10 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

10 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"— İktidar işçi sınıfı refahını temin eden her imkânı, amme menfaatine harcanan her kuruşu çak görmüş ve bunları sermayedar sınıf ve husu- si menfaat için yapılan sarfiyat le- hine feda etmiştir. Iktıdarın refah sağlıyan Devlet fhumunu hangi manada anladığı bu vesıle ıle bır da- ha meydana çıkmıştır." Hakikaten gerek mesken destek- leme ödeneklerinin kesilmesi, gerek- se mahalli 'idarelere şimdiye kadar yapılmakta olan çok müsait şartlı kredilerin — kaldırılması doğru doğruya işçi gurubunun menfaatle— rini baltalamaktadır. Bu tedbirlerin tatbikatı neticesinde işçi sınıfı mes- ken inşaatı ve amme hastahane ve mektep inşaatı azalacak — demektir. Arttırılan ve yeniden ihdas edilen mübayaa vergileri ise daha direkt bir şekilde işçi sınıfına tesir etmek- tedir. Zira vergileri arttırılan mallar lüks sınıf eşya olmayıp hergün eş- yası ve bazıları şimdiye kadar hiç bir vakit vergiye tabi olmamış olan ihtiyaç mallarıdır. Yeni Mübayaa Vergisinin hazine- ye 141 milyon saglayacagı tahmin e- dilmektedir. — Butler'i muhalefetin yaylım ateşine maruz bırakan taraf ta bütçenin bu noktası olmuştur. Zi- ra İngiliz Maliye Nazırı 21 Nisanda 1955-56 bütçesini takdim ederken muhtelif tarafların — ikazlarına rağ- men gelir vergisini her sterlinlik ka- zanç başına altı peni indirmekle, bir sene evveline nazaran tam İ mil- yon sterlini millete — bağışlamış olu- yordu. umumi vergi indiriminin hemen akabinde 6 Mayısta ise İngiliz siyasi partileri seçime — gireceklerdi. Muhalefet işte bu hadiseyi hatırlata- rak şimdi iktidarı itham etmekte; bu vergi tenzilinin sırf oy avcılığı için yapıldığım söylemektedir. Butler maalesef kendi taraftarla- rının karşısında dahi sorumlu durum- da olmaktan kurtulamamıştır. Zira bir maliye bakam bütün hüsnü ni- yetiyle hareket etmiş olsa bile iktisa- di fiiliyat tarafından altı ay gibi kı- sa bir zaman içinde tekzib edilmemiş olması lazım gelir. Altı ay evvel ğışladığım altı ay sonra geri almak mecburiyetinde kalıyorsa, parsayı topladığı sınıfı değiştirmemiş olsa dahi, İngilterenin içinde bulunduğu urumu ve yakın istikbalini iyi tah- min edememiş demektir. İngiltere gi- bi bir memlekette bir bakanın isti- fayı talep etmesi için bu sebep kâ- fidir Bugün İngiltere'de her iş arayan, işçiye mukabil 2 tane işçi bekliyen iş vardır. İşçi talebinin iş arayanlar- dan fazla olması, yani cemiyetin tam istihdamın uzerınde bir kapasite ile çalışması, memleketin bugün içinde bulunduğu müşgüllerin kaynağını teş- kil etmektedir. Tam isdihdam bir ta- raftan cemiyetin elinde istihlâka a- yırabildiği geniş meblâlar var, diğer taraftan ise, patronların, müstahdem- lerinin yevmiyelerinin artırılması hu- susundaki aleplerine karşı mukave- metleri yok demektir. AKİS, 10 ARALIK, MS DÜNYADA OLUP BİTENLER Fransa Orada da buhran! Meclıs kürsüsündeki hatip coşmuş- u. Elini kolunu sallıyor, bazan milletvekillerinin aklı selimine hitap ediyor, bazan Başbakan'a dönerek it- hamlar savuruyordu. Sözleri Meclis- te derin akisler uyandırmıştı. Gerçi sağ tarafta oturanlar bu sözlerden pek hoşlanmışa benzemiyorlardı. An- cak sol taraftaki sıralarda oturanlar, bilhassa komünistler ve sosyalistler, hatibi zaman zaman çılgınca alkışlı- yorlardı. Bu ateşli politikacı Demokratik ve Sosyalıst Mukavemet Birliği (U. D. S. R.) başkanı François Mitterand' dı. Fransız Meclisinde beş haftadan fazla bir zamandanberi devam e mekte olan seçim müzakerelerinin en sonuncusunda söz almış, Başba- kanı şiddetle itham ederek: — Başbakan kendi işine geldiği gibi hareket ediyor, demişti. Geçen ay seçimlerin öne alınmasını istemiş- ti. Meclis sistemi de değiştirmeye ka- rar verince seçimi mümkün mertebe geciktirmek niyetinde olduğunu açık- lıyor. Bu hareketi samimiyetle telif edilemez. Anlaşılan Faure seçim gibi önemli bir konuyu bile kendine yont- mak istiyor. Başbakanın bu hareket- ti Meclisin halk arasındaki presti- jini sarsmış, hattâ ortadan kaldır- mıştır. Takip ettiği dış politikaya gelince, bu da bir gaf silsilesinden başka şey değildir. Ne Kuzey Afrika meseleleri, ne Ba- tı Avrupa Birliği problemi Fransa— nın menfaatlerine uygun bir tarzda Mendes - France Perdenin arkasında halledilmiştir. Birleşmiş Milletler Ge- nel Kurulunda yapılan bir jeste da* yanarak başarılı bir dış politika ta- kip edildiğini iddia etmek de müm- kün değildir. Bu bakımdan, Başbaka- nın şu anda değil güven oyu isteme- ye, Meclis karşısına çıkmaya bile yü- zü olmamalıydı. Milli Meclis, küçük hesapları yü- zündan kendi itibarını sarsmış bir Başbakana güven oyu vermemelidir." Mitterand'ın bu temennisi gerçek- leşmiş ve geçen hafta içinde Başba- kan, Fransız Meclisinde seçim tarih ve sistemi üzerinde açılan müzakere- ler sırasında başvurduğu dördüncü güven oyunda, 218 e karşı 318 oyla, Meclis'in itimadını kaybetmiştir . İlk müzakerelerin panaroması ransız Meclisinde uzun zamandan- beri devam etmekte olan seçim arih ve sistemi müzakerelerinin muhtelıf safhaları olmuştur. Ekim a- yının son haftasında Meclis'e verdi- ği bir takrir ile, Hükümet, bazı iç ve dış politika zaruretlerı yuzunden seçimlerin öne 'alınmasını istemişti. Bu takrir kendi peşinden, Meclis'e, merkez partilerinin seçim sisteminde de değişiklik yapılması yolundaki ba- zı tekliflerini de sürüklemiştir. An- cak Edgar Faure ilk müzakereler sı- rasında takındığı tavırla, seçim tari- hinin öne alınmasını arzulamakla be- raber, seçim sisteminde esaslı bir de- gışıklıge yanaşmak istemediğini an- latmaya çalışmıştır. Faure seçimle- rin aralık ayında ve eski ' apparente— menet - birleşik liste"-sistemine göre yapılmasına taraftardı Fransız Başbakanı, ilk müzakere- ler sırasında Meclis'te kendine taraf- tar bulmakta zorluk çekmemişti. Bir kere Hükümet koalisyonuna dahil olan partiler eski sistemin yeniden tatbi- kini kendi işlerine daha elverişli bulu- yorlardı. Bundan a komünistler do merkez partılerınce teklif edilen "arrondissement ük bölgelerde tek isimli listeler" sıstemınden hoşlan- mıyorlardı. Bu sistem ne zaman tat- bik edildiyse - ki en son 1936 seçim- lerinde kullanılmıştı - hep komünist- lerin aleyhine neticeler vermişti. Tec- rübe ile anlaşılmıştı: Seçim çevresi küçüldükçe komünistlerin kazanma şansı da küçülüyordu. Ayrıca, başlan- gıçta eski De Gaulle'cüler de Faure' den yanaydılar. Bu bakımdan, Başba- kan ilk güven oyunu kolayca almış- A cak Faure'un Meclis'ten geçir- meye muvaffak oldu gu "büyük böl- gelerde aday listeleri" sistemi Cum- huriyet konseyinden bir türlü geçe- memiştir. Konsey yeni seçimlerin mutlaka "arrondissement - küçük çevrelerde tek isim" sistemine göre yapılmasını istiyordu. Bunun içindir ki, Meclise iade edilen seçim kanunu tasarısı Faure'un ustaca siyaseti so- nunda tekrar aynı sisteme göre tan- zim edilince, konsey aynı tasarıyı i- kinci bir kere daha reddetmekten çe- kinmemişti. 15

Bu sayıdan diğer sayfalar: