29 Mart 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

29 Mart 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA OLUP BİTENLER Iran Aşk mı, taht mı? Y eşil gözlü Kraliçe Süreyyanın bo- şanması, bu hafta da dünya bası- nını meşgul etmekte devam ediyordu: Şah. niçin kraliçeden ayrıldı? Le Monde'un Orta Doğu muhabirine so- rarsanız, bütün dünya kadınlarını ü- zen bu ayrılığın" sebebi, "sıyasî" idi. Boşanma, Tahranda bir aydır lâfı e- dilen komplo — hikayesiyle ilgiliydi. Hükümet, bazı kimselerin, bir yaban— C1 devletın de yardımıyla Şah v jimini devirmeğe kalkıştıklarını ılan etmişti. Tahran gazeteleri bu yabancı devletin Amerika olduğunu yazmak- tan çekinmiyorlardı. Komploya katıl- dıgı sanılan General Garani ve eski nda Müdürü Bozurgmer tev- kıf edılmışlerdı Washington'daki İ- ran elçisi Ali Amini'nin geri cağırıl- Süreyya Siyasete kurban oldu masının da bu hâdiseyle ilgili olduğu söyleniyordu. Amerika ile arasından su sızmadığı sanılan Bağdat Paktı dostumuza böyle, birden bire ne ol- muştu? Amerikayı nasıl açıktan a- çığa itham ediyordu? İki dost ara- sından her halde bir kara kedi geç- mişti. Nitekim İranın ileri gelen si- yaset adamlarının nutuklarındaki eda da değişmişti. Bilhassa Şah, İran ve Amerika arasında ihtilâflar olduğunu açıkça söylüyorı Şah, Amerıkanın daki elcısınden hiç mem degıldı, onun geri çekilmesini ıstıyor. du. Sam Amca ile İran arasındaki ih- tilâl , anlaşılan, Şahın Rusya seyaha- ti ile başlamıştı. Kremlin liderleri, Komünist Tudeh Partisini amansızca ortadan kaldırmasına ve Bağdat Pak- tına rağmen Şaha son derece guler— yüz göstermişlerdi. Şah ve Kremlin 18 lıderlerının ne konuştukları bilinmi- yordu.' Kruçefin Rus seçimleri ari- fesınde yaptığı bir konuşmaya inan- mak lâzım gelirse, Şah, Rusyanın hiç bir memleketin toprağında gözü ol- madığına kanaat getirmişti. Ne hik- mettir, Şahın Moskova seyahatinden beri, Tahran hükümeti Waahington'- un üs taleplerini devamlı surette red- dediyordu. Firdevsi'nin memleketiyle Sam Amca arasından bir kara kedi- nin geçtiğinde hiç şüphe yoktu, Dul- les'in Ankana Konferansından evvel Tahrana ani bır ziyaret yapması da bunun deliliydi. Ama bu ziyaret de kâfi gelmemiş. Eisenhower Şahı ba- harda Beyaz Saraya — davet etmişti. Bu davet, Amerikanın Şaha bazı ta- vizler vermeye hazır olduğunu göste- riyordu. Ama bu komplo hikâyesi Şa- hı kuşkulandırmıştı. İran basınının "Amerikan komplosu" adını verdiği bu teşebbüsün gayesi, Şahı ortadan kaldırmaya müteveccih idi. Şah, de- mek ki dünyanın en büyük demokra- sisini Makyavel oyunlarına sevkede- cek sebeplerin mevcudiyetine inanı- yordu. Hayatının tehlikede olduğuna ka- nâat getiren Şahın İran tahtının is- tikbalini düşünmesi tabiiydi — Yeşil gözlü Süreyya, tahta bir vâris vere- memişti. Komplonun keşfinin ertesi günü, Şahın boşanacağı haberinin or- taya atılması her halde bir tesadüf değildi. Hayatını tehlikede goren Şah anlaşılan komplo haberini öğrenir Öğrenmez, Pehlevi sülâlesinin istik- balini garanti etmek için yeni bir ka- dın almaya karar vermişti. ah, taht ve aşk arasında kalın- ca tahtı sermişti. Nitekim Nevruz do- layısıyla yaptığı konuşmada Şah, taht için aşkını feda ettiğini söylüyor- du. Muvaffak olmıyan komplon un ke- faretini ödemek de yeşil gözlü esmer kraliçeye düşüyordu. İtalya Yeni seçimlere doğru Geçen haftanın başında Cumhur- başk Gronchi'nin — İtalyan parlamentosunu feshetmesi — kimseyi şaşırtmadı Zira geçen yaz ortasında- ki, haftalarca süren kabine buhranı, secim mücadelesinin çoktan başladı— ğını göstermişti. İkinci Dünya Harbi- nin sonundan beri ltalyayı idare eden. Hristiyan Demokratlar, üç ufak mer- kez partisinin ayrılması üzerine an- cak monarşist ve faşistlerin yardı- mıyla çoğunluğu sağlıyabilmişlerdi. okrat Sosyalistler, Cumhuri- yetçiler ve Liberallerin büyük mütte- fiklerinden kaçışı ancak seçimlerin yaklaşmasıyla izah edilebilirdi. Nite- kim bu ufak partiler, Hristiyan De- mokratları bugünkü hâkim durumla- rından faydalanarak ımkan nısbetın— de gelecek seçimleri "organize" et- meye çalışmakla — suçlandırıyorlardı. Sağcı ve solcu iki sosyalist partisi a- rasında akim kalan birleşme teşeb- büsü de, seçim hazırlığından başka birşey değildi. Bu durumda, faşistler- le başbaşa kalan Hristiyan Demok- ratların vaktinden evvel seçimlere gitmesi tabii bir neticeydi. Acaba İkinci Dünya Harbinden beri İtalyayı idare eden parti, yeni seçimlerden de eskiden olduğu gibi kuvvetli çıkabilecek miydi ? İtalyanın Hristiyan Demokratları, Almanyada- ki kardeş partinin muvaffakıyetını gösterebilecek miydi? Yoksa Ameri- kanın çok korktuğu ıhtımal gerçek- leşecek ve İtalya sola doğr a- yacaktı? — Almanyada Adenauer in şahsiyeti, Hristiyan Demokratların zaferinde büyük rol oynamıştı. İtalya da ise De Gasperi'nin ölümünden be- i büyük bir lider yetişmemişti. Fan-, fanı Pella. Scelba ikinci, sınıf lider- lerdi. Cumhurbaşkanı Gronchı, parti düşmanı içinde dostu kadar da bulu- Gronchi Başı dertte —- nan bir şahsiyetti. Sonra Kilisen n de, partinin bazı ileri gelenlerim açıkça tenkit etmesi Hristiyan Demokratla- rın durumunu zayıflatıyordu. Medeni nikâhla evlenen bir çifte "zâniler" di- yen papazın mahküm olması da, eti- ketinde "Hristiyan" yazan partinin işlerini kolaylaştırmıyordu. Diğer ta- raftan iktidarda bulunmanın yıpratı- cı tesirleri de hatırlanmalıydı. Bu sebepler yüzünden, iktidar partisinin iktikbali pek parlak görünmüyordu. Hristiyan Demokratların belki de tek şansı, rakiplerin — de zayıf ve dağı- k bir durumda bulunmasıydı. İtal- yanın ikinci kuvvetli partisi Komü- nistleri, Macar hâdiseleri biraz sars- mıştı. Komünistlerin Nenni'nin sos- yalist partisiyle olan — münâsebetleri de az çok zayıflamıştı. Diğer taraf- tan Komünistlerden uzaklaşır gibi AKİS, 29 MART 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: