September 27, 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

September 27, 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TIB eder, Ayağından çarıgı alınıp, sır tına pejmürde bir beyaz gömlek vi rilen eski köylü vatandaş, en basıt bir eğitime tabi tutulmadan servis- erde, lâboratuvarlarda, ameliyatha- nelerde çalışmaya başlar. Kısa bir zaman ayak hizmetinde çalıştıktan sonra, daha eski ve tecrübeli bir hemşehrısınden enjeksıyo yapmayı, kan ve idrar tahlillerini, eğer akıl hastahanesinde çalışıryorsa hasta bağlamayı öğrenir ve memleketimi- zin tipik hastabakıcısı haline gelir. Pek çok serviste ve klinikte diplo- malı veya kurs görmüş hemşıre bu— lunmadıgı için, hekimler bu “"â la minute" — hastabakıcıların yardımı olmadan edemezler. Bu suretle mik- rop nedir bilmeyen, ilâç isimlerini sökemiyen cahil köylü, hasta tedavi ve bakımının temel unsuru haline ee- lir. Okuma yazma bilenlerini hekim- ler aralarında paylaşamazlar. Böy- lece İlimlerin en kutsalı ile cehale- retinde geçirirler. Fakat asıl facia gün battıktan sonra başlar. 3500 ya- taklı hastahanede yalnız bir tane nö- ekim — vardır. O da dışardan hastalarla uğraş- maktan başını kaşımağa vakit bula- maz u yuzden gece servisin heki- hemşiresi, — hastabakıcısı onba- şıdır' Servıslerde insan ruhunun ge- ce tedavisi onbaşının kendine has usulleriyle yapılır. Bu tedavinin ba- sarı derecesini tahmin etmek tabii hiç zor değildir. Gardiyanla hastaba— kıcıyı bir tutan — zihniyet değişme- den, akıl hastalarının — tedavisinde daha uzun zaman yaya kalmamak imkânsızdır. Bu hastabakıcıların tek iyi tara- fi gayet ucuz oluşlarıdır. En çok ala- nın eline ayda 125 lira geçer, yani, ilâç fiyatlarının artmasından sonra- ki bir buçuk şişe Terramycın parası! Emeklerini bu kadar ucuza satmak zorunda kalanlar, kalkınan memle- Hemşireler Bir başta bin iş tin en koyusu,, insan sağlığının dü- zeltilmesinde elele — verirler. Tabia- tiyle işler de, araba tekerlegıyle oto- mobil nasıl gıderse öyle gider Onbaşılar saltana D urum yalnız Devlet ve Belediye hastahanelerınde değil, kundan örnek olmaları gereken Fa- kulte klınıklerınde de böyledir. Ama işgal eder. İnsan aklının tedavi edil- diği bu 3500 yataklı müessesede pek çok şeryis hemşireden mahrumdur. Onların yerini "Onbaşı" denen kı- demlenmiş alaylı hastabakıcılar dol- durur. Servisin 'hekimden sonraki ikinci adamı onbaşıdır. Çoğu asker- olamıyacak kadar servislerin şle yürütürler. Her biri mlı ilgi ve ihtimam isteyen atol hastaları, günlerini onbaşıların neza- 26 ketimizde pek bol olduğundan, has- tahaneler zaten pek dar olan hasta- bakıcı kadrolarım doldurmakta hıç sıkıntı çekmezler. ekim» ve diplo- malı hemşire yokluğu yanında, bu hastabakıcı — bolluğunu — görmemek haksızlık olur. İnsan sağlığının ta- mircilerini, İstanbul — surlarının ta- mircileri arasından seçmekte devam ettiğimiz müddetçe bu bolluk sona ermiyecektir. Ancak hastabakıcıların seçimin- de, insana deger veren ülkeler bi- zim kadar genış yürekli davranmı- yorlar. Onlara göre hastabakıcı ve- a hemşire yardımcısı, gerekli tıb- bi bilgilerle mücehhez olmadan heki- me ve hastaya yardım edemez. Has— tanın tedavisi, hekim, — hem: ve hastabakıcının ışbırlıgıyle saglanabı— lir, yoksa, altı kaval üstü şişhane e- kıplerle göz boyamaktan başka bir- şey yapılamaz. Bugün hasta teda- visi tek kişinin yapabileceği bir iş . Hemşıresız, ka- i hastabakıcısız has nede he- m, kanatsız k farksızdr İş- ü hekımı çaresızlık rpınıp durmakta d Verdi- yerine getirildiğinden hiç bir zaman emin değildir. Bir hastanın ilâcının difterine yapılması ihtimali daima uykusunu kaçırır. — Herşeyi bizzat yapmaya da gücü yetmez. — Bunun sonucu olarak da hastahaneye ya- tan hasta, sağlığını kazanmak için günlerim sıkıntıyla — geçirir. Hasta- haneden çıktıktan sonra da, bir da- a girmemek için saglıgına elinden elen ihtimamı gösterir. İstatistikler der ki.. alen memleketımızde mevcut dip- lomalı hemşirelerin — sayısı 1486 dır. Dogum evlerindeki ariç tu- tulmak üzere, Sağlık Bakanlığı mü- esseselerindeki bütün hasta yatakla- rımız 27.500 tane olduğu göre, bir hemşireye 19 yatak düşmektedir. Ancak doğru Trakam bu değildir. Çünkü bu 1486 hemşırenın bir kısmı Milli Savunma Bakanlığı hastahane— lerinde, bir kısmı iyi para veren hu- susi hastahanelerde çalışm; ir kısmı da evlendikten sonra meslegını terketmektedirler. Onun için 25 ya- tağa bir hemşire düştüğü bile şüphe- lidir. Tek hemşireyle çalışan 50-100 yataklı Üniversite klinikleri az de- gıldır Kısacası, kliniklerimizde hem- şire henüz semboli m hıyettedır İsviçrede 5 hasta yatağına bir hem- şire düştüğü göz önüne alınırsa 25— 50 hastaya birden bakmak, her biri- nin iğnesini yapmak zorunda kalan Türk hemşiresinin neden resimler- deki gibi güler yüzlü olamadığı ko- layca anlaşılır. , Sağlık ve Sosyal Yardım — Ba- kanlıgına bağlı hem: şıre okulları 7 adettir. Bunların her biri an- cak 25-30 mezun verir. Bu senede 210 yeni hemşire — demektir ki, bu tempoyla artan yatak sayısının ıhtı— yacının karşılanması çok uzun sene- lere bağlıdır. Oysa ki ihtiya acildir. Yunanistanda 2240 kişi için bir hem: şire mevcutken, memleketimizde 12 219 kışıye bir hemş re duşmektedır 00'e Aynı nispet indistanda 7.0 1'dir. Fakat kadın olan Hint Saglık Bakanı, 5 sene içinde bu nisbetin 5000 de 1'e yükseltilmesi için gerekli plânın tabtikine başlandığını bildir- miştir. 1956 yılında Türkiyedeki hemşire adedini arttırmak maksadıyla kuru- lan Hemşirelik Konseyının bır plâ- nı olup olmadığı meçhuldür. Anla- şılan bu konsey, devlet islerinde ta- bu olan plân kelimesinden korkarak işi, oluruna bırakmıştır. Bu gidişle hastalarımızın bakımının daha uzun yıllar Tosyalı ve Taşkoprulu hasta— bakıcılar tarafı dan yapılm. mu- kadderdir. Vatandaş saglıgı lstan— bulun köhne surlarında daha önem- li hale gelin kadar onbaşılar saltanatı devam edecek AKİS, 27 EYLÜL 1958

Bu sayıdan diğer sayfalar: