30 Ekim 1954 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

30 Ekim 1954 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Menderes kabinesinin -programını ten- kid için C grubu namına konuşan Server Somuncuoglu böyle bir işbirliğini — teklif etmişti ama yeniden aynı teklifin tekrarlanmasını «zemine ve zamana» uygun bulmıyanlar çoktu. Eğer bir beyanattan murad, söyle- nilen sözler etrafında gürültü uyandır— maksa Kasım Gülek muvaffak bir be- anat yapmıştı. Zaten beyanat gözden geçırilırse bunun, iktidar tarafından ka- b esınden ziyade — muhalefete propaganda olsun diye yapildigında zer- rece şüphenin caiz olmadığı görülür. Partilerarası — münasebetlerin bugünkü durumunu — şöylece, kulaktan duymuş olan çocuklar bile — kolaylıkla tahmin edebilirler ki, iktidar partisinin <iktisa- di vaziyet berbat bizim partide bu işi mi efkâr önünde yap müsbet karşılamasına - imkân Böyle işbirliklerinin temelleri basın top— lantılarında değil, partiler ileri gelenle- rinin kendi aralarında yapacakları gızlı temaslarda atılır. Yoksa, damdan gibi işbirliği teklıf etmek ya patavat— sızlıktır, ya da siyasi bir manevra.. İkinci şıkkm dogru olması daha Zi- yade muhtemeldir. Zira Kasım Gülek İstanbula bu basın toplantısını tertiple- mek üzere gitmiş, basın toplantısını da bu teklifi yapmak üzere tertiplemıştir Teklif, daha evvelce Ankarada partinin yedi kışılık Merkez i müşkül vaziyette Merkez İdare He- yetinin gözünden kaçmamıştır. kiki olsun, ister huzur kaçıran bir vehim sayılsın <«ekseriyet — tahakkü- ü» fikri ancak bu surede zihin- lerden uzaklaştırılabilir. Bir kerre bu yola girilince : bir ide, lın 1fadesı de- ğil, tek kelımesıne varın kadar itina ile riayet edilmesi zarurı olan bir hakikat halini alır; Parti programlan gene her ke- lımesıne ıtina ile riayet edilen hakiki bir <sıya sened» mahiyetini yeni- den kaz Kanunlar, resmi ilânlar olduğu gibi, teevil yolu ile değil, icabında, Anayasa hükümleri daire- sinde teftir edilerek tatbik olunur. Partiler kendi prensiplerine kar- şı gevşeklik gösteremezler. İster ik- tıdarda ister muhalefette olsun her part yl nız hükümeti murakaba ve- ya rakıp partilerin hareketlerini ta- kip ile kalırsa vazifesini eksik yap- mış olur; bir siyasi parti, ayni Za- manda kendi mensupları için bir si- yasi terbiye müessesi olduğunu da düşünmek ve hareketlerini ona göre ayarlamak mecburiyetindedir. — Siya- işinde AKİS, 30 EKİM 1954 YURTTA OLUP BİTENLER Kasım Gülek bir Samimi mi, Nitekim, iktidarın cevabı menfi ol- muştur. Evvelâ meçhul bir zat —insan- lar niçin, fikirlerini açıkça söylemekten korkarlar ve partileri, yahut iktidarları adına yaptıkları beyanatı dahi esrar perdesine sararlar? — meşhur tâbirle «samimiyetsizlik» ten — bahisle teklifin aleyhinde bulunmuş ve şekli üzerinde durmıyarak esasından imkânsız olduğu- nu ifade etmiştir. Daha sonra Zafer ga- zetesi aynı günde iki makale neşretmiş- tir. Malüm Üüslüpla yazılan makaleler- den birinde, ortaya fıkır konacak yerde bu meselede kr: Partıyı haksız görmek pek zordur, yâni fikri Si hadıseler içinde gününü gün mek için, opportunist bir gıdışle kendı prensiplerini — mütemadiyen ihmal eden parti kendisini inkâr yo- lunu tutmuş olur ki, bunun sonu da ıntıhara kadar varab Bizim ki Garptaki mana- sıyla demokrası h ayatına yeni giren memleketlerde siyasi partiler yalnız essesi olmaları gerektigini iyice anla- malı ve o anlayış teşkilâtın en küçü kademelerine kadar Truhlara nüfuz etmelidir. Bu işde, kendimize, Garp- te iyi örnekler bulabileceğimiz mem- leketler vardır. Parti içinde «hızıplışmık» dan korktuğumuz kadar memleket içinde karşılıklı <<partizanlaşmak» dan kork- tuğumuz mutlaka önlemeğe azımle koyuldugumuz zaman, ve an- cak aman, selâmet yolunu tuttu- gumuza emin olabiliriz. a ancak parti teşkilâtına ahlâki ve yası prensıpler temeli üzerinde yeni bir nesal nizam vermekle mümkün olabıhr. basın toplantısında manevracı mı? müdafaa yapılabilir hakaretler yağdırıl- mış; diğerinde ise alışılmamış bir üs- lüpla Demokrat Partinin iktisadi siya- seti gayet iyi —aman, bir yanlışlık ol- masın; dialektik bakımından gayet iyi ve efendice demek istiyoruz— bir şe- kilde savunulmuştur. Ya hakikat nedir? T eklif ve ondan doğan münakaşalar hep iktisadi vaziyetimiz ile alâka- lıydı. Kasım Gülek vaziyetin vahim ol- duğunu söylüyor ve partilerin müşte- iddia ediyor, çekilen sıkıntının <<kalkın— manın bedeli» olduğunu ileri s ve bu 1lâflar edilirken Muhalefet 1kt1— dara, İktidar Muhalefete tenkidler yağ- dırıyordu. Böyle bir hava içinde iktida- rın Gülek tarafından yapilan teklıfi yu- bette ki gelemezdi. İki parti de iktisadi meseleleri kendi propagandasına âlet olarak kullanmaktadır. Bu, onların ta- bit hakkıdır ve dünyanın her tarafında da siyasi partiler aynı şekilde hareket etmektedirler. Meşhur İngiltere'de bile Churchill ile Attlee siyasi koz olarak «tayin» ve fiyat» meselesini seçimlerde bol bol kullanmışlardır. Hakikat şudur ki, bugün iktisadi vaziyetimiz, beş ay evvelkinden farklı degıldır Ne dana kötüdür, ama ne de ükümet envestisman yap- makta devam etmektedir, fakat dış te- diye imkânsızlığı içindeyiz ve bu en- vestismanlar kredi ile yapılmaktadır Şimdi Avusturya ve İtalya da bize kre- di açmayı kabul etmişlerdir. Memleket olarak külliyetli bir borcun altına gir- 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: