31 Ocak 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 9

31 Ocak 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

re karşı müşterek bir hareket tar- ZI tesbıtıne çalıştılar uç müslüman memleketin tabii sözcüsü haline ge- len Menderes dertli dostlarına itidal tavsiye etti. Eyüp Han ve Dr. İkbal, Ameri- kan ve İngiliz Dışişleri Bakanları- nın gelmeyişine pek sinirlenmişlerdi, Bunu bir küçümseme şeklinde tef- sir ediyorlardı. Nitekim ertesi açılış konuşmasında. Dr. kbal mec- buren diplomatik bir dille, cutlar" dan dolabı duydugu üzüntü- yü belirlecekti, Haydi İngiliz Dışiş- leri Bakan Lloyd hastaydı. Ona Sa- vunmna Bakanı Duncan Sandy ve- kalet ediyordu. Ama asıl gelmesi lâ - zım gelen zat Mr. Dulles, neden teş- rif etmemişti?. Az kalsın, mühim- senmesine lüzum olmıyan bu mesele Konferansın bütün tadını tuzunu kâ- çıracaktı. r ve — Pakistanı asıl si- nirlendiren, mevzu “"teminat" me- selesiydi. ' A erika Irak ihtilâlin- den hemen nra Londrada yapılan Bağdat paktı toplantısında. katılmamakla, beraber, musluman Ü- yelerle iki taraflı anlaşmalar imza- lamayı kabul etmişti. Bu anlaşmala- rın Karaşi toplantısından evvel im- zalanmâsı bekleniyordu. Ama anlaş- manın mahiyeti hakkında, iki tara- fin çok, farklı görüşlere sahip bulun- dukları çok geçmeden ortaya çıktı. erika, anlaşmayı, komünist teca- —ü une karşı bir garanti olarak dü- şünüyordu. Halbuki İran ve Pakis- tan, neneden gelirse gelsin, tecavü- ze karşı garanti istiyorlardı. Meselâ Eyüp Han, Hindistanla Pakistan a- rasında bir silahlı çatışma vukuun- da. Amerıkanın Pakıstanın yanında yer almas mine çalışıyordu Hındıstanla da ıyı geçinmek zorun da olan Amerikanın böyle bir teklı— fi kabulüne imkân yoktu. Sonra g rek İranda, gerek Pakıstanda sıya— si istikrarsızlık hâkimdi. dareler -tıpkı her an devrilebiiirlerdi. İran ve Pakistanın başında bulunan kimseleri asıl ilgilendiren — mesele, Dulles'ın meşhur ettiği "vasıtalı te- üz" formülüne dayanarak, Ame- paraşütçülerinin — yardımıyla Iktıdarda kalabilmekti. Tabii ki bu endişe "ya komunıstler içerde bir hükümet yaparlarsa" — şek- linde ortaya atılıyordu.Bereket A- merika, İran ve Pakistanda hürri- yet ve sosyal adalet 'isteyen bırçok rejim aleyhtarı kimsenin, komünizm- den en az Eyüp H e İskender Mirza kadar nefret ettiklerinin bili- yordu Bildiği için de şimdiki idare- bir "iktidarda kalma belgesi" vermege niyetli değildi.Nitekim bu hafta Salı günüMr.Dulles Was- hington'da yaptığı bir basın toplan- tısında bunu açıkca söyledi: Ameri- ka sadece komünist tecavüzüne kar- şı garanti vermeğe hazırdi. Pakt ü- yeleri iki taraflı savunma anlaşma— larıyla alınacak taahhü dat tlerin. Paktının getirdiği taahhutlerı AKİS , 31 OCAK 1959 çok geçtıgını rika daha Washıngton dan gelen bu ses Kara- side duyuldu. Mesele gerçi kapan- mış değildi, ama bundan sonra gay- retler daha çok askeri ve iktisadi dımın arttırılmasını temine tek- sıf edild Hakikaten bir savunma sistemi ye— lktısadı 1şbırlıg1 yaşına bas hatırlamalıydılar A- e gidemezdi. tı; Bunu anlamak için Paktın İktisa- di Komitesinin tebliğine bakmak kâ- fiydi. Tebliğ bir sürü projeyle do- uydu; ama ortada tamamlanmış bir şey yoktu. Üyeler arasında tatmin- kâr bir muhabere sistemi bile mev- cut 'değildi. İngiltere. Türkiye ve İran arasında link tesisi için lüzum- lu malzeme henüz sipariş safhasın- dâydı! Yolların inşasına yeni baş la - General Eyüp Han Koyun can, kasap mal derdinde nacaktı. Trabzon ve İskenderun 1i- manlarının geliştirilmesine ait müş- terek projeler henüz "tetkik" edile- cekti. Şimdi bir de SEATO, NA- TO ve Bağdat Paktı arasında irti- bat tesisi düşünülmekteydi. SEATO Genel Sekreteri Pote Sarasin, Kara- -- toplantısına muvazi olar: k Was- hington'da Mr. Dulles ile bu mese- leyi müzakere etmektedır. Diğer bir yeni fikir, bir serbest mübadele bölgesinin tesisiydi. ÜUye hükümetler, 30 Nisan 1959 a kadar bu mevcuda tetkikler yapacaklar ve meseleyi Ticaret Tâli Komıtesının gelecek toplantısında gözden geçi- receklerdı Velhasıl ortada sadece projeler mevcuttu. Tur ıye ve İran arasındaki meşhur Pip Line anlaş- masını zengin dostlara fınanse ettir- mek de bu projeler arasındaydı. YURTTA OLUP BİTENLER Sessiz ortak K raşide en mühim meseleyi Irakın durumu teşkil ediyordu. Karaşi toplantısına katılmayan -istese de katılamazdı ya- Irakın durumu ne olacaktı? Mesele altı ay evvel Lon- drada görüşüldüğünde acele bir ka- rar almaktan kaçınılmıştı. Ama mih- veri Bağdat olan askeri plânlar se- pete atılmış. Irak Pakttan ayrılmış faraziyesine dayanılarak ac yeni planlar hazırlanmıştı Bu acayıp du- ruma bir so ermek. Paktı talih- sSiz ısmınden kurtarmak lâzımdı. Her memleketten 4 veya 5 kişinin katıldığı gizli toplantıda bu mesele görüşüldü ve bir karara bağlandıy- sa da bu kararlar neşredilen resmi tebliğde açıklanmadı. etler Çarşamba akşamından itibaren Karaşiden ayrılmağa başla- dılar. SEC uçağı Tahran yolunu tut- tu. Facialar Artık yeter! G örünen, daha doğrusu- görmesini bılenler için görünen kazalardan biri geçen haftanın son günü İstan- bulda Küçükyalıdaki Neş'e Sinema- sında vukubuldu. Sabır taşıran faci- aya sebep olan sinemanın bulunduğu 600 metre karelik bloku daha çökme- den Öönce görenlerin tüylerinin diken diken olmamasına imkân yoktu; İn- sanın sırtını dahi dayamağa korka- cağı tek dizi ve kirişsiz duvarların Üzerine 2 kat daha inşâası için salon. Sinema değil, ardiye blârâk inşa edil- mişti. Daha sonra da sütunları sökü- lerek, 250 kişilik bir sinema salonu halıne getirilmiştir Inşaat kâçaktı, plânsız projesiz ve nizâma aykırı ola- rak yapılmıştı. Malzeme kötü ve ek- sekti. Hakkı verilmemiş ve çalınmıştı. Blokun meydana getirilmesi için, ak- la hayale gelmedik dolaplar ve fırıl- daklar döndürülmüştü. Tabii ki mum ancak yatsıya kadar yânâbilmiş, ilâ- ve inşaatı taşıyamıyan hırsız bina çöküvermiş ve gerisinde dünyadaki hıçbır nımetle tedavisi imkânsız de- hem de çok derin yaralar bırak- şt Bütün meseleyi izah için, in- şaat sahibi Hakkı Gündüzün, Kü- çükyalı D. P. teşkilâtı ileri gelen- lerinden biri olduğunu kaydetmek fazlasıyla kâfi idi. Hâdise mahalline derhal yetişen gazeteciler, ilk iş lrak inşaatta kullanılan çinientonun enşeini a- raştırdılar. Civardaki boşalmış bir çimento torbasının "Kartal - Yunus" markasım gorduklerı zaman facia- nın sebeplerini başka taraflarda bul- mak Üüzere harekete geçtiler.Zira Kartaldaki — Yunus Çimento Fabri- kası, 1950" den önce tesis edilmişti. Gazeteciler kıymetli direktiflerini, kurtarma ameliyesinin nasıl yurutul— mesi gerektiğinden çok, haberin ga- zetelerde ne şekilde aksettirilmesi la zım geldiğine hasreden Validen bu mevzuda hayli istifade ettiler. Yet- 9

Bu sayıdan diğer sayfalar: