada, görücüye çıkmış mahcup, ettim: Bende, 4 bir taze gibi uslu durmalıyız ki, in- a» olacağım, Veara cazip görünelim. ı çıkarmıyacağım() takdirde, o safdiller, bizden kendi- : 8 hiçbir fenalık gelmiyeceğine inanır- ve şu tepemizde gördüğünüz kapağı 7 Pe rip atarlar, bizi hürriyete kavuşturur- ahçe » rakısının Şişeden, kadeh denilen tayyarelere bin- n altı yüz ikindip, havalanacağız, ve «insan ağzı» na » efradındanım. * olunacağız. Sonra karanlık Bel'um e, tam 28,000 udışizından, zından gibi meri yollarından gazino büfesininB? mideye ineceğiz. Mideden ince ba- emiz bu rafta yalaklara varacağız. Oradan insan E unan büyüklü | kişi dünyanın her köşesini dolaşan « | akrabalarımızla £# isimli tünele gireceğiz. Ve işte ni n en alt katında tüneller, bizi beyin denilen cennete ız gazinoda, her pğtür acak. . Tabanca seslerideyin: denilen bu tepeyi iyi tuttuğu- ardan belli ki, be takdirde, zafer bizimdir. Beyine hâ- işmiş olan arkadı olduk muydu, ele geçirdiğimiz insanı tler, zaferler ka âmade bir uşak haline getirmiş epheye sevketmiyilriz : göre kavgaya üfecrübel rakı damlası, içini hasretle aka baka tecrös? laha gelişip, kuw — Ah... dedi... Günün birinde, böyle ılendiriyorlar. Oğür cemaat, biribirimizden ayrılmadan, , evvel cepheye fnsan beyninde karargâh kurabilsek!.. kiyetlerini görüp O zaman, şu gördüğünüz insanlarla e sığmıyor. Hepizhe eğlene geçireceğimiz anların zev- mücadeleye ve i doyum olmaz! le fıkırdıyorur. Süşünün bir kere... Ne badireler at nde öyle bir kurak Ne ğini beynin sahibi, ar- başıma, bir sürikölemiz sanıyorum. Hemi. ni ceği, direnik, artırıyor, ve “e 1 yereyiz. varacak, 'etlendiriyor. Ser) İİ ceğiz sevasik, ız. raf, m m ÖLL diyeceğiz ölecek! e biçareyi ister oynatır, ister sustu- lere! birer birer İ ister bn ister saldırlır, ister ka- ii | Ferman, kumanda, neşe zafer e imrene gili e a am dikkatle dinlediğim bu söz deni uzun uzun düşündürdü ie emi akın, o beyin denilen cennete kavuş- ın kendimizden İ ? Ezelden z iyorduk. beri, onları rezil etmek İk alışımızın sebebi ne ii seviyorlar, hem o kadar seviyor- »m damlalar... di ii içlerinden : stemiyorsanız, © «— Ben şehidi badeyim İ» diye gurur- lananlar, uğrumuzda can vermeyi saadet sayanlar var. Bir çoklari, ölülerinin bi- ximle yıkanmasını istiyorlar. Hatlâ arka daşlardan duyduğuma göre, mezarda bile bizden ayrılmak istemiyenler varı Hayyam adında birisi, ciltlerle yazı ya- zarak bize ilânı aşk etmiş. Bekri Mustafa, ömrünün sonuna kadar bize sadık kalmış. Şu halde, şu biçare insanlardan daha ne istiyoruz P. Onlara fenalık etmekten zevk duyuşumuzun sebebi Acaba bizim, sulhperverliğimiz de insan- ların sulhperverliğinden farksız mı? Yoksa biz de kadına mı benziyoruz? Dün gece, sabaha kadar bunu dü- m: Doğrusu, benim gibi Hamburg misketinin sulbünden gelen asil bir rakı iie © haksız bir gaddarlığı ya- kıştıramad Li .. iğ irkaç gündenberi, en çok içerlediğim mahlüklar, kadınlar!.. Onlar, bizi, sade sevmemekle kalmıyorlar, erkeklere, ken- dilerinden fazla hakim olduğumuz için, adeta kıskanıyorlar. Geçen gece, büfenin penceresi önünde- ki masada bir karı koca oturuyordu. Ben, onları hem iyice görüyorum, hem de ko- nuştuklarını işitebiliyordum. Erkek, garsondan bizi istedi. Kadın, tıpkı, masaya rakibesi çağırılır gibi kaş- larını çattı, sesini sertleştirdi. Ve zavallı adamcağıza : — Ne olur, dedi, bir gececik olsun, şu zıkkımdan vi Şıllığın bu küstahlığı hepimizi çileden çıkardı, hepimiz sarhoş gibi hiddetlen- miştik, Bereket, zavallı adamcağız, bize gikkım diyen şırfintıya ağzının payını verdi : « — Şuradan, dedi, iki damla rakı istedim, Onu da burnumdan getirme | » Kadın, korkudan sesini kesti, fakat suratının asıklığı gitmedi. r oanda, o adamcağızın beynine girmiş Sr iii iyice pataklataca- Şımız muhakkal Maamatih, a sonra, yüreğimize sular serpildi. Çünkü © masaya giden üç şişe dolusu arkadaş, bize hakaret eden mütecaviz şıllığı, müstahak olduğu cezaya uğrattılar. Bir aralık, asık surat görmekten bıkan adamcağız, etrafını seyretmeğe başlamıştı. O zaman, bize düşman olan asık yüzlü kadın; perestişkârımiza nahak yere çıkıştı: — Yime, dedi, gözlerin sağa sola kaymıya başladı... Ben sana demedim mi? Bu zıkkım, şişede durduğu gibi durur mu? Bu sözler, bize toz kondurmak istemi- yen sadık âşığımızı çileden çıkarmıştı, Bizim arkadaşlar da iyice teşvik etmiş olacaklardı ki, kadının bize zıkkım diyen ağzını, elinin tersile şamarladı. Bu nefis sahne, Sie candan bir : « — Oh...» çektirmişti! Sanki bize dil uzatmasa olmaz mıydı? Biz şişede durduğumuz gibi durmar- mıişız | Bu saçma sözü duyup ta, küplere bin- memek imkânı var mı Senelerce, bir şişe içinde otur, bekle, dinlen. Ondan sonra da, biraz insana ka- rıştığın gün en ulak hoppalığı, hafilliği sona çok görsünler! Bizim hakkı hayatı- miz yok mu? Ne yalan söyliyeyim, bu in- safsızlığı görünce, hemeinslerimin insan- lara düşman oluşlarını haklı göresim gel- di. Biz şişede durduğumuz gibi durmuyor- muşuz. Sanki kendileri, dünyaya geldikten sonra analarının karnında olduğu gıbi du- ruyorlar mı? Hem bilhassa bu kadınlar, ? kılıbıklıktan o kurtardığımız, kazaklaştırdığımız içinmi? İnsanlara doğ- ruyu, «hakikatsı söylettiğimiz için mi? Erkekleri, kendilerinden fazla peşimizden sürüklediğimiz için mi? Yoksa, kocaları- nın kazançlarına ortak olduğumuz için mi? Arkadaşlar söyliyorlar : Bizi erkekle- rin gözlerinden düşürmek için ne iftiralar icat etmemişler, Yarabbim ? Güya, bizi sevenler, ölür, delirir, sü- rünürmüş. İnsanları her fenalığa sürükli- yen bizmişiz. Biz ümmülhabaismişir. Biz mili ap fasığın fıskını meydana ko- yarmi li a ki, biz, ns kendileri gibi, erkek- lerin başının etini yiyoruz, ne de li aylık alan biçare memurdan binlerce lira- lık kürk manto istiyoruz Erkekleri öldüren dg. delirten de, sü- ründüren de kendileri. Biçare erkekler, ölmekten, delirmek- ten, sürünmekten kurtulmak için bize sa- rılıyorlar. ğer biz, insanlara fenalık ediyorsak, bu, iyiliğimizin, dendir. Buna kadrimizin bilinmeyişin- hiddetlendiğimiz için öç alıyoruz. Kadınlar, bizimle uğraşacaklarına, a ibret alsalar daha kârlı çıkmazlar mi Erkeklere, bizim verdiğimiz neşeyi niçin veremiyorlar? Niçin bizim gibi, erkeklerin gamlarını, tasalarını dağıtamıyorlar Zaten, bizi çekemeyişleri, bize düşman oluşları da, bunu beceremeyiş erinden gel- miyor mu ? Bereket, bizim kadrimizi, kiymetimizi bilenler onlardan daha çol Bize: «Abuhayats , e suyu» diyenler bile var. Doğrusu aranırsa, biz bu sıfatlara hakkile lâyıkız, emlekette binlerce meyhaneci, bin- lerce gazinocu, on binlerce garson, yüz. lerce SEE zel bizim sayemizde geç nmi. (Sonu gelecek sayıda ) 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: