27 Eylül 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

27 Eylül 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

dır. 1950'den önce gazete sekreterleri karşılarında Basın Kanunu tatbikçisi olarak Basın Savcısı Hicabi Dınçı'bu— lurlardı. 1954'ten sonra, basın rejimi- nin' gene sıklaştınldıgı, hattâ saman zaman tahammül edilmez hal aldığı günlerde gazete sekreterleri karşıla- rında gene Hicabi Dinçi buldular. Gerçi arada eski Basın Savcısı terfi etmış, İstanbul Savcısı olmuştur. A- 1 numaralı meşgale olarak Ba- sını muhafazadan geri kalmamıştır. Hicabi Dinç Kilislidir. 1909 sene- sinde doğduğuna göre bugün 49 ya- şındadır. Baremin birinci derecesini işgal eder ve bir memurun alacağı en.yüksek maaşı alır. "Bakan yetiş- tiren lise"den, yani İstanbul lisesin- den zundur. Yüksek tahsilini İs- tanbul Hukuk Fakültesinde, Üniver- site henüz Darülfünunken yapmıştır. Fakülteyi 1932'de bitirmiştir Hicabi Dinç varlıklı bir ailenin çoc! de- ğildir. Parlak bir talebe de olmamış ve silik kalmıştır. Fakat çok çalış- kan olması sayesinde Rektör Cemil Bilsel kendisini himaye etmiş, tale- beyken ona Rektörlük kaleminde iş vermiş, hâkimlik stajına başladığın- da da aslında öyle bir memurıyet bulunmamasına rağmen —kendisin Hususi Kalem Müdürü gibi bir şeyi yapmıştır. Hicabi Dinçin iftihar ve- Talebeliği sırasında. Cumhuriyet ga- zetesinde de çalışmış, Darülfünun haberleri getirmiş, böylece genzine mürekkep kokusu dolmuştur. Nite- kim şimdi "biz de gazetecılık yap- tık" demekten hoşlanır. Hicabi 'Dinçin 24 senelik devlet hizmeti vardır. -Yani bir sene so nra, hele 1961'de "görülen lüzum üzeri- ne" emekliye rahat rahat ayrılabi- lir-. Bunun yırmı senesi savcılıkta geçm yet hayatında hep Istanbulda ıfe görm ştur Ev vela muavinlik yap ış, daha sonra uzu müddet Basın Bürosu şetlıgınde bu- lunmuş, arkadan Savcı Başmuavin- liğine yükseltilmiştir. Son altı 'sene- dir. İstanbul savcılıgını deruhte et- mekt dır Bugün maiyetinde 66 savı bulunmaktadır. Hicabi Dınç ları ve polislerini gozetır himaye eder. En son, dört ay önce terfi etmıştır İstanbul Emniyet Müdürlüğüne 1I.C. A. yardımından verilmiş pikaplardan Ur tanesini makam arabası olarak kullanır. Şoförü bir polistir. Hicabi inç maaşından gayrı ayda 300-350 lira arası bir makam tazminatı alır. Savcıları himaye Hicabi Dinç bu hafta, başka bir se- bepten daha "günün adamı" oldu. Zira Başbakan Mende res kendısın- den İzmirde -tabii ismini söylemek- sizin- bahsetti ve üzerine himaye kanatlarını gerd Menderes bu himayede kadar ileri gitti maye Demokrasiye bıle paydos diyeceğini açıkça ifade etti. Mesele şudur: Mu- halefet' bir takım valileri ve savcıla- rı tehdit etmektedir.' Bunların ka- nunsuz muamele yaptıklarını söyle- AKİS,27 EYLÜL 1958 Esat Budakoğlu Şu, dosyaları artık açsa... onları iktidar mekte, İ mahkemelere a değiştiğinde takil ğini bıldırmektedır lefet aynı yolda devam ederse De- mokrasiye paydos denilecektir. Bu teminat İstanbul savcısı üzerinde ne gibi bir tesir bırakmıştır bilinmez ama. haftanın başında fikri sorulan Muhalefet lideri İsmet İnönü Adalet meselesini ehemmiyetle takip ede- ceğini tekrarlamıştır. Hicabi Dinç, Muhalefetin şikâyet ettıgı savcıların başında gelmese bi- le -o mevkii başkası işgal et mekte- dir- onların arasındadir. Hakkında Muhalefet milletvekilleri tarafından Meclise verilmiş bir Çok sözlü soru vardır. Bunları cevaplandırmak Ada- let Bakanı için kolay olmayacaktır, zira bizzat Adalet Bakam bir mese- le hakkında İstanbul savcısıyla alâ- kalı tahkikat açtırttığını bildirmek zorunda kalmıştır. Hakikaten Hica- bi Dinç, bir gün iktidarın değişebi- leceğini daima hatırlamasına rağ- en. Muhalefetin Anayasaya ve ka- nunlara aykırı bulduğu bır takım işleri, emir alınca, tan geri kalmamıştır Zira Istanbul savcılığı, manevi cazibesi dolayısıyla Hicabi Dinçin kaybetmek istemediği — bir makamdır Nitekim bu yüzden kal- bine taş bastığı çok olmuştur. Hele bugunlerde İstanbul savcısı bol mik- tarda taş istihlâk etmektedir. "Aynaroz papazı" icabi Dinç kendisini - "Aynaroz apazı"na benzetir. Hakikaten vazifesine onun kadar sadık bir me- mur bulmak güçtür. Saat 8.30-9 ara- YURTTA OLUP BİTENLER sında makamında bulunmak için Mo- dadakı evinde saat 6'da kalkar. Nor- ler 1şınden 17-17.30 a Basınla alakalı inde durduğu kadar çalışır. Bilhassa "resmi tek- zip'"lere gazetelerde yer bulmak bah- sinde çok fa ldır Işın eğlenceli tara- fi, ertesi gün gönderten ken- dısı değilmiş gıbı herşeyı bılmezlık - ten gelir. İstanbul savcısı hakkında her şey s0ylenmıştır Fakat maddi men- faat sağlamak ıç'n nufuzunu kötüye kullandığım işite yoktur. Bir de kendisini eglence yerlerınde aramak beyhudedir. İstanbul ma- İ görmek Büyüklerimizin teşyi tö- renlerine gitmektedirler. Hicabi Dinç oraların adeta gediklisidir. Hicabi Dinç bunları dostlarına anlatıp kendisini bir " pazına benzetti sonra me mnr benım gibi yaşar bah geliyorum, akşam burada sırf benim mesleki aşkım ba- his mevzuu, beni bağlayan 0". kadan, cebinden bir küme anahtar çıkarır ve sallar: "Biliyorsunuz, be- m yazıhanem hazır, Baroya bir mur acaat kâfi". Fakat bir handa ol- duğunu söylediği meşhur yazıhane- sinin tam yerini bilen yoktur! İstan- bul savcısı bununla da kalmaz. Sü-. menini aralar ve "İşte, istifa mek- tubum" der. O istifa mektubunu da henüz bir okuyan almamıştır, Gerçi devlet kapısına muhtaç olmadığı ha- kikattir. Nitekim — maaşının yarısını iane olarak dağıtır. Adeta aboneleri vardır. B nlar ay başlarında gelir- ler ve "tayın"larım alırlar. Bu ba- kımdan şefkatlıdır, hamıyetlıdır Üs- telik arkadaşları Hicabi, b seninki hayat mı? Gıt de eğlen bi- ' derler. Bunlara rağmen Hicabi Dinçin bir gün bir fikir, bir prensip anlaşmazlıgı yuzunden, yahut steni- len bir işi yapmamak n İstanbul savcılığından ayrılacagına inanmak kolay değildir. Prensipler! ı stanbul gazetelerinin bütün girdi- sini çıktısını Hicabi Dinç kadar iyi bilen bir başkası Türkiyede mev- cut değildir. Yalnız gazeteleri değil, gazetecileri de tanır. Kim iyi mua- meleden anlar, kim ilk tehditte yel- kenlerı suya İndirir, kim tehdit kar- şısında büsbütün — diklenir, hepsine vakıftır.. Ona göre de davranır. "Höt" denilince tornistan edeceğini bildiği kimseleri dostane eda içinde -kendi tâbirince- — "suç şıemekten sonra da af dile nmeye me cbur . ol- maktan" korumaya çalışır. Ama icap etti mi, gazeteciler ve politikacılar hakkında dâva açmaktan geri kal- Sonra da, elinden gelirse -yanı Tanrıların hiddeti geçmişse- kurt maya bakar. Buna mukabil gazete- cilere bir tavsıyesı vardır Der ki:

Bu sayıdan diğer sayfalar: