21 Nisan 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

21 Nisan 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İKTİSADİ VE MALİ Hey gidi dünya hey!.. Dış Ticaret Anlaşmalar nisan 1956 tarihli Resmi Gazeteyı okuyanlar muhakkak ki hayret i- çınde kaldıla Zira Resmi Gazete- nin bu nüshasında Türkiye ile Avus- turya arasında imzalanan bir kredi anlaşmasının metni — neşrediliyordu. Hayret verici husus Avusturyanın bize 20 milyon dolarlık bir kredi aç- ması değildi. Anlaşma akdinden tam 18 ay sonra açıklanıyordu ve ilgilile- rin ıttılama konmadan tatbik edil- miş bulunuyor. 9 ekim 1954 tarihinde Viyanada imzalanan bu 20 milyon dolarlık kre- i - daha dogrusu ıhracat rizikoları garantisi - anla sı gereğince 10 milyonu devlet teşebbüslerine, 10 mil- yonu da hususi teşebbüse ait olmak üzere 20 milyon dolarlık bir ithalât imkanı temin edilmiş bulunuyordu. Ticaret Bakanlığı/, vaktiyle bü- tün ticaret ve ödeme anlaşmalarım yürürlüğe girmeden önce bir sirkü- lerle ilgililere duyurmayı usul itti- haz etmişti. Sonradan bu usul ter- kedilmiştir. Anlaşmaların çoğu ilgi- lilerin bilgi edinmesine imkan veril- meden tatbik edilmeğe başlanmıştır. İşte Türkiye - Avusturya anlaşması da bunun taze bir misalinden başka bir şey değildir. Halbuki anlaşmaların yürürlüğe konmadan evvel sirkülerler ile ılgılı- lere duyurulması sayesinde tuc anlaşmadan zamanında, - daha himi - hep beraber haberdar olabı- liyordu. Yayınlanmayan bir anlaş- mayı başkalarından evvel öğrenmek gibi imtiyazların, farklı menfaatla- 20 rın doğmasına sebebiyet verilmiyor- du. Türkiye - Avusturya ticaret an- laşması ilgililerin "usulen" bilgisiz olmalarına rağmen tatbik edildi. arada iktisadi devlet teşekkullerın- den biri Viyanaya mümessil gönde- rerek devlet sektörüne ayrılan 10 milyondan hissesini almaya teşebbüs etmişti. Avusturya makamları bu 1 milyonun da tüccar tarafından çok- tan tüketilmiş olduğunu mümessile tebliğ ettiler. Hayretler içinde An- karaya dönen mümessil işi tahkik e- der ve söylenenlerin doğru olduğunu görür. Hakikaten 20 milyonun ta- mamı tüccar tarafından kullanılmış Ve bitmiştir; Bu nasıl olur, diye üzül- mek beyhudedir. Yayınlanmadan tat- bik mevkiine konulan anlaşmalar- dan daha ne beklenebilir. İngiltere ile 17 ocak 1955 tarihin- de imzalanan bir anlaşma ile bu memlekete olan borçlarımızın nasıl tasfıye edileceği tesbit edilmişti. Da- ha önce de Fransa, ile aynı mahiyet- te bır anlaşma aktedılmış ve bir mik- tar da pamuk satışı kararlaştırılmış- tı. Bunlar hakkında bilgi edinmek is- teyen tacu'lerımız aradıklarım ancak " onde' "Financial Nevre" gazetelerınde bulabıldıler İşin garibi, memleketimizde an- laşmalar bir sirkülerle ilân edilme- den tatbik edılebılıyor, tüccar - res- men - bilmediği anlaşmalara göre müracaatta bulunabiliyor, müracaatı da muamele görüyordu. Hal böyle o0- lunca açıkgozlerle geç kalanlar ara- sında menfaat farklarının or- taya çıkmasını, çekişmeleri önlemek mümkün olamazdı. Hele karanlık i- çinde geçen tatbikatın idare meka- SAHADA nizması üzerindeki tahribatı hiç ön- lenemezdi. Nitekim önlenemedi de.. Ticaret Bakanlığının idare kısmı üzerindeki mesuliyet o kadar ağırdır ki, bun r de bu kabil usül mese- lelerıne rıayetsızlıkle büsbütün art- tırmak "insaf icabı" sayılamaz. Dış ticaret açıkları Avrupa Tediye Birliği'nin (E.P.U.) nladığı son rakamlara göre, 1956 yılının ilk ayında 16 üye devlet arasında 105,8 milyon dolarlık ala- cak verecek tesvıye edilmiştir. Tür- e bu yeki milyon dolarlık bır açıkla ıştırak etmektedir. Bu ra- am geçen senelere göre buyuk sayı- lamaz. Fakat büyük bir mâna taşı- YENİ TİCARET Bundan evvelki bir yazımızda, o yazımızda Ekonomi ve Ticaret Bakam Fahrettin Ulaş'ın sarfettiği ciddi gayretleri övmekle beraber, bir hükümet politikası içinde yerini almadıkça bu münferit gayretlerin başarısızlığa uğraması, taze ener- jilerin tükenmesi endişesini izhar etmiştik. Sayın Bakanın istifası ile, beklediğimiz tükenme hâdisesi er- kenden misalini bulmuş oldu. imdi, aynı sandalyeyi yeni bir bakan işgal edecek, kendisinden çok şey istenecektir. Acaba yeni bakan- dan biz ne bekleriz? Hemen kayde- delim ki, bu yazıyı yazdığımız sı- rada Ticaret Bakanlıgı sandalyesi henüz mun aldi. Biz yeni bakandan bir ekonomi eksperi hızmetı değil, samimi — ve cesur bir demokrat hizmeti bekli- yoruz. Kanaatimiz odur ki, İhracat meselesi, ithalât meselesi, pahalıhk meselesi, daha birçokları ve bunla- rın tedbirleri gundemın ikinci mad- desindedir; siyasi, iktisadiye takad- düm etmektedir; — ikincinin başarı şartları birincinin hükmü altında- dır. Evvelce de ifade ettığımın gibi, ekonomimiz bozuk bir siyasi vasat- ta mihverinden fırlamıştır. Mura- kabe ve sorum mekanizması ışlemı- yen bir aksak demokrasi rejimi i- çinde, hatada iısrar mümkün olmuş, sonra düşülen hatalardan ürkül- müş, böylece beka endişesi hakim olunca, bu endişeden mülhem lük politika uzun vadeli gayretlere kapıları kapamıştır. Demokrasi ci- hazımız, hükümeti ciddi, sabırlı ve yıllara şamıl bir program içine sok şöyle dursun, hataları ve suis- tımalı önlemek ıktıdarından mah- rumdur. 18 Şubat 1955 günü Anka- ra'da Almanya ile bir iktisadi işbir- liği anlaşması aktedilmiş, Alman- ya'dan 200 milyon — marklık kredi sağlandığı beyaniyle bu mutabakat AKİS, 21 NİSAN, 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: