22 Haziran 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 22

22 Haziran 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 22
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TİYATRO Şehir Tiyatrosunun Tas da aymı, hamam da.. rosuna pek güzel yerli eserler ka- zandıracaklarına şüphe yoktur. Termnsil ehir Tiyatrosu temsil bakımın- dan son on yılki Şehir Tiyatrosu- dur. Şehir Tiyatrosu temsillerine tir- yaki seyircilerin dahi neden artık bu temsillerden eskisi kadar zevk al- dür. “Vasfi, diyorlar, ne tip bir rol oynarsa oynasın hep aynı”... “Bedia, diyorlar, ne tlp bir rol oynarsa oyna- sın hep aynı”... Her yol Vasfi Rıza , telâşlandıkça da sağ elini mü- temadıyen yukarı aşağı sallamağı mı ilham eder bilmeyiz! İşte "“Ben Ça- ğırmadım” da romancı Mithatı oy- nayan Vasfi Rıza bu sebepten eski hayranlarından bir kısmını körü kö- rüne teshirde devam ederken, bir kıs- mını da derin bir hayal kırıklığına uğratıyordu. Usta şayet perde açıl- dığında halkın kendisine gösterdiği tezahüratı perde kapandığında da göstermesini istiyorsa lütfen tulüat- larının bir kısmını azaltsın ve biltün dikkatleri sırf kendı Üzerine çekmeğe lüzumsuzca u- zatmaktan vazgeçsin. İspritizmacı Ermeni Madamda Bedia Muvahhiti seyrederken ha önce aynı | m sef i u. Mithatın ılk karısmm Ruhu'nu oynayan Gönül Ülkünün de daha önce aynı rolde Mu- azzez Kurdoğlunu bir kere seyretme- Bi temenni olunurdu. Temsilin en ba- şarılı oyuncuları Nezahat Tanyeri, Halıde Pişkin ve Özgün Alevdi. Re- . Nazım da renksiz ve gekilsiz kalıyordu, ZZ eski bir turnesi İşte Buna Talih Derler stanbul Şehir Tiyatrosu sanat- kârları turnenin ikinci piyesi ola- rak Louis Verneuil'le Georges Berr'- “İşte Buna Talih Derler” isimli komedisini temsil etmişlerdi.. Vasfi Rıza ve Bedıa Muvahhitle Reşit Gür- e Hümaşah Gökerin başrollerini oynadıkları eser temsil yönünden bir görmek istemiyen genç tiyatrosever- leri cidden Üzüyor, Ümitsizliğe düşü- rüyordu. “İşte Buna Talih Derler” piyesinin adaptesinden temsili bir kere daha göstermişti ki, Şehir T1- yatrosu'nun tek gayesi sadece bir kısım halkın zevkine hizmet etmek, onları en ucuz yollarla ve ne pahası- na olursa olsun güldürmekten ibaret- tir. Bu hale göre Şehir Tiyatrosundan sili, bu anlayış içinde elbette ba—earı- dan uzak değildi. Hattâ eserin adap- tesinde Fransızlara has açık saçık- lık da muhafaza edilmiş ve bir kı- sım seyircinin Aalâkası bu yolla da oyun Üzerine çekilebilmişti. rToya sırf gülüp eğlenmek için giden seyircinin alâkası bu temsilde tek beğenmediği şey olsa olsa o kadar zengin ve "modern” bir ailenin evi- yakıştıramadığı o ihmalkâr ve fa- u kadar kusur ka- urdu! m sonr nıhayet bu bir turne temsiliydi ve bu viden kusurları hoş karşılamak gerekirdi. Çok tuhaftı şu seyirci de- nen nesne! Vasfi Rıza bu'nun Ü saat boyunca halkı güldürmek için göbeği çatlamıştı da, en çok gülen seyirci bile ona da kusur bulmadan < Ai edememişti. Çok bağırmamalıymış ta söyledikleri anlaşılabilmeliymiş! Çok kırılıp dökülüyormuş ta insanın başı dönüyormuş! Aynı seyirci — tutmuş, Bedia Muvahhit'i de Seniha Dallı Bütün bunlara kulak asmamak en iyi- si. Şehir Tiyatrosu bildiği yolda yü- rüsün.. Küçilk Tiyatro salonunun ge- ne de her gece aşağı yukarı dolması elbette boşuna değildir. Biz işte böyle tiyatro isteriz. Halkı gıdıklamak için kuvvetlı kollara sahip olmalı... hnede o Sulukule ağ- zıyla konuşan uydurma prensesleri de, uydurma oyunları da hoş görmeğe başlar. Böylece “İşte Buna Talih Der- ler” temsilinin en iyi oyuncuları Reşit Gürzap ve Reşit Baran bi sahneden büsbütün silinir gider. Edebi Heyetler Lüzumsuz topluluk u haftanın başında, Milliyet gaze- tesinde bir istifa mektubu ya- istifa —mektupları- n derilmesiydi nu yazan, duğu kadar alâyişli bir şekilde ba- sında aki8 uyandırmasını olmalıydı. Böylece bir kuş vurmuş oluyordu. Peyami Sefa idi kendisini de seçtiği İstanbul Şehir Ti- tığı belli olmayan bir yatro gibi bir ihtisas işinin başına ge- tirildiği halde bu heyetin Üyelerini belki de iyi birer tiyatro seyircisi bile olmayan Şehir Meclisi azaları seçiyor- du. Edebi heyetin vazifei aslisi tiyat- rolarda oynanmak Üzere Tiyatro mü- dürlüğüne tevdi edilen piyesleri oku- maktı. Ama işin aslı aranırsa Edebi Heyetin okuduğu bu piyeslerin Şehir tiyntrolarmda oynanması Veya oynan- ası meselesi hiç de bu Edebt He- yetın Rcm.hıyetı dahilinde değildi. Het- e ki, mevcut şartlar muvacehe- sind ed bi heyet istişari! bir toplu- luk —ıelAhıyetim bile taşımıyordu. B ügüne kadar resmi tiyatrolarımı- zın cılız repertuarlarının yegp; me- sull olarak bu heyetler gösteriliyor, bu heyetlerin başına yağdırılıyordu. Herkes Edebi Heyetlerin ehliyetsizli- ginden bahsediyor, ama iş başa diül- şünce kaçacak bir kapı arıyordu. Son misal Peyami Sefa idi ve Edebt He- yetler hakkında şartlara uygun bir hal tarzı getirilmesi zaruretini artaya koyuyordu. En iyisi Edebi Heyet mü- essesesine son vermekti AKİS, 22 HAZİRAN 19571

Bu sayıdan diğer sayfalar: