29 Haziran 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

29 Haziran 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ıf M Ü &e 1)! Eğitim Mezuniyet merasimi G eçen hafta bir giln 23 genç kız ve erkek, göğüs kabartıcı bir hâdise- ye şahit olmak Ümidiyle gelmiş ve Devlet Konservatuarının konser sa- lonunu son iskemlesine kadar doldur- muş yüzlerce davetlinin karsısında, sahneye sıralandılar. Konservatuvar 21 inci kuruluş yılının mezunlarını veriyordu. Böyle bir günde bir nutuk & verilmesi lâzımdı; bu vazifevi ye- rine getirecek en tabil şahısg Konser- vıtııar Müdürü Fuat Turkaydı. Mü- Konservatuara yeni alınan piya- noların methiyesini yapmakla sözü- ne başladı. Zaten Fuat Turkay her fırsatta piyano mevzuunu ortaya at- mayı bir vazife biliyordu. Öyle ya! Bu dövîz kıtlığında Mnliye Bakanlığının servatuarının şimdi, marka - Steinway - piyanosu vardı. Hattâ, Fuat Turkay'ın söylediğine bakılırsa, ecnebiler bile bu piyanolar hakkında takdirkâr sözler söylemiş- ir Konservatuar müdü- rünün piyanolarıyla - ve yalnız piya- nolarıyla - övünmesi bir lokantacının çatal bıçağıyla - ve yalnız çatal bıça- gıyla - övünmesi gibi bir şeydi. Nite- kim Ankara Devlet Konservatuarı Müdürü, ecnebilerin, konservatuarın diğer eğitim malzemesi - ve hele do#- rudan doğruya eğitimi - hakkında ne- ler söylediklerini nakletmeye lüzum görmedi. un, piyanoları a- yarında kemanları, viyolonselleri, fa- servatuarın geniş bir diskoteği olup olmadığını, her isteyen öğrenciye her istediği anda plâk dinleme imkânı ve- rilip verilmediğini belirtmedi. Sadece, rt e bu tavsiyeye bilhaxsa muhtaç ola- caklarına hic şüphe yoktu. Sonra Fuat Tıırkay bu yılki me- zunlarm. hünerlerini göstereceklerini mezunları bir yana, musiki ve bal mezunları, Devlet Konservatuarında- ki eğitimin bu yıl daha da kötülemiş *m İ K İ olduğunun şahidiyd'ler, Manzara ger- cekten hazindi. Gere rogramı ve gerek icraları bakımmdan böyle bir mezuniyet konseri, bir köy enstitilsti- nün muüusiki kısını tarafından verilsey- di hoş karşılanabilirdi. Fakat bir kon- servatuarın son derece zevksiz ve dü- şüncesiz bir şekilde hazırlanmış bir programı, teknik ve müzikal yetki- sizlikle icra eden gençleri mezun diye ortaya çıkarması her şeyden önce &4 konservatuarın eğitim sisteminin baş- tan aşağı değişikliğe muhtaç olduğu- nu gösteriyordu. Bu yı! Ankara Kon- servatuarı yalnız bir piyanist, bir kla rinetçi, bir fagotçu, iki şarkıcı, iki ke— mancı, bir viyolacı ve iki viyolonselci mezun etmişti. Belki hepsi şimdiden sonra çalışıp ilerliyeceklerdir. Fakat bugünkü durumlariyle hicbiri, musiki hayatımız için bir kazanç sayılacak seviyeye erişmiş değillerdi. Bilhassa yaylı saz bölümü mezunları, bugüne kadar Devlet Konservatuarının yetiş- tirdiği .- ve en iyisi ancak vasat bir seviyeye yükselebilmiş - yaylı Bsaz icracılarının yanında bile yer alacak ehliyete malik görünmüyorlardı. Bu yılın dört mezunu gösteri olarak bir Schubert kuartetinin bir kısmını çal- dılar ve oda musikisinde de kendile- rine hemen hemen hiçbir şey Öğre- , HERİSÜ LİRAYA BİR KUKA WUNARASI VERİLİR , tilmemiş olduğunu anlattılar. Mezun iki şarkıcıdan yalnız bir tanesi - te- Yiğit Toksöz - ilerisi için bir yey- ler vaadediyordu. Mezun calgıcıların kendilerini 5bs- termek ırm sectikleri parralar, ancı bir icracının kendine zerre kadar gü- veni olmadığını gösterirdi. — Yıllarca piyano talısil etiniş ve ıliphınıa aıauık dere(,eye gelmiş bir piy . Müusorg- ski'nin “Sergiden Tablolar" ından bir parça calmak istiyorsa, bu parca “Bydlo” değil, fakat meselâ “Civciv Balesi” olurdu. Aynı seviyeye ulaş- tığı iddia edilen bir klarinetçi herhal- de, bir müptedinin bile bir hafta ça- lıştıktan sonra calabileceği, Sechu- mann'ın No. 1 Fantezi Parça'sını çal- maz, meselâ Mozart Konsertosu'nun son kısmını tercıh ederdi. Bir fagotçu- vaş kısmı değildi; b n a müzikalite gösterisine — yarıyabilirdi - ki fagotçu için o parça hususuydu. Her halde o da me rının daha güç parcalar çalabılecek- lerine güvenemiyo: Devlet Konservıtuan bu yıl ilk bale mezunlarını nihayet veriyordu. Onların gösterisi de yıllardır bu ku- rumun bale bölümünün yetkisiz hoca- lar elinde düştüğü durumu aksettirdi. veren bale bölümü, bu öğretmenlerin konservatuar kadrosundan ay'ılma- sından gsonra, Molly Lake, Travis Kemp ve Dulcie Pyne gibi, şark için bile uygun sayılamıyacak öğretmen- lerin eline geçmişti. Geçen Çarşamba günkü gösteri bu öğretmenlerin, Türk balesinin ilk eleme.nlarınn sev'lyeh bir daha gösterdi. Dulcie Pyne ve Molly Lake'in sözde koregrafileriyle oyna- nan İsvec Dansı ve Polka gibi zevzek- likler, bu öğretmenlerin Devlet Kon- ki çeşitli fırsatlarda olduğu gibi - tekrar ortaya koydu. Buna mukabil bu yıl öğretim kadrosuna katılan Ric. hard Brown'un hazırladığı “Luridice” adlı barca, hir an önce konservatuar muhitinden uzaklaştırılmaları gere- ken Kemp-Lake-Pyne trio'suna nis- betle, bu dansçının böyle bir kurum- daki bale öğretimi vazifesini çok da- ha müsbet neticeler sağlıyarak göre- bilecek bir şahıs olduğunu düşündü- rüyordu. Genel olarak, bu yılki mezuniyet gösterisiyle, Devlet Konservatuarı dgş, halkın musiki kültürünün geliştiril- mesinden sorumlu, fakat vazifesini bir türlü doğru dürüst yapamıyan, di- ğer Üç kurumun - Devlet roşı Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Ankara Radyosunun - derecesine miş olduğunu açıkladı. î l e YA 5e dd" Â

Bu sayıdan diğer sayfalar: