25 Mayıs 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

25 Mayıs 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

N Âtom Yeni denemeler İ ngilterenin uzun Zamandan beri ha- zırladığı hid jen bombasının .!k denemesi nihayet geçen hafta, Pasi- fik Okyanusundaki Christmas adası Üzerinde yapıldı. Bomba bir uçaktan atıldı ve yerden çok yüksekte iken patladı. Bu suretle infilâktan sonra teşekkül edecek radyoaktif toz bulu- tunun küçültülerek tesirinin azaltılma sına çalışılmıştı. Büyük Britanya Mal zeme Bakanlığı denemenin başarılı olduğunu bildirdi. Fakat şimdilik baş- ka tafsilât verilmedi. Ancak önceden yapılan — resmi bombanın bir ton) kudretinde bir hidrojen bombası olacağı biliniyordu. Yani birinin tah- rip gücü Hiroşimaya atılan ilk bonmnı- badan 25 defa daha fazla olacaktı. Hidrojen bombaları içinde bu, küçük bir bomba sayılır. Atom ve hidrojen bombalarının büyüklüklerini, tahrip gücü bakımından denk oldukları adi infilâk maddesi (TNT) nin ağırlığı ile ölçmek Adet olmuştur. Bu hesaba gö- re atom bombaları 10 kiloton (10.000 ton) dan, hidrojen mbaları ise bir negatondan başlıy' jen silâhına sahip Üç büyük devletin- den biri haline sokmaya yetmiştir. Christmas adasında patlayan bom- ba, 4600 mil uzakta bulunan Japonya- u. ve bağımsız ilim adamları İngilterenin hareketi karşısında Üzüntülerini be- lirttiler. Zaten aylardan beri bu dene- melerin yapılmasını önlemeye çalışan hükümet. Londra sefiri vasıtasıyla İngiliz hükümetine teessilflerini Mil- dirdi. Buna karşılık, İngiliz hüküme- ti denemelerden dolayı Japon halkı- nın uğrayabileceği herhangi bir zara- rın tazmin edileceği cevabını vermek- le iktifa etti. Mesul İngiliz ilim adam- larının bu denemelerden kimseye bü- yük bir zarar gelmiyeceğine inandık- ları açıktı. Nitekim geçen Lordlar Kamarasında, muhtemel tehlikeleri müzakere edilir- ken hükümet sözcüsü Lord Cherwel -harpte Churehill'in ilmi müşavirliği- ni yapmış olan tanınmış İngiliz fizik- çisi -, denemeleri durdurmak isteyen- lere şiddetle hücum etmiş şöyle demişti: "Fvlerimizln duvarlarında bu meler 'yüzünden maru: ışınlar sayısından 50 defa daha fazla- dır. Denemeler zararlıdır diye bunları durdurmak isteyenler biraz mantıklı 4 | olsalar, hepimizi evlerimizi terkedip çadırda yaşamaya vik etmeleri ge- rekirdi”. Buna benzer başka bir sözü de daha önce Londra silâhsızlanına konferınsmda.kı Amerikan delezesi Harold Stassen söylemişti. Stassen'e göre bomba denemeleri yüzünden bir kimsenin maruz kalacağı ilâve radyo- aktiflik, havada 100 metre kadar yük- selmekle maruz kalınacak olanın ay- mdır. Radyo stronsiyum tehlikesi erek Cherwell'in, gerek Stas- sen'in yatıştırıcı sözlerinin birer hakikatin ifadesi olduklarına şüphe yoktur. Zaten bomba denemeleriyle ortaya cıkan raâdyoaktifliğin dünyamızdakı öteki tabil kaynaklar- dan ve kozmik ışınlardan ileri gelen radyoı.ktlfllk yanında pek küçük hır nisbet teşkil ettiğini kabul etmekte bütün ilim adamları müttefiktirler. Bu bakımdan, meselâ geçenlerde bir Amerikan gazetesinin gürültü ile id- dia ettiği gibi, Nevada'daki denemele- rin civardaki halk için ani ve ciddi! bir tehlike teşkil ettiği şeklindeki hubcr- erin hiç bir esası yoktur. Ama bu d! nemelerin uzun vâdeli bir zararı olmı- yacak demek de değildir. Çünkü bir defa radyoaktifliğin insan yapısı Üzerinde uzun vâdeli bıyolojık tesirlerinin mahiyeti henüz iyic linmiyor. Meselâ bugün mevcut rad- yoaktifliğin bir parça artmasının bi!e gelecek nesillerin bünyeleri Üzerine fena tesirler yapabileceğini ileri süren tanınmış biyologlar vardır. mba denemelerinin sebeb uğu radyoaktifliğin baska tabil kaynak- farda bulunmayan bazı tehlıkeler! vardır ki bunların başında stronsiyum tehlikesi gelir. adyo-stron. yum denen şey, tabi- atta bulunan ve radyoaktif olmayan stronsiyum elemnmnın o m ağırlığı 90 olan radyoaktif izo. ” udur. Ge- rek atom, gerek hidrojen bombaları- run patlaması esnasında Uranyum- yum 90, fizikçilerin tâbiriyle “uzun ömürlü” olduğu için, radyoaktifliğini uzun zaman muhafaza etmektedir. İnfilâktan sonra teşekkül eden bulut içinde dünyayı dolaşıyor, yere düştü- gll bölgelerde bitkilere karışıyor ve bu yolla hayvanların ve sanların vücuduna giriyor. İşte tehlikesi de o zaman kendini gösteriyor. Stronsi- yum, kimyevi hususiyetleri bakımın- dan kalsiyuma çok benzediği için vü- cutta kemiklere gidiyor ve oralarda yerleşiyor. Kâfi miktarda stronsiyumun kemiklerde ise kemiklerde kanser doğurabiliyor. Japon mütehessısları muhtelif madde- lerdeki stronsiyum radyoaktifliğinin aynı olmadığını görmüşlerdir. Meselâ Çay yapraklarında 30 ünite bulunması na karşılık, ıspanakta 3,8 ünite, pirinç- te 10 Ünite, ton balığında ise 53,3 Üni'ta radyoaktiflik bulmuşlardır. Raporu yazanlara göre bu sonuçlar, dünya- mıza bugün yayılmış olan radyo- stronsiyumun gni bir tehlike teşkil ettiğini göstermez ama bunun aksini de ispat etmez. Henüz eski deneme- lerden doğup ta atmosferde dolaşan radyoaktif bulutlar vardır ve bu se- beble dünyada stronsiyum 90'ın mik- a ada sonra ve ne miktarda yere düştugünu Radyoaktif bulutlar İnsanlığı tehdit ediyor mu? AKİS, 25 MAYIS 19$1 e " A L G Bd *

Bu sayıdan diğer sayfalar: