27 Eylül 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 17

27 Eylül 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 17
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS'in Yazı Müsabakası "Milletlerin İktisadi Kalkınması Niçin Hürriyet içinde Olmalıdır?” ugün çağdaş ve ileri hukuk devleti anlayışında siyasi reji- min hüviyeti ve onun iktisadi fel- sefesi tam bir aydınlık içinde ol- ması gerekiyor. Fertlerin devletle olan münasebetlerinde bu aydınlık mühim rol oynamaktadır. Demok- ratik müesseseler ve bu müessese- lerin, yasama şartları rejimin hu kukt hüviyeti ile yakından ilgilidir. Zira tatbikatta her hukuk devleti düzeninin demokratik yaşama im- kanlarını kapsamadığına şahit ol- maktayız. Her ne kadar Demirper- de arkası rejimleri demokratik ya- şayışın hukuki gereklerine uyduk-' laruıı iddia ediyorlarsa da, hakikat u rejimlerin hukuk devleti duzenı ile hiç bir ılgılerı yoktur. Bundan dolayı siyasi rejimlerin, gerçek manası ile çağdaş hukukun fertlere tanıdığı temel haklan te- minat altında bulundurup — bulun- durmadığı' araştırılır ve elbette ki giderek bu noktada kanuni ıradeyı millf iradenin üstüne çıkaran im- kânların demokratik düzenin temel şartları üzerinde etkisi olduğu tes- bit edilir. Hele bu imkânları elle- rinde bulunduranların zihniyetinin demokratik düzen üzerinde — daha müessir olduğu gorulur Hattâ bu yolda ferdin her türlü hürriyetle- rini devlet otoritesi ile telife çalı- şan ve bu uğurda bütün imkânla- rı zorlayan icraların tutumunu en- dişe ile karşılamak zaruridir. Oysa ki hürriyeti böylesine bir otorite i- le telife imkân yoktur. Şayet bu imkân v ' Laboulaye in dedi- ği gibi o ülkelerde Hurrıyet en hakir bir köylünün, en âdi bir ame- lenin bile malı değilse bir imtiyaz demektir. Hürriyet yalnız bir hâl ve keyfiyet degıldır, bır haktır. İn- n lütfu veya keyfi sayesınde hur olursa hür de- ğil demektir." Herşeyden önce hayatın realite- si üzerinde mutabakat lâzımdır. O bir hürriyet midir, yoksa — esaret midir? Realite odur ki hayat hür- riyettir, şuurdur ve hamleyi gerek- tirir. Fertlerin ve toplumların her turlu faaliyeti hürriyeti tazammun ettirir. Aksi hâlde hürriyetin — bu- ği yerdeki faaliyetler ya- pıcı, yaratıcı değildir ve olamaz. Bundan dolayı fikre hürriyet verir- ler, onun ıçın hür teşebbüsten söz ederler ve yine onun içindir ki ik- AKİS , 27 EYLÜL 1958 XIL- tisadi kalkınmanın mebdei — hürri- yettir derler. Bu noktada Prof. Al- ferde Kastler'in "Hürriyete yapıla- cak bir tecavüz memleketin kültü- rel ve ekonomik kısırlaşmasına yol açar" demiş olması bir realitenin ifadesidir, Çünkü hürriyetin bulun- madığı yerde tekâmül, yaratıcılık, hamle ve madde üzerinde fütuhat yoktur. Daha açık ve geniş anla- mıyla, iktisadi faaliyet, ferdin hür- riyet Ve şuurla maddeyi — kendinin ve toplumun daha iyi ve daha gü- zel yarınları için imkân hâline ge- tirme kapasitesi olduğu unutulma- malıdır. Bu takdirdedir ki madde ferdin refahını ve nisbi de olsa sa- adetim sağlayan vasıta durumuna düşürülür ve giderek kişiyi — köle etme durumu ortadan kaldırılır. İş- te çağımızın kör düğümlerinden de biri bu değil midir? Bir lâhza dü- şünelim; ortada hürriyet yok mu- dur, o hâlde karanlık vardır. Artık bu karanlık içinde hür teşebbüsten söz edilemez. İcraların faaliyeti murakebesiz ve toplumun tetkikin- den uzaktır. Bu —yerlerde artık fertler otomatiiğa mahküm — edil- miştir. Oysa ki ferdin otomatlaş- tırıldığı yerde kalkınma bir ıstırap, yaşamak bir işkence, varolmak ise manasızdır, İşte bundan dola- yıdır ki ileri milletlerde umumi ef- kârın hür müesseselerle olan mü- nasebeti son derece bir vahdet ve önem kazanmıştır. Umumî efkârın hassasiyeti ve reaksiyonu — daima ve hep hurrıyetsızlıge karşıdır. Çünkü insan hürriyet sayesinde bir şeydir, bununla bır şey yapar ve fakat — hürriyetsiz hiç bir şey değildir. Bundan dolayı demokratik düzenlerde hür müesseseler vardır ve tam bir serbesti içinde sosyal ve siyasal hizmetlerini ifaya çalı- şırlar. Bu müesseselerin bulunduğu yerde iktisadi kalkınmalar mura- kabeden uzak kalamazlar. Daima murakabe altındadırlar. Toplum ta- rafından denetlenen iktisadi faali- yetlerin verim derecesi bu yönden yüksek olur. Kalkınmanın — husule getireceği' yaşama — standardı ise ferdin toplumsal ve sosyal müna- sebetlerinde tam bir ahenk yara- tır. İşte bu hürriyetin realitesidir.. Hürriyetsizliğin — realitesi ve buna istinad ettirilen kalkınma anlayış ve zihniyeti insan yaradılışına ay- "kırıdır. İcraların insan yaradılışına Selâmi KARAÇAM aykırı faalıyetlerınde şuur ve ruh m tesadüfler var- dır Hattâ zorlamalar vardır. Bu hâlde artık kalkınmanın — hürriye- tinden felsefesinden ve şuurundan söz edilebilinir mi? Ortada görünen bir takım âbideleşen ruhsuz şekıl- ler vardır ve bunlar aşerı vİc- danca tasvip edılmedıgı için de es- tetiği yoktur. Bunun için ileri mil- letlerde hayat yaratıcıdır da, ülkelerde değildir. Hayatın yaratı- cı olduğu ülkelerde icranın bütün faaliyeti, iktisadi, siyasi, — içtimai, ama bütün faaliyeti hurrıyetın ay- dınlığı içindedir. İşte ancak bu h riyet aydınlıgındadır kı. ıktısadı potansiyel gelişme imkânını bulur. Aksi hâlde hurrıyetsızlıgın bir ta- kım siyasi, iktisa yal çö- küntüler meydana getırmesı mu- kadderdir. icra düşününüz ki iktisadi faaliyetin şartlarını kendi tâyin ve tesbit etsin, orada hürriyet yoktur Önce refah ve saadet sonra' hürri- yet. Bu hurrıyetsızlıgın felsefesi- dir. Halbuki önce hürriyet sonra refah ve saadet. Bu bir gerçektir ve fertlerin haklarındandır, — öbür yanda ferdin servet yaratmada ve ekonomik kalkınmayı tahakkuk et- tirmedeki rolü yine hürriyetin ken- disi ile kabul izahtır. Çünkü insan faaliyetlerinin — daimi bir gelişme ve değişmeye — müncer olabilmesi bizzat hürriyeti gereklı kılmakta- dır. Hiç şüphesiz geri kalmış bir memleketin en kısa zamanda gö- rülmemiş kalkınmalara sahip ola- bilmesi İktisadi bir kudrettir. Fa- kat "İktisadi kudret kimin ne yap- tığım ve aldığını ve hangi nisbet- lerde sldığını karalaştırabilmek baliyetidir". Mühim olan nokta bu- dur. Bu modern idarelerin varmak istedikleri en mühim noktadır. Bu da ancak hür fertlerin serbest te- ve kabiliyetlerine imkân vermekle olur; Yoksa onları devlet otoritesinin aman vermiyen baskı- sı altında perişan ve durumdan şi- kâyetçi etmek değildir. Ne kadar aksi iddia edilsin ve ne tedbirler alınırsa alınsın, ferdin hür cephesi hürriyetsizliğe giden rejimleri daima temellerinden sars- mıştır. Esasen realıtenın başka türlü cereyanına, — yüzyıllardanberi süregelen hürriyet mücadelesi im kân bırakmamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: