2 Mayıs 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

2 Mayıs 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KİTA RIZA BEY AİLE EVİ (Tarık Dursun K. nın romanı. Var- lık yayınları Cep Kitapları serisi 163. Ekin Basımevi, İstanbul - 1957, 88 sayfa, 100 kuruş). T arık Dursun K. şimdiye kadar ya- yınladığı hikâyelerle genç hika- yecilerimiz arasında haklı bir şöhret yapmıştır. Yazarlarımızın en genç- lerinden birisi olmasına rağmen 5-6 yıllık yazı hayatında arkasında bir şiir kitabı, —"Hasangiller” ve "Vezir Düşü" adlı iki hikâye kitabı bırak- mıştır. Çeşitli mecmualarda yayın- lanmış bir hayli, de hikâyesi vardır. Rıza Bey Aile Evi, Tarık Dursunun ilk roman denemesidir ve buna rağ- men de başarılı bir eserdir. Tarık Dursun, "Hasangiller" adlı kitabında uzun hikâyeyi denemiş ve bu işi kolayca başarmıştır. Gençli- ğine, tecrübesizliğine rağmen Tüârık Dursun, soluklu bir yazardır. "Ha- sangiller"deki iki büyük — hikâyesin- deki akıcılık da bunu isbat etmişti. u bakımdan Tarık Dursun, hikâ- yeden romana geçerken pek sıkıntı çekmişe benzemiyor. "Rıza Bey Aile Evi" sayfa azlığına rağmen diğer bütün hususiyetleri ile modern bir romanın vasıflarını taşıyor. "Rıza. Bey Aile Evi", İzmir de, oda oda kiraya verilen bir evdir. Tah- min edilebileceği gibi fakir muhitler- de bir ev.. Tank Dursun, çok iyi Bil- diği belli olan bu muhıtten sekiz muhtelif tipi alarak konuşturuyor. Kıtap baştârâftaki bırbuçuk sâyfâ- lık "Bâşlanıgıcâ giriş" bâşlıklı fasıl hariç, sekiz bölüme âyrılmış. Yâzâr burada eski Türk edebiyâtının bir hususiyetinden — faydalanmış. Fasıl- dan fasıla geçerken arabaşlıklarını, halk şairleri edasıyla — şöyle kullan- mış: Birinci bölum, Aldı Kemal Ke- mal burada kendi ağzından kendi hi- kâyesini anlatıyor. —Akıcı, kıpır kı- pır canlı, mahalli deyimlerle süslen- miş bir dil. Kemalin anlattıklarından kim olduğunu, ne iş yaptığını, arka- daşlarını, muhitini hemen öğrenive- riyoruz. Kemal, ortaokulun son sı- nıfından ayrılmış, askerliğini yapâlı birbuçuk yıl olmuş, girişken, sempa- tik bir delikanlıdır.. Okumaya, yaz- maya, kitaplara düşkündür. Kimsesi amelelikten kâtipliğe kadar girmediği boya, yapmadığı iş yoktur. En son incir işinde kâtip olarak ça- lışmıştır, bu arada da Hulusi adında birisi ile arkadaş olmuştur. Hulusi de İncir işinde isçi olarak çalışmış- tır. Bir odada beraber yatıp kalk- maktadırlar ama, incir işi — bitmiş bunlar da işsiz kalmışlardır. Otur- dukları odanın sahibi bunları oda- sından atmıştır. Günlerini sinemada ve kafiyelerde sözüm ona iş ârıyâ- rak geçiren iki kâfadar, günün bi- rinde, Şişmanın Kahve denilen bir kahveye çay İçmek için girerler. kâh- AKİS, 4 MAYIS 1957 P LAR yenin patronu kendileri ile ilgilenir ahbaplığa başlarlar. Bunların yersiz yurtsuz olduğunu — öğrenen kahveci hemen o cıvarda Rıza Bey Aile Evi adında bir evde boş bir oda olduğu- nu, dilerlerse kendilerine tutabilece- ğini söyler, razı olurlar. Kemal Ve Hulusi buraya yerleşirler. Kemal a nı evde oturan Tahsin adında lplık fabrıkasında çalışan bir işçi ile ah- bap olur. Tahsinle hemencecik kay- natırlar Talisin, Kemal'e kendi fab- rikalarında bir iş bulur; bu arada Hulusi de Şişmanın Kahvesinde hile- li kumar oynamakta ve işsiz güç- süz kumarbazları yolup durmaktadır. İkinci bölüm, Aldı Hulusi diye baş- lar. Hulusi kemâlle nasıl arkadaş ol- duklarını anlatır. İncir işine önce is- çi olarak giren Kemal, kısa bir za- manda etrafa kendisini sevdirmiş, kâtip olmuştur. Çiçi adında bir kıza fiyaka yapmak için sağı solu haşla— yıp durmaktadır. Bu arada işçi olan Hulusiyi de haşlar. Hulusi, kabâdayı bir adamdır, müthiş ıçerler Kemiâl'i dövmeye kalkışır Araya gırerler ayırırlar, sonraları Kemalle Hulus nin arası düzelir. İkisi de bırbırlerı— nin mertliğine hayrandırlar Hulusi- Kemale pusu kuran çingene ışçılerı atlatır, Kemali bir tehlikeden kur rır. Dost olurlar. İş bitmiş, ikisi de işsiz kalmışlardır. Bir odaya çıkar- lar, mal sahibi bunları odasından atar, yersiz yurtsuz kalırlar, avare dola- şırlarken de Şişman'ın Kahvesınde önce oda sonra da iş bulu Üçüncü bolümde sözü Tahsin alır. Tahsin, Rıza Bey Aile Evinde oturan, İplik Fabrikasında — çalışan, kimse- nin etlisine sütlüsüne — karışmayan, kendi halinde halim selim bir adam- dır. Rıza Bey Aile Evi'ne geldikleri gece Kemal ve Hulusi ile tanışır. Ke- ntali çok sever. Ona kendi çalıştığı fabrikada pir iş bulur, beraberce ça- lışmaya başlarlar. Bu arada Kemal İplik fâbrikasindâ usta —olan Şakir Usta. âdında bir adamın gene aynı fabrikada çâlışan kızına, âşık olur. Onlarla da ahbaplıgı ilerletir. Bu a- râda Fabrikada Ker Usta adında bir adam ücretlerin azlıgından şikâ- yet etmekte, işçileri fabrika sahibine çıkıp ücretlerini arttırması için taz- yik etmeğe, şayet ücret arttırılmaz- sa işi bırakmağa kışkırtmaktadır. Kendisi ile beraber birkaç usta daha vardır. Tahsin ise, bu işin kendi a- leyhlerine biteceğini kestirdiginden bunu önlemeye çalışır. Ama bir gün bakar ki Kemal ye Şâkir Usta da Kerim Ustanın ârdından Fabrika sa- hibinin yanına gitmişler. Hemen ar- kalarından koşar tam kapıda Kema- li kolundan yakalar, zorla geri çevi- rir. Zaten bu arada fabrika sahibi de polise telefon etmiş, işçilerin greve kalkıştıklarını bildirmiştir. Polisler, fabrikayı sarar ele başı olanları tev- kif ederler. Tahsin ile Kemal ise bir fırsatını bulur, oradan sıvışır, evle- rine dönerler. Ama daha aradan bir gün bile geçmeden Şakir Ustanın kı- zı Semahat gelir, haber verir ki tev- kif edilen ele başılar kabahati Tah- sın ile Kemalin üzerine atmışlardır. Hiç suçu, olmadığı halde Tahsin ka- çıp İstanbula gitmeğe mecbur olur. Dördüncü bölümde sözü Bahriyeli alır. Bahriyeli, uzun yıllar bahriye askerliği yapmış bu arada elinden bir kaza çıkmış, bir meyhanede a- dam vurmuş, kumarbaz bir kabadayı- dır. Hulusiye de kumarın bütün hi- lelerini öğreten odur. Eşref paşada bir gecekonduda kumar oynatır ve düşürdüğü "hacıağalar"ı yolar. Arka- daşları için canını verecek kadar da kabadayı ve candan bir adamdır. Kemalle Hulusi, Rıza Bey Aile Evi- ndeki odayı tutmak için de Bahriye- liye gitmişler ve ondan para almış- lardır. Bahriyeli Cemal, Hulusiyi se- ver, Onun 'yanında gördüğü Kema- le de kam kaynamıştır. Bir gece ge- ne kumar oynarken uzun zamandır görünmeyen Hulusi ile Kemal çıka- gelirler. Hulusi Cemale durumu kısa- ca anlatır; Kemali greve teşvik su- çundan dolayı polis aramaktadır. Ke- mali saklamak lâzımdır. Bahriyeli Kemali dostu Fatmaya emanet eder, gecekondunun arkasında ufak bir o- da vardır, Kemali oraya saklarlar. Beşinci bölümde, — Güzel İbrahim alır sözü. Güzel Ibrahım Rıza Bey Aile Evinde oturan bir berberdir. Ön- ce kendisine neden Güzel İbrahim dendiğini anlatır. Sonra Kemali polis- lerin arayışını, polisleri atlatışını an- latır. Altırıcı bölümde, sözü Bahriyelinin dostu Fatma alır. Fatma Malatyada bir genel evden kaçmış İzmire gel- miştir, tamirde de Bahriyeli' Cemal- le tanışmış, Bahriyeli ona Eşrefpaşa sırtlarında bir gece kondu almış, ge- nel evlerden kurtarmıştır. ba- kımdan Fatma Bahriyeliye medyunu şükrandır. Mi nnet borcunu da Bah- riyelinin evinde kumar oynamasına ve oynatmasına göz yumarak öde- mektedir. İşte bu arada da Hulusi, Kemali almış bu eve getirmiştir. Fat- manın da Bahriyeli gibi Kemale kânı kaynar, ona elden geldiği kadar alâ- ka gösterir. Ama Kemal öylesine de sevimli bir delikanlıdır. ki, bir iki gün içinde aralarındaki alâka iyiden iyiye mahiyetini değiştirir. Bahriye- linin olmadığı saatlerde Fatma ila Kemal hep bir aradadırlar. Yedinci bölümde sözü Bahriyeli- nin fedailerinden Recep alır, Recep, Bahriyeliye kumarda — soyulacak a- dâm bulan, pokerde kareyi tamamla- yan, evde de ufak tefek işleri gören bir serdengeçtidir. Nedense Recep, Kemalden hoşlanmamıştır, zaten Hu- lusiyi de sevmez. Bu bakımdan, Fat- ma ile Kemâl arasındaki alakayı ça- kincâ fena hâlde kızar. Bir türlü Bahriyelinin aldatılmasına, taham- mül edemez. Ama olup, biteni açık- tan açığa da Cemale anlatamaz. Zi- ra ondan çok korkar, hep kendi ken- dine kurar durur; yemekten içmek- ten kesilir; kenarlara köşelere çe- 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: