30 Haziran 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

30 Haziran 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA Filmcilik Yeni mevsime doğru arlak yaz güneşinden istifade et- e çalışan yerli filmciler bir taraftan harıl harıl gelecek mev- sime film hazırlarken, ithalâtçılar da Avrupa yolculuklarına başlamış bulu- nuyorlar. Bugünkü teknik imkânsız- lıklar içinde bı daha iyinin yapılması kabil iken, ilgisizlik filmciliğimizin yü- rekler acısı haline bir çare bulunması ihtimallerini tamamen ortadan kaldır- maktadır. Gecen mevsim marazı bir melodram sevdası hemen hemen bü- tün filmlerimize bulaşmıştı. Bu husus- a uzun uzun yazıldı çizildi. Rejisörler prodüktör dedi; prodüktörler kabaha- ti seyirciye yükledi; seyirci filmleri kötüledi. Film yapımına dair son ha- berler melodram illetinden kurtulmak yoluna hâlâ gidilmediğini acı bir ger- çek olarak açığa vurmaktadır. İstik- lâl caddesınde dolaşırken, ağlayan bir ürülen bi bir dir. Film tenkitçileri Türk filmlerinde şahsiye tbulunmadı ınd şikâyet ede dursun X "Kamelyalı Kadın" adlı fi yorlar? — Vurdulu kırdılı filmleri özentisi "Katiller Kiralı", bir millif sinemanın — kuruluşunda ne rol oynayabilir? Cannes Festivalinden sonra Paris'te toplantı yapan muhtelif memleketle- rin film yapıcıları, bir filmin ancak çevrıldıgı memleketin milli karakteri- ni aksettirebildiği takdirde milletler ölçü değerlendirilebileceği üzerinde fikir birliğine varırken "Ka- melyalı dın", "Katill iralı" gibi emelsiz ve şahsiyetsiz saçmalıklarla uğraşan filmcilerimiz, an için sanatseverleri bir Türk sineması varlığınd. zmet- a Filmciliğimiz ne başka bir batağa mış durumdadır. Kurtulmak 1- çin hiçbir gayrete yanaşılmaması, hal- unduğu ıntıbaını ver- endişe ile beklemekten başka yapacak şey kalmamaktadır. Film ithali meselesi de ferahlık ve- rici vaziyette değilse de daha kolay- lıkla tedavi edılebılır Burada gereken şey ithalâtçının günde yarım saatçı- ğinı okuma ya hasredebılmesıdır. Ya- rım saatlik ilgi ve tetkik sonunda mu- hakkak ki harbin bitiminden bu yana geçen on yıl işinde Avr rika ve Asya'da bırçok dıkkate değer fılm- AKİS, 30 HAZİRAN 1956 ler çevrildiğini, bu filmlerin bir çoğu- un bütün dünyada — geniş yankılar yaptıgı halde Türkiye'ye hâlâ erişe- memiş olduklarım keşfedeceklerdir. Belkı filmleri değerle cak bazı metodla dır Bu sadece m kışır kimseler olmalarını temin et- yararına n kur- erikan filmlerıııııı iyi ve ortalarını seçip dökün rine Avrupa ve Asya filmlerının önemlile- rini getirmelerini sağlıyacaktır. Böy- likle talihsiz Türk — seyircisi dünya sinema sanatındaki gelişmeleri sadece yabancı basından değil aynı zamanda perdede de takip edebilecektir. filmlerden "Paisa" Roberto Rosselli- ni'nin şaheseri, sonradan neo-realism adı verilecek yeni İtalyan sinemasının belli bağlı örneklerindendi Rossellini- yeni bir gerçekçilik anlayışı getirecek- ti. Filmin altı ayrı hikâyeden kurulma- sı ilerde episodik sinemanın daha yay- gin olarak kullanılmasına yol açacak- tı. Bir devrin trajik tablosunu bu koca filmin neden getırılmedıgını hiçbir ithalâtçı izah edemez. —Ayni Rossellini'nin "Roma Citta Aperta — Roma Açık Şehir", "Stromboli", "Eu- ropa 51" ve "Angst — Ko ku" adlı e- serleri memleketimizde göster heserı vardı. Buyukluguııu sınemayla "Bisiklet Hırsızları" ndan bir sahne Göremediklerimizden "Sinema" dergisinin son sayısında Cannes Festivalinin 10 yılından bah- seden bir yazıda festivaller dolayısıy- la tanıtılan rejisörlerden, okullardan bahsediliyor, dolayısıyla 38 filmin adı geçiyor. Bunlardan sadece 6 tanesinin Türkiye'de gösterilmiş olması, ithalât- isim kalabalığından ileri gitmiyeceği için burada en mükemmellerinin isim- lerini sayıp sinema tarihi ve sinema sanatının gelışmelerındekı yerlerini işaret etmek gere 1946 Venedik Festivalinde gösterilen ilgilenen herkesin tasdik ettiği fakat Türk seyircisinin isimlerini duymakla yetindiği Amerikalı Robert Flaherty ile İtalyan Luchino Visconti'nin film- eri "Louisiana Story — Louisiana Hi- kâyesi" ve "La Terra Trema — Top- rak "Iîtriyor" dokümanter edebiyatı— nın zirvesine erişmişlerdir. buna rağmen değerleri bizim bılgılı ithalât- çılar gözünde sıfır okümanter film de neydi? Kim oluyordu bu Fla- herty yahut Visconti? 1951 Cannes Festivalinde en iyi film ve mizansen mükâfatları yalnız o yı- lın değil bütün sinema tarihinin en ca- zip filmlerinden ikisi arasında paylaş- tırıldı. Vittorio De Sica'nın "Miı'acolo di Milano"su ve Luis Bunuel'in "Los Olvidados"u ayni yıl Venedik'te büyük mükâfatı kazanan Akira Kurosawa 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: