21 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3

21 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 "Haziran Tıbbi bahisler l Babaların vazifesi! Mekteplerimizde tatbik edil- mekte olan tedris ve terbiye sistemlerinin Avrupa mekteple- rinin en (son usulü olduğu aşi- kârdır. Fakat bize bazı müessif Mmüşahedeler bu mütekâmil usul- lerin tatbikı yalnız mektep ho- talarına tahmil edildiğine kana- At hasıl ettirmiştir. Halbuki yavrusunu ve dula- yısile yurdunun müstakbel terak- kisini düşünen ve istiyen bir ço- cuk velisi, bu pek mühim vazi- feyi yalmız hocalara inhisar et- tirmemelidir. Maalesefki bazı Çocuğuna karşı mükellef bulun- duğu terbiye vazife ve borcunu ihmal eylediğine şahit olduk. Bir Baba henüz 14 yaşındaki Yavrucağızına kendi elile (rakı) ve (sigara) ikram ediyor?.. Bu acı manzara karşısında | zevk duyan fidanının manevi katili olan babanın şu hareke- ti, çocukcağızın aziz vatana is- tikbâl için müfit olabilmesi için hocalarından aldığı ahlâk ve ter- biye telkinlerini zirüzeber - edi- yor. Hiç şüphesiz ki hocalarımız, terbiye ve tedrisini deruhte et- tikleri yavrularımızın fikri, be- deniğ ve ahlâki sayü gayret ve temayülatı — ruhiyelerini tetkik ve tafsilen kaydetmektedirler. Bu itibarla her çocuk - velisinin hiç olmazsa ayda bir defa Jol- sun mektebe kadar ihtiyarı zah- | met edip (Ey muallim Bey veya çocuğumun fikri, ruhi ve ahlâki tekâmülü gibi mnoksanlara şahit bu noksanların izalesi için bize terettüp eden vazifeler nedir ; çocuğumun va- tana ve cemiyeti beşeriyeye mü- | fit olabilmesi için mektep hari- | cinde tatbik edeceğimiz usuller | nelerdir.) diye notlar alması icap | eder.. | Ebeveynin vazifesi senenin mu-| ayyen aylarında çocuğun numa- | ra kâgıdını ( Alelusul ) imza ve | zalf olan derslerinden dolayı mu- ahaze etmekte olup bitmez. İşte bu gün bu pek mühim va- zifelerin ihmali ve binaenaleyh çocuğu Rakı Sigara ve saire gibi Mmuzır ve mühlik mevatla ünsiyet ettirilmesi pek şeni bir facladır. | Zira çocuk telkin ve göreneğe pek elverişlidir. Ona yapılacak iyi ve- ya fena telkini izalesi pek müş küldür. Geçenlerde Mevlane kapısın- <Ja 20 inci ilk mektep ta Tefrika No: 56 Ankarada tidenleri göremiyordu. Arazözle- rle sulanıp parkeleri yıkanan ge- Dİş istasyon caddesinde atle tekerlenen otomobillere dalıyor- du. Beyaz ipek ninişli beyaz mar- kizet dekolteli bir bebek yüksek duvarın kenarına kadar gelmiş, avuçladığı kumları aşağıya serpi- yordu. Genç adamın yüreği hop- lamıştı. Altın saçlışen çocuğun dıvardan dü|meıindzn ürkmüştü. Ve kalkarak bebeği dıvar kena- rından ayırmak istediği anda san- dalyasına mıhlandı. Vücudu dal- galanarak: —Nermin Kız.. Diye atlıyan şuh bir kadın ipek etek- leri Feridunun dizlerine sürtüne- _uk tatlı bir rüzgâr — gibi gelip ebeveynin Ü | | Hanım ; deni, hususunda ne oldunuz, ÇAY YEEERL NFNT C AARAR GAT b A Meclisin tatil olduğu gün Ga- | zi hazretlerine şu tazimat telgra- fi çekilmiş ve Gazi Hz. atideki | cevabı vermişlerdir: | Reisicümhur Gazi Mustafa Ke- mal hazretlerine Bu gün meclis tatil ederken | zati riyasetpenahilerine arzı ta- zimat ve veda: mutazammın yoz- gat mebusn Süleyman Sırrı beyin takririni müttefikan kabul etmiş- tir. Şahsi hörmet ve tazimlerimle arzederim efendim. Büyük millet meclisi reisi Kâzım Ankara Türkiye Büyük Millet meclisi yüksek reisliğine: Büyük millet meclisinin bu se- neki içtimama nihayet verirken hakkımda izhar ettiği yüksek kad- ri şinaslıktan dolayı teşekkürleri- mi takdim ederim efendim. Reisicümhur Gazi Mustafa Kemal üteecen Parlâmentolar konferansı Temmuzun 16 sında Londrada toplanacak olan beynelmilel par- lâmentolar konfransına hüküme- timizde davet edilmiştir. Bu kon- feransa iştirek etmek üzere İz- | mir meb'usu Vasıf beyin tayin edildi; ği haber alınmıştır. den bir efendinin bakkal Savadan rakı alıp içtiği hatırlardadır. Vakıa bu çocuğa rakı veren adam Türk ceza kanununun 574 | üncü maddesi mucibince cezala- nacaktır. Fakat yavrusuna elile rakı veren baba ne olacak?. Bit- tabi maddi bir cezaya maruz kal- mıyacaktır. Zira 18 yaşını ikmal etmiyen bir küçüğe karşı işlenen bu suçun mercti rüüyeti sulh ceza mahkemesidir. Buna binaen ka- | nuni takibat için bir şikâyet lâzım- dır. Bu sebketmeyince de hiç bir şey yapılmaz. Bu böyle olmakla beraber yavrusunun — terbiyesine tealluk eden gayri insani ve mugayiri ah- lak olan harekâtının derecei aki- bet ve fecantini seneler geçtik- ten sonra müşahede eden bir ba- ba, acaba ©o vicdan cezasının azim İztıraplarına nasıl tahammül edebilecek?,. Hekimoğlu M. İhsan | | | | | | kümeti İ 21 Haziran 1930 | e bir macera _— Yazan : AY HAN geçmişti. Yuvarlak yüzlü boğ- mak ikollu bebek - hıçkırıklarla mege karar vermiştir. GÜNÜN HABERLERİ Tazimat : 'Otel hırsızı| Gazi Hz.wçekilenı ğİstikIâİ .;;hkeme- telgraf ve cevabı. sindede mahküm olmuş! Bir kaç gün evvel Beyoğlunda Biristol otelinde “Anğelo, minde bir Bulgar, otelde ya- tanlardan — birinin — paralarını çalarken yakalanmıştır. “Angelof, hakkında zabıtaca tahkikat yapılmış, bunun meşhur öotel hırsızlarından olduğu — sirke- cide Şahinpaşa, Beyoğlunda yir- mi kadar otelden bir çok paralar çaldığı ve ayni zamanda - hü- iğfal, — iftira — ve | silâh — kaçakçılığı meselesinden mülga Ankara İstiklal mahke- | mesince 5 sene hapse mahküm | olmuş, Ankara hapishanesinden | bir kaç ay evvel müddeti mahkü- miyetini ikmal ederek İstanbula | geldiği, İstanbulda kalmamak üzere hükümete teminat vere- rek Bulgaristana gittiği anlaşıl- ' mıştır. Angelof bir kaç ay evvel Sofyada büyükçe bir sirkat yap- | tıktan sonra İstanbula kaçtığı ! is- anlaşılmıştır. Angelof — yaptığı den dolayı mahkemeye verildik- ten sonra hududu milli çıkarılacaktır. sirkatler- | haricine | | Tiren —at Bir muhacirin ayağını kesti Dün saat 12,30da Erenköyün- de Suadiye köprüsünden - geçen | Rumeli muhacirlerinden Arif oğlu Da- vuda çarpmış sağ ayagı teker- leklerin altında kalarak kesil- miştir. Davut ağanın tedavi e- dilmek üzere Tıp fakültesine ya- tırılmıştır. ——— posta tireni 70 yaşında | teşekkülü San'at bahisleri Tiyatro mektebi Cökemle Şehrimizde ilk defa olarak bir tiyatro mektebi tesis edile- ceği hakkında matbuatta görü- len haberler, memleketin san'at âleminde alâka ve memnuniyet- le karşılanmıştır. Bu mektebin teessüsü güzel san'atlar maha- filinde bir hadise teşkil edecek ve türk sahnesinin vaadkâr ya- rını için de çok faideli olacak- tıir. memleketi- Bundan ev- teesude ve Tiyatro mektebi mizdi ilk değildir. Darülbedayiin sıralarında da kurs tarz ve usulünde bir mektep ku- rulmuş, fakat ihmaller yüzünden yaşamamıştı. Yeni mektebin konservatu- vel Tamam! — moaşe— |(Evi imalathanesi kaçak eşya ile dolu! Beyoğlunda Toz koparan ci- varında orta sokakta oturan ya- | hudi Namerin evinde gizli rakı imâl edildiği müskirat muhafaza | müdiriyetince haberi alınmış dün Namerin evinde tabarriyat yapı- larak evin alt kat bodrumunda işleti rilen 300 kiloluk büyük bir kazan külliyetli miktarda cib- re 100 kilo rakı onidal ve saire yakalanmıştır. Namer ötedenberi ispirto si- gara küâğıdı ve içki kaçakcısı ol- | | duğundan hakkında takibatı ka- Mütahassıslar | getirilecek | İktısat vekâleti her şube için memleketimizle aynı şeraiti ik- | limiye ve ziraiyyeye malik mem- leketlerden mutahassıslar getir- Hunlardan Ziraat amum mü-” | dürlüğü —için 9, baytar şubesi için 5, orman şubesi için 4 müşavir şimdiden şubeler kadro suna ilâve edilmiştir. ——reprataacce . . . Polis tayinleri! İstanbul Polis Müdüriyeti İ- kinci Şube müdürlüğne Emni- yeti Ümumiye 4 üncü müdürü iken polis müfettişliğine tayin edilen Feyzi bey ve pülis mü- fettişliğine Emniyeti Umumiye sabık 5 inci şube müdürü Emin Zeki bey, ve 5 şube mü- dürlerinden H bey tayin e- | dilmişlerdi. inci — Feridun bey.. Dizleri bükülerek ayağa kalk mağa çalışan Feridun kekeledi : — Handan hanım.. İkisinin soğuk ter döken pu-; | makjarı ve elleri birbirini tütup | | sıktı. Handan senelerdenberi de- i gülüyor, küçük patiklerini kum- | lar üzerinde sürerek kaçmaya | çalışıyordu. Feridun onu koğala- Küçüğün iri elâ gözlerine BAA mıştı. Küçüh hıçkırır. gibi güle- | rek Feridunun dizlerinin arasına | iltica etmişti. Ve feridunun göz- leri karşısında bir adım geriliyen genç kadının yüzüne takıldı.Gü- zel kadının yözü sap sarı kesil. mişti. Feridunun kalbi çarpıyordu: Karşısında bir an için tereddüt | geçiren genç kadın kendini top- | lamıştı. Sevinç ve meserretle Fe- ! riduna ilerliyordu : ğişmemişti. Gözleri öyle içinden ezintili ve daha berrak. Dudak- | ları kırmızı ve kıvrık ve daha * yuvarlaklanmıştı. — Şakaklarına | üzü ğ | garkan lülelerin kumral bukleleri yan kadının yüzünü görmemişti, | ruzgârdaa kıpırdanıyordu. Altın başını annestinin savrulan etek> | leri arasında sıkarak yüzünü ka- pamıya çalışan bebe, minicik a- yaklariyle kumları eşeliyordu. Fo—vV ridun önüne bakıyordu. Sararan | yüzü kızarmıştı şimdi. Dudakla- rının ürperir gibi titrediği fark ediliyordu. Handan parmağında altın izdivaç halkası parlayan | beyaz üzeri dolğun eliyle eteğine sokulan bebenin misir püskülü parlaklığını andıran ipek taçak- | günün akşamı, bağa nuniyeye başlanılmıştır. Namerin Şeyli ef. apartıma- | nındaki dairesinde de geçende büyük miktarda kaçak ispirto ra- kı ve sigara kâgıdı yakalanmış- tı. Küstah bir Rum! Taksimde sıra servilerde 168 | Nolu dükkânda tatlıcılık eden | | Dimitri ismindeki bir Rum dün bir irâsı hasâr davasından dolayı karakola davet edilmiş ve fakat davete icabet etmiyen bu küstah fazla olarak polis memuruna da | tahkire cür'et etmiştir. Mütear- | rız Rum bununla da kalmayıp cür'etini Türklük — aleyhine de tefevvühatta bulunmak küstah- lığına kadar vardırmıştır. Dimitri, hakkında tanzim e- dilen zabıt varakasıyle adliyeye teslim edilmiştir. Bu küstah Ru- mun tahkikat evrakı müddelu- mumilikçe B. M. meclisine gön- derilmiştir. larını okşayıp tarıyordu. Handan koyu söğüt gölgelerinde kanatlarını çırparak cıvıldıyan şetaretli kuş- | lar gibi söyleniyordu — Size darıldık Feridun bey | diyordu. Feridun gözlerini kaldırdı: — Niçin? Diyecek oldu. Genç kadın - senelerdenberi | | kaybettiği biraderini bulmaktan | tehassul eden ciddi ve saf bir samimiyetle sitemler yağdırıyor- du. Babası Feriduna rast geldiği erkence dönmüş, yüzü mutadı hilafına çok şenmiş. Gözleri garip ve manidar parlıyormuş. Hep birden ' merak etmişler. Sami beyin tadk rine düşüp israr etmişler. Handan ' gülerek dedi. —Bizi saatlerce üzdü, Söylemi-j yeceğim. Bilin bakalım diye is- ' rar etti durdu. ) Feridun dalgın dinliyor, Han- var veya güzel san'atlar akade- misinde bir şube mahiyetinde te- sis ve idaresine dair bazı müta- lealar beyan edilmekte ise de bu doğru değildir. Mektep müs- takil olmalı ve “ritm, hususuna da çok ehemmiyet Tiyatro — mektebi hars cereyanları ile de az çok alâ kadar bir müessese addedilebilir. Bu itibarla müessesenin ihtiyaç- Maarif vekâletince nazarı itibara alınmak icap eder : Ây- rıca Şehremaneti de bu müecsse- senin tekâmülü için mümkün olan âzami itina ve yardımı göstermeli dir. Tiyatro mektebinin opera ve tenor ve verilmeiidir. memleketin ları oöperet — san'atkârları, primadonna yetiştirmek için de avrı şubeleri olmalı, tuluat kum- panyalarının asrileştirilmesini te- üzere genç halk yetiştirilmeli- min eylemek san'atkürları da dir. Mektep idaresi ayni zamanda | yarının sahne şekil ve ihtiyaçla- rini da muntazam bir program ile tetkik ve tesbit etmeli ; sa- n'atkârdan evvel sahne hazırlan- masına ehemmiyet verilmelidir. Hasan İlhami — Z Tağşiş kanunu İktısat vekâleti tağşiş kanunu tatbikatı için hazırlıklara başla- mıştır. Kanundaki her madde hakkında husust förmülleri havi ' bir talimatname hazırlanmakta- ' gır. İstanbul, İzmir, Mersin, Sam- sun ve Trabzon gibi mühim ihra. cat merkezlerine yeni istasyon tesisatı yapılacak ihraç eşyasının tam bir kontrolunun teminine dan elleriyle işaretler yaparak ' devam ediyordu. | Validesi bir teahhüt işinde muvaffak olduğundan bahsetmiş Babası: Değil demiş,. Handan tey- zezadesinin müterakim maaşları- | min havalesi ğeldiğini zan etmiş | Oda bllememıı_îepmdeıl hak- kında da Feriduna — Sahi — siz bilmezsiniz, Diyeizahat vermeğe başladı. Teyzezadesi öksüz bir kızcağızmış. Babası şehit olmuş bir miralay olduğu için kızına dol- günca bir maaş bagladılmasına , bir seneden beri uğraşıyorlarmış Ve yüzü kızararak güldü: — Biz ne bilelim Feridun bey, Bir senelik maaş mücadelesinden muvaffak çıktığımızı sanmıştık Meğer babam sizinle buluşup gö- rüştüğünü bize müjdelemek İsti- yormuş.O kadar sevindik, okadar sevindim ki. Uzun müddet kay- , bolarak hayatından endişe edilen ( Devamı var )

Bu sayıdan diğer sayfalar: