30 Haziran 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

30 Haziran 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K A D Ankara Mavi Melekler G ecen Cuma Kızılay Genel Merke- zinin kapısında mavi keten göm- lekli ve mavi bonneli gayet zarif ha- nımlar gelen misafirleri karşılıyor- lardı. Bunlar Kızılay kan programı gönüllü teşkilâtına mensup hanımlar— ı.. Birçok kimseler kendilerine "ma- vi melekler" adı ile hitab ediyorlardı. Yalnız giyindikleri çok güzel ünifor- ma yüzünden değil, yapacakları iş yü- zünden bu ismi hakedecekleri muhak- kaktı Gönüllü gazeteci Mavı meleklerin neşriyat kolu baş- kanı Perihan Arıburun, gazeteci- lere "hoş geldiniz" dedi ve güzel bir hikâye ile konuşmasına başladı Vaktiyle üstat Selim Sırrı kendile— rine şöyle bir hâdise anlatmıştı: ilk konferansına hazırlanırken üstat, bü- yük bir heyecan hissetmiş ve yuzler ce insana hitab edecegını tahayyül e- derek çalışmıştı. Fakat bu ilk konfe- ransında ,onu ancak üç kişi dinleme- ye gelmişti. Perihan Arıburun burada gülümse- di ve durdu. Gazeteciler birbirlerine baktılar ve biraz da mahcup oldular : dört kişiydiler. Ama bu dört kişi, bu- gün Perihan Anburun'un ifade ettiği gıbı yarın 400 kişi demekti. Kızılay kan programının herşeyden evvel gö- nünü gazetecilere ihtiyacı vardı. Çün- | N kü yazarlar beraber topluluğun istendiği randımanı ver- mesi müşküldü. Bir topluluk daima kuvvetli ve besleyici fikirlerin yayıl- ması ile devam edebilirdi . azeteci, Kızılayın kan programı gönüllü teşkilâtına ne gibi bir hiz- mette bulunabılırdı" Şüphesiz, ister- kanını o erebilirdi veyahut başka şekilde yardım edebilirdi ama e büyük yardımı kalemi ile yapacak- Kan vermek ne demekti, bu hiz- metı yaparken donneur (kanı veren) ne hissederdi?. Kan vermeden bir gö- nüllü, bu teşkilâta ne şekilde yardım edebilirdi?. en mühimi kendisinden, cemiyete birşey veren insan neler ka— zanır ve cemiyetten ne alırdı? Gönüllü gazetecıler "Mavi M lek- ler"e birer hediye de verebilirlerdi. Bu, kısa va veciz şekilde kan progra- mının propagandasını yapan cümle- ler hazırlamaktan ibaretti. Bu döviz- ler gazetelerde, sinemada, radyoda da- lmlî tekrar edilerek halka hitab ede- cekti. olmadıkça bir Cemiyete yardım C emiyete yardım eden, cemiyetten muhakkak yardım görürdü.Manevi ve maddi her yardımın her ferde nevi ve maddi bir yardım sağladığı muhakkaktı.. Medeniyet, insanlara i- çinde yaşadıkları dört duvarı genış— letmek, aile muhiti çemberinden, mem leket hudutlarına ve memleket hudut— larından insanlık hudutlarına kadar Kızılay Merkezinde toplantı Mavi melekler Savaşta kan verme Boşa gitmeyen - fedakârlık gitmeyi öğretmektedir.. Her anne bu- -ün kendisini yalnız kendi çocukla- rının değil, biraz da bütün çocukla- rın annesi olarak hissetmelidir. Evin- den hariçte, cemiyet hizmeti için har- cadığı birkaç saat başka yollardan bizzat kendi evine faydalı olacak ve cemiyet için çalışırken, o kendi evi- ni de daha büyük bir emniyet altına almış olacaktır. Bugün "Mavi — melekler" arasında bu hakıkatı yakından tanımış olan- lar vardır. Mavi meleklerden bir ta- nesi annesini kan verememek yüzün- den kaybetmişti. Bir — başkası aynı yÜZ eni doğan çocuğunun ölüme terkedildiğini görmüştü.. Bu acıları u- nutmanın en güzel çaresi başkalarını bu acılardan kurtarmak değil miydi?. Mavi Meleğin vazifeleri irkaç ay evvel faaliyete başlıyan Kızılay kan programı gönüllü teş- kilâtı bugüne kadar 600 küsur gö- nüllü kaydetmiştir. Mavi meleklerın çeşitli vazifeleri vardı. Kimisi önü- müzdeki aylar isinde açılacak olan merkez binasında, mavi üniformaları ile, kan vermeye gelen gönüllüleri karşılıyacak, kan yermeden evvel bir müddet onların istirahatını min edecekler, manevi takviyelerde bulunacaklardı.. rkek gönüllülerin ceketini çıkarmak, kıravatını çözmek kadınlara aynı şekilde hazırlık husu- sunda yardım etmek onların vazife- si idi. Bir kısmı kan alınırken dokto- ra yardım edecekti Diğer bir kısmı kan alındıktan sonra gene "donne- ur" ile meşgul olacak ona limonata, sandeviç ve kuvvetli bir gıda ikram edecek, istirahatını temin edecekti. AKİS, 30 HAZİRAN 1956

Bu sayıdan diğer sayfalar: