21 Haziran 1930 Tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5

21 Haziran 1930 tarihli Yarın Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ga lrie AŞ A Bastil, Parisin oı—'tişığındâ karanlık bir mazi gibi dikilmişti Nice nişanlılar, hemşireler, analar ve zevceler erkeklerini Bastilden ku, L iRE e Bastil kalesi, Bastil zındanı, kırmızı ışıklar ve haykırışmalar, ştarkı sesleriyle oğulduyan, ya- nan Parisin ortasında karanlık bir mazi gibi dikilmiş... Bu kale Fransa tarihinde bir çok hadisata karışmıştı. Bu kalenin topları bir çok dahili taç ve taht kavgalarında işe karışmıştı. Bastil bir nevi devlet zında- danıydı. — Krallar rekabetinden korktukları akrabalarını, hattâ bazen kardeşlerini burada hap- #etmişlerdi. OÖnbeşinci — Lul zamanındağ bir çok biçareler bu kalenin karanlık zındanlarında can ver- mişlerdi. Kralın yazdığı ufacık bir kâğıtla. bir emirle tevkif edilen biçareler buraya atılır ve sonra orda unutulurdu... On beşinci Lui öldüğü zaman muhtelif hapishanelerde bilâmu- hakeme — 30,000 insani miras birakmıştı. Bu otuz bin kişiden, otuz bin mahpustan çok mühim bir kısmı dini kanaatleri için zındana atılmışlardı. Bastil kalesinde Demir mas- keli adam ismi verilen bir insan Uzun seneler — hapis kaldıktan sonra ölmüştü. B.ıı bir delikanlıydı. Yüzünde demir bir maske vardı. Kıralın emriyle, sebebi bilinmeksizin, mahkemeye filen çıkarılmaksızın Bastile atılmıştı. Yüzünden de- Mir maskeyi çıkarmamaya M du, Eğer demir maskesini çika- ( iL Gayak vak'i rip yüzünü — gösterirse 4*;"" olduğu yerde öldürüleceği ken- dııııııı“ söylenmisti. Ve demir maskeli adam yüzünden maske- Sini çıkarırsa hakikaten öldürü- leceğini biliyordu. Bundan do- layı kıraldan ve işle yakından alâkadar olan bir kaç sahıstan başka kimse bu esrar engiz mah- Pusun yüzünüdölene kadar gör- Memişti. * Mezarına bile demir maske- siyle giden bu mahputun şahsı hakkında bir çok rivayetler dev- ran etmişti. Bazıları,onun kırala favkalâde benziyen ikiz kardeşi olduğunu töylemişti. Hatta bazıları daha ileri giderek kardeşi tarafından hapsedilen bizzat kıralın kendi- sinden başka birisi olmadığını iddia etmişlerdi. Bastilin kalın duvarları ara- sında hayatını yüzündeki demir :"""" geçiren bu esrarengiz 'ahpus tarihte kim olduğu meç- hul bir şahsiyet gibi lııhıwr.: Bastil zındanına adam atmak son zamanlarda bir nevi ticcari muamele haline gel y Polis müdürü, vali veyahut bu cinsten büyük bir memur Bastil zındanına mahsus bir tev- kif müzekkiresi keser ve lami boş bırakılan bu tezkereye şeh- rin zengin burjuyalarından biri- sinin adını yazar ve herifi ya- kalatarak zındana tıkardı. Zen- l:: göbekli burjuva zındanda müddeti minasiberaam etti- | â ı ! atarmak için.:. *B Bastılin zaptı rildikten sonra kendisine haber gönderilirdi. Eğer Bastilden kur- tulmak istiyorsa tevkif müzek- keresini satın alsın denilirdi. Tabit korkak zengin burju- wanın bu işe razı olmasından başka bir çare yoktur. Tevkif müzekkeresi büyük bir fiatla sa- tan alınır ve bu süretle hiç bir kabahatı olmıyan insandan para sızdırılırdı. Bastile bilâmuhakeme ve ad.- | Gene ği_ıyğık? | Birinci sahifeden devam | Bu dayak memleketin her ta- rafını kaplayan salgın bir hasta- lık halini aldı. İşte Adanada yeni daha... Fakat bu hastalığın bu defaki kurbanı fazlaca hışma uğramış,kaşı patlamış, yü- zü davul gibi gerilmiş ve şişmiş... Vücudu polis meçi altında yer yer ve yol yol harelenmiş ! Bu adam bir Gazidir ! Bize gönder- diği bir mektupta bakınız neler anlatıyor : “Tiyatroda saz heyetinden bir şarkı talep ettiğim için iki polis neferi tarafından itile kakıla mın- taka karakoluna götürüldüm. Karakoldaki vaka çirkinlik tavsifinden daha iğrençtir. Bir iki polis neferinin üzerime ipip rukları ve bir kaçının da kü- derle tekmeleri 'altımda | d neye | Cime şikâyet edip kimden hak- uğradığımı şaşırdım. Kanuna hür- meten, nezaketimizi mruhafaz,, ederek bir davet vukuunda he- men karakola gidiyoruz. Fakat orada işte böyle kuvvetli eller ta- rafından makyâj yapılarak, sesi- miz 'mlııımııduı kesilerek, vü- kalkan sert ka: | grlere, B Kağaat Ü satır yazı herşeyi bitirir ! liyenin kararı olmaksızın adam atmak salâhiyeti daha bir çok entirikalara yol açardı. Meselâ kıral tabasından birisinin kızını veya karısını gözüne kestirirdi. Beğenilen kadın veya kızın er- keği derhal yakalanarak bastili boylar , kiralda geceyi zorla hoşlandığının yanında geçirirdi. — (Devamı var) Kulağımı patlattılar ve ko- kuttular. Sağ yüzümü beş kat yaptılar. Burnum ezilmiş bir hal- de, gözlerime kan indirdiler. Çok elim, çok feci bir vaziyet- teyim. Bütün vücudum ezilmiş bir çuval kemik gibi sağımdan soluma dönemiyorum, hayatım tehlike altında. İşte beni bu ha- le polisler getirdiler, beni po- lisler dövdüler. Boğuk bir sesle inleyerek 80- ruyorum ; —Yahu, suçam, günahım ne? beni niçin dövüyorsunuz, beni öldürecek misiniz ! Cevap veriyorlar : — Geber.., ölsen kimin umu- runda,. yarım tabaka kâğıt, iki Bu böyle iken artık ben kimi kımı arayacağım ? Memleket işgal altında iken " arkadaşlarımla cephede kızıl oklar cudumuzun muhtelif yerlerinden | lapa lapa deynek, yumruk ve tek- me yerleri gdonukları alarak ser- | best bırakılıyoruz. Sinirleri ipten, kalpleri taş- * tan yuğrulmuş, viedanlarını ça- h b:ı“nıo bazi ’olhlu işte WİI kanunsuzluklar Yapıyorlar, hal- kı en ufak bir vesile ile işte böyle dövüyorlar, bakkını ara- mak İstersen: “Serhoştu karşı geldi, küfür etti, ilâh, gibi bir de zabıt varakası tanzim ede- gibi düşmanların bağrına sapla- nan bizlerdik. Torosların yal- çın buzlu kayalarına — göğüs vererek nefsimizi, — vatanımızı müdafaa ettik. Bunlar çok uzak değil! Beni bütün Adana halkı heman heman tanir ve severler. Bütün bu hakikat göz önünde i- ken ve hepsinden evel cürüm te$ kil edecek kat'iyen bir yolsuz- luğum yokken bunlar niçin ve ' pasıl beni dövdüler ? Adaletin tecelli edeceğinden eminim. Bu hususta bana yardım ' etmenizi rica ederim.« rek kendilerini temize çekiyorlar. * Polis memurları bu cüreti nereden buluyorlar ? Adananın Bofu bahçe mahal- Gazi İsmail Mîlyoner Kamantoların hikâ)esı' (Birinci sahifeden devam) Kamanto, yokluk içinde doğ- duğu ve hüyüdüğü Hasköyde bir mektep inşa ettirdiği gibi daimi masarifine mukabil bir çok e- | karlar dahi vakf ve tahsis et- miştir. | Abdülhamidin son senelerinde | vukua gelen Hesköy harik ke- | birinde haneleri muhterik olan | musevilere büyük mikyasta nak- | ten muavenet ettiği gibi musevi | hastanesine ve fukarasına da da- | ima yardımı dokunmakta olan | Kamanto babası hatta büyük | babası gibi — Türkiyede doğ- i muş, türk nüfusuna kaydolmuş Hasköy — mektebi — aldığı ruh- & satnamede ve vakfiyesinde ve | iştira eylediği emtâk ve akarı * tapolarında kendisi Türk tebaası olarak gösterilmiş ve türk te- baası olduğu için hahamhane meclisine intihap edilmiş, hatta | Abdülhamitten nişan bile almıştır, | Kamanto vefat ediyor. Mil- yonlarca Uralık serveti kalıyor. Varislerinden ikiside müahharen Hissel ürsiyelerinin mahlülen ev- kafa kalması lâzım geliyor. Bu mahlülü tahakkuk ettirmek ı için İstanbul evkafında büyük bir dosya olacaktır. Fakat sene- | lerce uğraştıkları halde bir ne- 1 ticeye — bağlanamadığı — görüle- cektir. Asıl varis Kont Moiz tf_Kımıntı harbı umumi ilân edil- diği vakit Paristeydi. Yollar ka- pandığığiçin harbin sonuna ka- dar Fransada kalmştı. Mütareke ve işgal günlerinde ise ana vatana avdetten sarfı- nazar ve hatta — Türkiyeye olan — nisbetini — katetmiş ve harp seneleri Fransa toprağtnda ikamet etmiş olmasına istinaden Fransanın himayesine ve tabiiyetine girmiştir. Gerek tabilyet kanununa ve gerekse esasatı hukukiyeye naza- ran mensup olduğu hükümetten mezuniyet almaksızın hodbehod tabiiyetini terk ve ecnebi tabiiye- tini iktisap edenlerin emval ve emlâkine —hükümeti —metbuası yazı'yet eder. Bu bir haktır ki umum devlet ve hükümetlercede böyledir. Bu itibarla kont Moiz Kaman- tonun (150-200) parça emlâk ve akarına hükümetçe vaz'iyet edil- mek lâzımdı. Hatta İstanbul vi- lâyeti umuru hukukiye müdür- lüğünce kont Moiz Kamantunun tabiiyeti meselesi uzun müddet tetkik bile edilmiştir. Fakat ne faide ki bu emlâkin kısmı — küllisi ve bu meyanda İstanbul ve Galatadaki Kamanto hanları ve eski Tirinğ magazaları ve emsali birer birer elden çıkarıl- & l bilâ velet kendisini takip ediyor. | | | | cinde tahribat bedeli denilen işbu pa- ranın hükümetimizden mütale- besine bile kalkışılmıştı. Fakat Lozan muahedesi mu- cibince tarafeyni âkidin, tebaa- larına ait bu gibi hüsaratı tazımin etmemek hususunu mütekabilen teahhüt ettiklerinden bir şey alınamamıştı. Bunun — üzerine kont Moiz Kamantonun Fransa himayesinde bulunduğu öne sü- rülerek şu tahribat bedelini Fran- sadan istemişlerdi. Fransa hükü- meti de Almanya, —Avusturya Macaristan, Bulgaristandan al- dığı tamirat bedellerinden sekiz yüz on iki bin 720 altın franğı kont Moiz Kamanto ve hemşire- leri Mme. Klaris ve Margrit Al- fase namlarına vermişti ki du paraların Fransız hazinesi umu- | mi merkez veznesi üzerine ke- | şideli bonolarından birisi 219282 e diğeri de 219283 numaralıdır. İşte kont Moiz kamanto bir taraftan baba büyük baba ve ced ve ecdadının ve kendisinin Tür- kiyede doğmuş, Türkiyede büyü- müş, Türkiyede servet kazanmış, 'Türkiye nüfusunda Türk tebaası olarak mukayyet bulunmuş ol- duğuna istinaden menfaati icap ettikçe Türk tebaası sıfatını takın- makta bulunmuş olduğu gibi yine menfaati istilzam edince barbi umumi senelerinde Pariste kalma- sına ve fransanın himayesini ka- bul etmiş olmasına bilistinat fran- sanın tebaası mfatile meydana çıkmaktadır. Mahaza Istanbul işgalinin ikinci senesinde kuyum- cu başı Haronaçinin kardeşi M. Alber Leon ve Galatada karaköy palasın mimarı bir musevi ile kont Moliz Kamanto arasında Pariste akdedilen bir mukavele mucibince Türkiye dahilinde Kamanto vere- sesine ait me kadar emlâk ve akar ve hatta hukuk varsa cümlesini bu iki şerike bilâ bedel Fferağ ve furuht namiı altıada muvaza> aten devr ve terk etmiş ve türe- kâyı mumaileyhimada ucuz, pa- Hhalı demiyerek bu yerleri tez C- den satmakta devam etmekte bulunmuştur. Kamantoya ait tuğ- * la harmanlarından mezbahaya bir kısım ilâve edilmiş diyerek her iki şerik mukavelesinin ken- dilerine bahşeylediği hak ve ta> | Jâhiyeti öne sürerek Şehremane- tinden 50 liraya yakın Para al | î mışlardır. I Eğer kamanto ve oğlu Moiz | Kamanto Türkiyede doğmuş ve Türk nüfusuna kaydolunmuşlarsa mumaileyh — Moiz Kamantonun hotbehot ecnebi tabiiyetini iktisa- bından ve bu suretle türkiye hari- ikameti ihtiyarından dolayı mış ve bir yandan da çıkarıl- | Törkiye dahilindeki mevcut emlâ- makta bulunmuştur. Kont Moiz Kamanto ile hem- | şerileri Mm. Klaris Alfanse ve ( Margrit Alfase bu emlâkin ida- | resini Teşrinievvel 918 tarihli vekâletnamelerle Galatada Ka- İ raköy palasta muükim İstanbul * ticaretodası âzayı sabıkasından | ve İtalya tebaasından M. Leon | ya bi lır. İstanbulun 'şgalini müteakip | mumaileyh M. Leon Mı kont Moiz Kamantonunu Kâğıt- | hane Karaağacında vaki tuğla | harmanlarını ciheti ikeriyenin tahrip ettiği behanesile merci- inden tam 140 küsur bin Uralık tahribat bedeli mazbatası almış, we bunun 84 bin liradan üst ta- rarafını da —işbu — mazbataların istihsalinde bizmeti mesbuk olan- Jara itasını Beyoğlu ikinci hu- kukunda teahhült etmişti, Hatta kont Moiz Kamantonun Türk tebaası olduğuna istinaden İ İ kine kanun dairesinde | gmilyonluk — servetteki vaziyet lâzım gelir. Hatta tez elden satı- lanların bile istirdadı icap eder. Şayet Motz Kamanto için Tür- | kiye tabilyetindedir derlerse Fran- sız tebaası sıfatıyla (300) küsur bin altın franklık tahribat bede- lini Fransız haznesinden alması | noktasından mumaileyhin vazi- | yeti hukükiyesini tesbiti lâzum- gelir. Elhasıl ne Kamanto veresesi- nin mahlullerine ve ae de bir v | reseden Molz Kamantonun takın- dığı hüviyyete şimdiye kadar ehemmiyet verilmediği içindir ki hem hükümetin hem evkafın şu alâkaları Kamantonun yine hem ırkı iki * musevinin eliyle baltalanmış ve halâ da baltalanmakta bulhumuş- tur. Binaenaleyh mereli aidinin nazarı dikkntini celbederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: