25 Mayıs 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

25 Mayıs 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büyük Millet Meelisinin giriş kapısı İçerde bazı tatlı sürprizler oluyor bir kanaat bulunmadığı — neticesine varmış ve teklifin reddini isteyen bır apor yazmıştı. Karar Çanakkale milletvekili — Safaettin kili Pertev Arat (D P.)nin muhalefe- tine rağmen verilm Manisa Mılletvekill Muhlis Tü- mayın başkanlığındaki Anayasa ko- misyonu ise, böyle bir teklifin lü- zumsuz faydasız olduğunu kara- rında ıfıde yordu. Komisyona gö- re, mılletvekıllennl külfet altına sokmamak lâzımdı. Esasen Anayasa- nın 180inci maddeleri kendilerine do- kunulmazlık tammaktaydı ve yaptık- ları servetlere dair beyanname ver- mek mevkiinde bırakılamazlardı. Üç komisyon tarafmdan reddi iste- nen teklifin müzakeresi, İhsan Bac'ın başkanlığında açılan celsed başladı. İik sözü D. P. Kocaeli milletvekili Sadettin Yahm aldı ve teklifin lehin- de konuştu. Onu Muammer Alakant, Safıet!m Karanakçı Sırrı — Atalay, Mehmet Hazer ve Avni Yurdabayrak takip ettıler D.P., Hür. P. ve CHFP. li bütün hatipler, teklifin kabul edil- mesi lüzumunu belirttiler. Sadettin Yalım ve Avni Yurdabay- rak'ın teklifi desteklemeleri, Mecliz- te tatlı bir sürpriz yarattı. D.P. lile- rin kürsüden Muhalefet ile müşterek bir noktai nazarı müdafaa etmeleri, çoktanberi görülmeyen bir hâdiseyli. Onlar da Hür. P. li ve C.H.P. liler gibi İktidar sahiplerinin hesap vermekten çekinmemeleri ve dedikodulara — bir Son verilmesi gerektiğini tebarÜz et- tirdiler Hesap verme işinde, C.H.P. liler daha da ileri gittiler. Eğer hesaplar ortaya dökülecekse, bunun köklinden yapılması lüzumunu ileri sürdüler. 23 Nisan 1920 den itibaren milletvekilli- 10 e ği yapıp hnlen hayatta bulunan her- kesin servetini bir beyanname İle a- çığa vurmaaım istediler ve bu mak- satla başkanlığa bir önerge verdiler. Muhalefet ve İktidar hatiplerin.n arka arkaya tenkidine uğrayan Ku- misyon raporlarının müdafaası, Ca- nakkale milletvekili Servet Sezgin tarafından yapıldı. Bir zamanlar i8- pat hakkına taraftar olarak tanınan Servet Sezgin, şimdi milletvekilleri- ne ait servetlerin beyannameye tâbi tutulmasına aleyhtardı. Kanaatine göre, bütün ' azasının dürüst- lük ve fedakârlıgından asla şüobhe edilemezdi. Bu esnada, Hür. P. ve C.H.P. grup- larının açık oy isteyen müşterek hir teklifleri riyasete sunuldu. Açık oy, milletvekillerinin nasıl rey kullandık- larını zabıtlarda gösteren bir usuldü. Fakat bu esnada salon yavaş yavaş boşalıyordu. Başkan yoklama yana- rak ckserlyet bulunmadıgmı tesbit etti ve celsgeyi kap Mılletvekillerinin mal beyanı hak- kında büyük Meclisin göstereceği te- mayül demokratik hayatta kat'etti- i österecek bir ölçi! olacaktı. Bu meseleye karşı duyulan alâkanın başlıca sebebi buydu. Kıbrıs Beklenmiyen sual eçen haftanın sonunda Kıbrıs me- selesi bir sözlü soruyla yeniden Mechqe getirildi. İşin dikkat çeken tarafı sözlü soru sahibinin bu defa bir muhalefet milletvekili değil, D.P.- nin Trabzon Milletvekili Osman Tu- K ns hakkındaki konuşmalara ve verı- len izahata vâkıf bulunuyordu. Şım meseleyi, bir sözlü soruyla Meclısa getirmekteki nıakaadı acaba neydi ? a 80T rak kullandıklnrı nâdiren görmen bır haldi. Bu yola ekseriya, alâkalı ba- kana bir konuşma vesilesi hazırlam'ık için başvuruluyordu ve sözlü —soru “aydınlatılan” milletvekilinin nazikâ- ne bir teşekkürli ile son buluyordu. Bu sebeple, Osman Turanın da sözlü sorusunu Başbakanı överek bitirime- sini bekliyenler olabilirdi. Fakat tam 9 saat süren Kıbrıs hakkındaki mü- zakerelerden sonra verilen bu tak- rirde, dogrusu garip cümleler vardı. D.P. nin Trabzon milletvekili “Kıbrıs mcselesinm hayati menfaatlarımıza ve en meşru taleplerimize aykırı bir istikamet alması sebeplerinin” neier olduğunu soruyordu... Demek ki Kıb- rı8 meselesi aleyhimizde cereyan odı- yordu! Gruptaki konuşmalardan son- ra, D.P. nin Trabzon milletvekili de- mek ki bu kanaata varmıştı. Halbuki lehimizde olmuştur, dememiş miıy- di? Osman Turan kamet” lâfını nereden çıkarıyordu! Trabzon milletvekiline göre, “bir tür- lü vuzuh ve istikrar kesbetmiyen İn- giliz politikası son zamanlarda Yuna- nistana müzahir bir seyir takip et- mekte” idi. Başbakanın “Kıbrıs meselesi apa- çık ortada.. Bir bildiğiniz varsa söy- eyin!” diye azarladığı muhalefet mil- letvekilleri de D.P. nin Trabzon mil- letvekili ile ayni endişeleri paylası- yorlardı. Bu bakımdan Başbhakanın i- zahatını - boş yere - bekliyorlardı. Daha iyi aydınlatılmış D.P. milletve- kili de demek ki durumu karanlık gö- rüyordu! Peki İngilterenin, “Türki- ye için emniyetbahş olmıyan bir yol- da ısrar etmesi ihtimali karşısında hü- kümetimiz ne gibi tedbirlere başvur- mak niyetinde” idi? Demek dostlu- ğuna büyük kıymet verdiğimiz. ta- lihsiz Süveyş seferinden sonra sadıka- ne savunduğumuz İngiltere böyle bir şey yapabilirdi? Demek bu mümkün- dil... Şu halde Kıbrıs siyasetimizin is- tikbali, Başbakanın göstermek istedi- ğinden çok daha az parlaktı' Bu tak- dirde, yani Hükümetin aldığı veya 9- lacağı “tedhirler ciddi bir netice ver- mediği takdirde, bunun Türk - İngi- ne gibi tesirleri olabilecektir?”. D.P. milletvekilinin her nedense Amerika- nın adını kapalı bir şekilde söylemeyi Z çiremezsek. Batı dnqtluğundan vaz mi geçecektik? Meselenin buralara ka- dar varması mümklin müydil? D.P. Milletvekili Osman Turanın sözlü sorusunun hayal bile edilmeyen bir sürpriz töşkil ettiği muhakkaktı. AKİS, 86 MAYIS 1951

Bu sayıdan diğer sayfalar: