December 22, 1956 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

December 22, 1956 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lip tetkik edilmedi. Fakat Feridun Erginin elindeki koz bundan ibaret değildi. Gerekçesinin sahifelerini çe- virdi ve oradan ikinci bir delil çıka- rıp gösterdi ve Maliye Bakanını ha- zırladığı açmazın tam içine düşürerek dedi ki: "İki ihtimal var. Eğer zikrettiğim karine ve deliller hakikat ise, Bütçe Meclise geç verilmiş demektir. Bu hareket Anayasaya hürmetsizliktir. Eğer hakikat değil ise, lâyihada, biri bütçenin 30 Kasımda verildiğini ve diğeri 2 Aralıktan sonra kaleme alın- dığını bildiren tenakuzun izah edil- mesi kalıyor. Böyle bir tenakus, sayı- sız mütehassıs tarafından hazırlanan ve birçok bakan tarafından imzala- n bütçenin tetkik edilmeden Mec- lıse gönderildiğini ortaya koyar. Bu takdirde de hükümeti vazifesini cid- diyetle yerine getirmemek gibi bir tenkide hedef tutmak icabeder." Yaman tenkidler ndan sonra Feridun Ergin Büt- enin esasını ele aldı. Komisyon kendısını görülmemiş bir alâkayla din liyor ve genç Grup Başkan Vekili a- çıldıkça açılıyordu. Bütçe, hüküme- tin bir senelik mali icraat programı olduğuna göre, vesika karakterini muhafaza etmeli idi. Siyasi menfaat hisleri, kullanılan ifadeye ve rakamlara hakim olma- malı idi. Amme hizmetlerinin siyasi renk taşımaları tasvip olunamazdı. Bütçe gerekçesinde, demagoji yapıl- ması da doğru değildi. İşlenen ikti- sadı hataların eski iktidara mal edil- enmesi, ancak tebessümle karşılanabılırdı Bu tarzı hareket ne bütçenin kıymetini arttırır ve ne de tarih muvacehesinde mesuliyetleri af- fettirirdi. resmi ve bitaraf bir. Feridun Ergin İktisadi AKİS, 22 ARALIK 1956 bomba Layihada zikredilen rakamlar, İl- mi esaslara göre tertiplenmemişti. Hâdiseler, partizan zihniyetle kıy- metlendirilmişti. Konuşturulan Tra- kamlara hakikatları - söyletmemek için hususi tertiplere başvurulmuştu. Günden güne sıkışık hal alan dış ti- carete ait istatistiklere Layihada yer verilmemişti. Hayat pahalılığına ait istatistikler yanlıştı. Üstelik ra- kamlar Milli Korunma Kanunundan, enflâsyonun şiddetlenmesinden, a buhranının başlamasından evvelki devreye ait bulunduklarından, hadi- selerin tesırıyle çabuk ihtiyarlamış- lar ve 1967 hesaplarına mesned teş- kil etmek vasfını-kaybetmişlerdi. Mal darlığı ve pahalılık «korkunç bir safhaya erişmişti. Enflâsyon bü- tün şiddetiyle hüküm surmekteydı Para, kıymetten düşmekte idi. Tür- kiye mahrumiyete mahküm bir mem- leket haline geliyordu. Pahalılıktan ve sıkıntılardan hükümet mesuldü. İktidar, raporlarla senelerce evvel ikaz edildiği halde, ilmi bir iktisad siyaseti takip edılmemıştı Büyük halk kitlelerinin .. ıstırabı, keyfi ve mesuliyetsiz bir siyasetin neticesiy- di.. D.P, Butçelerının denklıgı bir ef- saneden ibaretti. rafından hazırlanan ? butçe in hepsı acık ver- mişti. Arık mikdarı 1954'de 104 mil- yon. 1955'de 355 milyon liraydı. 1956 da da 300 milyondan fasla açık ola- cağı anlaşılıyordu. Geçen bütçelerin açıklarına rağmen, varidat bütçeleri bu yıl her zamandan fazla şişirilmiş ve içinden çıkılamayacak bir vaziyet ihdas olunmuşta Layihadaki malümattan anlaşıldı- ğına göre, döviz tediye açığımız 643 Ci milyon liraydı. Bütçe açıkları da, her 3 milyonu aşıyordu Milli Korunma kararnameleri, piya- sayı keşmekeş içine duşurmuştu Bu- rağmen masrafları arttırmakta:), sarfiyatını resmi — ihtiyaçlara tercihan kullanmaktan ve tedavüle kâğıt para ihracına devam etmekten çekinmiyordu. Bu şartlar altında, sı- kıntıların daha da artmasını bekle- mek lâzımdı. Hükümet, iktisadi buh— rana rağmen, fiyatlara ve maliye lerin yükselmesine sebebiyet verecek ve memleket bünyesinin takatini aşa- cak yeni vergiler de koyuyordu. Uyuyan adamın hikâyesi omisyon bilhassa Feridun Erginin konuşmasının bir kısmıyla pek alâkalandı-. D. P. tam yedi seneden beri bir tek denk butçe çıkaramadı- ğı halde bütçeleri nasıl denk gösteri- yordu? Genç iktisatçı bunu' o kadar eğlenceli ve istifadeli tarzda gözlerin önüne vaziyeti kavrama- manın imkânı yoktu. Feridun Ergin konuşmasını kuru sağlam, ra- kamlarla desteklediği gibi ibret veri- cı misallerle de suslemeyı ıyı bılmış— . Hele bir "Uyuyan Ada hikâye- sı anlattı ki, bayılmamanın imkânı yokta. Hasan Polatkan tam üç bu- cuk saat müddetle istatistikler sıra- lamış, parlak levhalar çizmişti. Şim- di bir adan farzedilmeliydi; bir a- İKTİSADİ VE MALİ SAHADA Tevazu Bugün Zaferin — başyazarlığı- nı yapan şu Burhan Belge- bunca senedir İktidar gaze- telerinde -her çeşidinde- saç a- ğartmıştır, İktidarda olan her- kesi kalbinin bütün samimiye- ttyle övmüştür de hâlâ tevazu- un kendi mesleğindekiler için en büyük düşman olduğunu an- layamamıştır. Bakınız, üstad bütçe vesile- siyle dehşet saçan başma- kalelerinden birini daha döşen- miş. 1950 ile 1957 butçesını mu- kayese ediyor. Ama, sadece ve sadece üç kalem üzerinde; Sıh- hat ışlerınde 1950'nin 60 mılyo— nu bug 192, Maarif ışlerınde 1950' nın 197 mılyonu mumi İdarelerde — 1950'nin 223 milyonu 585 milyon olmuş. Bı— rincisinde artış nisbeti aşağ 1kıncısınde darı onu tam yüzde 1250 geliş- tırmıştır Düşününüz, — yüzde 1250 hakikaten yabancı misa- firleri ağırlamak — için 1950'de eski Iktıdardı millet kesesin- den harcadığ mukabil yeni seden tam 1.250. lira harcı- yacaktır. O da, ekstra münaka- leler hariç!. Niçin üstad, sade- ce üç kalemden bahseder? Bak- sanıza, 1957 bütçesinde onun dehşetengiz üslübuna lâyık ne dehşetengiz, ne korkunç geliş- meler var dam ki 1950 senpsının 14 Mayısın uyumuş olsun. Bu adam 17 Ara 1956 günü uyanıp da Maliye Baka nının konuşmasını dinlese, yapacağı ilk iş hükümeti tebrik etmek olurdu. Memleketı nasıl da kalkındırmışlar- ! Şu Hasan Polatkana mutlakaj telgraf çekmesı lâzımdı. Feridun Er gın devam etti: — Ama bu adamın telgrafı yas bilmek için mürekkebe ihtiyacı var dır. Zira dolmakalemine 1950'de d durduğu mürekkep kurumuş olacak tır. Sokağa çıkıp mürekkep araya cak, bulamayacaktır. Kâğıd araya cak, bulamayacaktır. Kurşun kalem arayacak, bulamayacaktır. Bunu zerine tebrik telgrafını nasıl çekebıle lecegını derin derin duşunecektır Hat "Uyuy Adam"ı aldı. İs tanbulda 'yok"ların peşınde dolaştır- di. Kalkınan Türkiyede, her şey yok olmuştu. İstatistikler çimento içinde yuzdugumuzu anlatıyordu bir tek çuval çimiı bulm imkânsız Buğday ıhracatçısıydık ekmek yok tu. Söylediklerinden anlaşılan "Uyu yan Adam"ın yeniden uykuya yaşa ması gerektiğiydi. Feridun Ergin, İstatistiklerin ten kidinde de gayet enteresan bir

Bu sayıdan diğer sayfalar: