10 Aralık 1955 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

10 Aralık 1955 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS Haftalık Aktüalite Mecmuası Sene : 2, Cilt: V, Sayı: 83 Rüzgârlı Sok. Ovehan t : 3 Daire : 7 P. K. 582 — Ankara Tel: 15221 — (Başyazar) 18992 (Yazı İşleri ve İdare) Fiatı: 60 Kuruş * İmtiyaz Sahibi : Metin TOKER * Umumi Neşriyat Müdürü : Cüneyt ARCA YÜREK Bu nüshada yazı ışlerını Jiilen idare eden mes'ul Müdür : Yusuf Ziya ADEMHAN * Teknik Sekreter M. Nevzat ÜNLÜ Ressam : İzzet ŞETIN Karikatür TURHAN * Fotoğraf : ASSOCIATED PRESS — Hüseyiıı EZER Klişe : ; Doğan küse ATELYESİ * Abone Şartları : 3 aylık (12 nüsha) : 6 lira 6 aylık (25 nüsha) 12 lira 1 senelik (ğçz nüsha) : 24 lira İlân — Şartları: 4 renkli arka kapak (Tam sayfa) 350 1 Kapak içi 200 lıra metin sayfaları Santimi 4 lira * ve basıldığı yer Dizildiği Yeni aa — Ankara Kapak resimlerimiz : Menderes - Sarol İdeal arkadaşlar Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları M leket, bir siyasi partinin Meclise büyük bir ekseriyetle avdetinden sadece bir buçuk yıl sonra buhran içinde bulunuyor. Demokrasilerde hukumet buhran- ları rejimin tabiatı icabıdır. Parla- mentoda muhtelif partiler temsil edilebilir, bu partilerin teker teker kuvveti hükümeti kurmaya kâfi gelmez, bir koalisyona lüzum ha- sıl olur, kombinezonları teşkil et- mek güçleşebilir; —netice krizdir. Sık sık hükümetsiz kalan Fransa- nın derdi budur. Fakat bir mem- leket ki Meclisinde bir parti itti- faka çok yakın ekseriyete sahip- tır, eğer buhran arada patlak ve- rirse rejimin tabiatı İcabı saymaya imkan yoktur. Bırakınız ittifaka yakın ekseriyeti, İngiltere- de ekallıyete yakın bir ekseriyeti e- le geçiren siyasi partiler memleketi gül gibi idare etmişler ve bir hü- k met buhranı doğmamıştır. Biz- deki son hadiseleri başka bir ışık altında mütalâa etmek zaruridir. Her rejimin kendisine göre pren- sipleri vardır.. Montesquıeu ye ba- karsanız Monarşinin prensıbı şe- ref, Tıranlıgınkı korl yetınkı ise egıtımd r. H kendisine göre prensipleri oldugu gibi metodları da mevcuttur. Mon- tesguileu'den iki asır sonra onun re- jimlerine başka isimler veriliyor. Monarşi ortadan kalkmıştır, Tiran- hğın bugünkü adı Diktatörlük, Cumhuriyetinki ise Demokrasidir. Bir Diktatörlük rejimini kendisine has metodlarla idare ettiniz mi, e- ğer iyi bir diktatörseniz her şeyin gül gibi olması hıç kimseyi şaşırt- mamalıdır. Demir Perdenin hari- cinde Ispanyada General Franco, Yugoslavyada Mareşal Tito, kor- kuya dayanan idarelerini mükem- melen yurutmektedırler Burada “mükemmelen" tabirinden anlaşıl- ması gereken şey, rejimin mükem- melıyetı degıldır Anlaşılması gere- ken, rejimin tatbikatının bir aksa- ma gostermeyışıdır Bizde de 1945 in son gunlerıne kadar bir dikta- torluk rejimi pek âlâ devam edip gitmiştir, hattâ işin başında çok da faydalı olmuştur İşin başında ve sonunda.. a harp yuları için- de diktatörlük re_ıımlerının metod- ları kullanıldığından millet tek Şe- artinin etrafında zorla da olsa toplattırılmış ve Türkiye kan- h badireden uzak kalmıştır. Fakat bu faydaların yanında rejim, tabi- atı icabı olan zararları tevlit etmek- ten de elbette ki geri kalmamış- tır. Diktatörlüğün ilk neticesi ser- best murakabenin ortadan kalk- ması olduğundan bu, bir takım yol- suzlukları kolaylaştırmıştır. Garp medeniyetinin diktatörlükten nef- ret edıp demokrasıye teveccüh gös- termesinin bir sebebi hikmeti bu- lunmalıydı. Sebebi hikmet, bir re. jimin faziletsizliği, ötekinin fazi- etidir. — Kendisine mahsus metodların tatbik edilmesiyle diktatörlük İs- panyada ve Yugoslavyada mükem melen yürüdüğü gıbı demokrasi de ayni sayede meselâ Ingllterede çıt çıkarmadan işlemektedir. Demo rasinin de faydaları ve onun yanın- da zararları vardır. aları öy- lesine aşıkardır ki, uzennde fazla durmağa lüzum yoktur. Zararları- na gelince, demokrasilerde çarklar çok yavaş döner, mekanızma fazla zaman Kaybeder. Düşününüz ki Chamberlain demokratık usullerle ancak Dunkertgue'ten sonra düşü- rülebilmiştir. Ama ne diktatörlük İspanya ve Yugoslavyada, ne de demokrasi İngilterede şu anda bizim içinde bulunduğumuz nevıden buhranlara yol açmıştır. a biz bir rejim başka bir rejimin metodlarıyle yu- rütmekte ısrar ediyoruz. Benzin- le çalışan bir motöre istediğiniz kadar mazot di uz, a- İştırmanız imkânsızdır. M ontesguieu'nün hakla olmalı. Demokrasinin prensıbı hakika- ten eğitimdir. Ama kütleden çok, iş başına gelenlerin eğitimi, tahsi- li, terbiyesi ve kültürü... Demokra- simizin ilk beş senesi içinde pek çok acı hadise cereyan etmiştir, pek çok yüz kızartıcı vaka görül- müştür. Ama 1947 ile 1950 arasın- da vazife gören kabinelerin demok- rasi rejimini demokrasinin metod- larıyla yürütme gayretlerini inkâr, haksızlıktır. Kabineler bu gayret- lerinde daha yüksek makamların da tam desteğine mazhar olmuşlar- dır. Bu yüzdendir ki, tecrübemiz şu andaki tecrübemizden kıt bulun- duğu halde Mecliste ekseriyeti elin- de tutan parti, bu kahir ekseriye- tine rağmen kabine buhranına ma- ruz kalmak gibi garip bir vaziye- te düşmemiş, hiç, bir zaman hükü- met teşkili hadisesi bir hafta za- man almamıştır. Üstelik o ekseri- yetin Meclise geliş yolu da pek çok şüpheye yol açıyordu. Demokrasinin metodlariyle de- mokratik idare işler, - diktatörlü- ğün metodlariyle de diktatörlük! Bunların ikisini birbirine karıştır- mız mı, alacağınız netice keşme- keşten başka, şey olmaz. Demokra- sinin metodları kitapların derin- liğine gömülmüş şeyler değildir. Bunlar bir takım basit kaidelerdir. Ne var ki kaidelerin birincisi, ka- idelerin her hal ve şartta tatbık e- dilmesidir. Bir defa omuz silktiniz defa kolay diye kestirme zannettiğiniz yola saptınız mı ken- dinizi artık uçurumda toplarsınız. Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: