12 Şubat 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

12 Şubat 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Edinburg dükü Heyecanlı siyle fena not alırlar. Bunlar ya iyi ogrenemedımse ya bir şey atladımsa heyecaniyle orulur ve — derslerinde muvaffakiyetsizliğe uğrarlar. Bebeklik devrinde sevgi ve emni- yet hissinden şiddetli bir şekilde mah- rum kalmış ekseri çocuklar mektep yaşına geldikleri zaman sinirli, huzur- suz, mesuliyet hissi tanımayan, dersle- re alâka duyamıyan ve öğretmen ve arkadaşlariyle geçinemiyen bir tip o- lurlar. Çocuğun mektepte tembel olması- nın sebebi ne olursa olsun, problem iki taraftan ele alınmalıdır. Bir taraf- tan anlatıldığı şekilde çocuğun içindeki derdi bulmalı bir taraftan da öğretme- ni çocuğun mevcut iyi vasıflarının ü- zerinde durar. bütün sınıfın Ş bilmelidir Sosyete Dük neden bu kadar sinirli? İ ngiltere gibi, ta küçük yaşlardan beri herkesin en ufak bir heyeca- nı bile izhar etmemek üzere yetişti- rildiği bir memlekette, son günlerde soğukkanlıhğını kaybeden bir insan u insan herkesin na- zarini kendi üzerinde toplıyan - mü- him bir şahsiyettir: Edinburg dükü!. AKİS, 12 ŞUBAT 1955 bir — gezinti Şayet bir insan herşeye kızmaya bahane arar bir tavır takınır ve en u- fak bir tahrikle yerinden sıçrarsa ru- hiyatçılar bu şahsın herşeyden evvel istirahate muhtaç olduğunu söylerler. Ve şurası muhakkaktır ki bugün dinburg dükü, — acınacak kadar fazla yorulmaktadır diği faal bir gunden sonra prens yet sinirli bir arzetmektedır ki bu bir Ingılız ıçın en affedilmez bir suçtur. İ kinci Elizabet kendisini her yerde temsil edebilecek, halk tarafından sevilen yakışıklı genç bir kocaya sa- hip olduğu için cidden şanslıdır. Kra- liçenin birçok sıkıcı vazifelerini üze- rine alan prens, onu ağır bir çok yük- ten kurtarmakta fakat bazan kendisi bu yükün altından kalkamıyacak ka- dar yorulmaktadır Tas edin, sabah erkenden kalkıp bır domuz sergısının açıhşında bulunan, — öğle emegını filânca oto- mobil şırketının çok s ü beraber radan tişen ve gece hiç lisan bilmiyen hint- li bir misafir hanımla, Guatemala se- firinin ortasında ziyafete riyaset eden bir insan nasıl yorgunluk — duymaz? Arada beş on dakika boş vakti kalır- sa, bunları saraya koşup elbise değiş- tirmek için kullanmak mecburiyetin- dedir. İşte dük bilhassa bu elbise de- ğiştirme merasimlerinde fevkalâde sı- kılarak, bazan sinir krizleri geçirmek- tedir. Büyük üniformayı çıkarın, dik yakalı, hareketleri hapseden başka bir resmi elbise giyin, onu çıkarın bir baş- kasını... Bu dayanılır iş mi? Tabii o- nu giydiren birçok yardımcısı vardır fakat o nıhayet yalnız kalıp kendi ken- asını giyeceği anı hasretle dir Bir san tasavvur edin ki, bü tün sanıye ve dakikalarını tanımadıgı insanlarla geçirmek, artist ki hep sahnededir ve rolü hiç bitmez. İşte gıpta edilen dükün hayatı! Kraliçe ile büyük seyahatlere çık- tıkları zaman, sakın, onlar istirahat e- diyor zannetmeyin!. Avustralyayı baş- tan başa nasıl dolaştıkları malüm: Her istasyonda halk onları bekliyordu.. her istasyonda onlar, mütebessim, pen- cerede hazır bulunuyorlardı. İki istas- yon arasında kompartmanlarına koşup kendılerıni b r «hazır ol» «istirahat» emri 1le geçili- yorlardı Bu seyahatten ikisi de çok zayıflamış olarak döndüler! Halbuki Edimburg dükü yaradılış itibariyle genç, esprili, sade ve hoş bir 1nsand1r. Sporu ve açıkhavayı sever. Polo . Felekten çala- bıldıklerı bırkaç mesut saatte o daima polo oynamaya, kraliçe de onu sey- retmeye koşar!» Bundan başka denize de büyük sevgisi vardır ama meşhur «Britania» ile değil kendi hususi şarpisinde, bir dostu ile dolaşmayı sever. Atlar onun sevgili dostlarıdır. Çok güzel ata biner. İyi bir tayyarecidir de. akat son hafta olduğu gibi, tayyareleri hakkında, senelerce bu iş- lerle meşgul olmuş insanların önünde, ders verici mahiyette nutuk vermek hiç de hoşuna gitmemişti. Çünkü bu mevzuda, kendisini tamamiyle cahil hissediyordu.. Ama tayyareye binip Windsor şatosu üzerinde takla at de- selerdi, bu onu çok sevindirirdi. Bu- günkü kral ailesini teşkil eden genç- ler hakikaten çok genç ruhlu insanlar- dır. Meselâ «Margaret» şakaya bayı- lır. Geçenlerde konuşurken, avam 1li- sanı bir kelime kullanmıştı. Yanında bulunanlar hayretle bunu nereden ce kulübünde, ya annemin kucağında fakat m hakkak nsanların serbest du- şünüp konuşabildikleri bir yerde. Taç mevsiminde Elizabetin bındıgı adı «maymun kafesı» veya «kristal palas»tır.. Bu a hiç makbul de- ğildi 0 sen sındekı usullere göre tedi u az sempatik isimleri bunun için kazanmış ır. Kraliçe ile dük büyük merasim- lerde bu arabaya binerken birbirleri. ne, cesaret vermek ister gibi, gülüm- serler. Zaten "Elizabet'in tatil tebes- sümleri olmasa "Philip" bu devamlı sahne hayatına çoktan veda ederdi. 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: