23 Aralık 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 19

23 Aralık 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 19
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DÜNYADA Batı Şımarıklık yeter ransa Silâhlı Kuvvetler Bakanı Guillaumat, geçen hafta bir sa- bah Atlantik Konseyince ilk sözü al- dı. Maksadı, Konsey toplantısından önce yapılan Askeri Komite toplan- tısında Amerika Genelkurmay Baş- kanı Orgeneral Twining'in nutkunun basına aksedişini protesto etmekti. Bu nutuk gizli kalmalıydı, Na- TO'nun emniyet kaideleri bunu böyle gerektiriyordu. İşin aslına bakılırsa, bu işte NATO'nun emniyet kaidele- rine Amerikan Genelkurmay Başka- nı tarafından bile bile riayetsizlik edilmişti. Bundan maksat da NA- TO'nun emniyetini sağlamaktı. Çün- kü, NATO'daki emniyet kaidelerine -her nedense şimdi- bu kadar hürmet- kar olan Fransa, NATO i çındekı si- yasetiyle NATO'nun emniyetine ağır darbeler vurmakla meşguldü. Twi- ning bunu açıklamayı bir vazife bil- mişti. Atlantik Konseyinde Fransız mes- lekdaşının hücumu karşısında Ame- rika Savunma Bakanı Mr. Gates sus- madı. Twining, Guillaumat'nın iddia ettiğinin aksine siyasete karışmamış- tı. Siyasi kararların, askeri neticeleri üzerindeki kanaatlerını bildirmek askerlerın hem hakkı, hem vazife- iydi. wining'in — sözlerinin başına aksetmesınden müteessirdi ama, merikan Hükümeti Twining'in nut- kunun ana hatlarıyla tam manasıyla mutabıktı. Böylece Batı bloğundaki çatlaklar, geçen hafta Pariste patlak verdi. Ertesi gün Konsey, Avrupada- ki NATO Müttefik Kuvvetler Baş- komutanı Orgeneral — Lauris Nors- tadt'ı dinliyordu. Amerikalı Başko- mutan, Batı Avrupadaki NATO sa- vunmasında entegrasyon prensibi ka- bul edilmediği takdirde, — kendisinin ve başında — bulunduğu karargâhın Batı Avrupanın Savunması mes'uli- yetini yuklenemeyeceklerını bildirdi. unlar, Amerika ile Fransa arasında NAT konusunda büyük bir ihtilâğın mevcut olduğunu ve bu ihtilâfın artık gizlenemeyecek hâle geldiğini resmen gösterdi. İhtilâf Fransanın, NATO Komutanlıkları- nın kendi birlikleri üzerindeki otori- tesini tanımamak isteyişinden doğu- yordu. Gerçekten, General de Gaulle iktidara geldikten sonra Fransa, Ak- denizdeki Filosunun harp zamanında ATO komutası altında olmayacağı- nı bıldırmış, kendi topraklarında stra- tejik füze üsleriyle atom bombası stoklarının kurulmasını kabul etme- miş, hava savunma filolarıyla radar ve alert şebekesinin tek bir komuta altında birleştirilmesine karşı koy- muştu. Bundan sonra, Fransanın Al- manyadaki kuvvetlerini ve uçak filo- larını da NATO Komutasından çeke- ceği endişesi doğmuştu. Iİke, geçen AKİS, 23 ARALIK 1959 Başkan Eisenhower Modern Marko Polo defa Parise geldiği vakit alt kademe- lerde yapılan görüşmelerin de Gaul- le'ü doğru yola götüreceğini umu- yordu. De Gaulle yıllarca iktidardan uzak kalmıştı. Askeri teknikteki ye- ni ilerlemelerden habersiz olabilirdi. Fakat, kendisine bugünkü askerlikte mesafelerin ne kadar kısaldığı iyice anlatılırsa, herhalde entegre komu- tanlık sistemini reddetmezdi. Bunun için Ike, o vakit bu konulandan Fran- sıZz Cumhurbaşkanına hiç bahsetme- di. Fakat, o zamandan beri işler dü- zelecegme büsbütün bozulmuştu. Bu- nun üÜzerine Amerikan — Hükümeti, Ike 19 Aralıkta Parise gelm eden Fransaya karsı şiddetli bir taarruza girişmeği — kararlaştırdı. Twining'in, Gates'in ve Norstadt'ın nutukları işte bu taarruzun birer parçasıydı. Ame- rikan Dışişleri Bakanı Herter de Fransız meslekdaşı Couve ville'in yüzüne söylediğini, Konseyde açıkça tekrarlamaktan ekinmedi: Amerika NATO kuvvetlerinin enteg- rasyonunu hayati bir dava olarak gö- rüyordu. kat, Herter'in Konseyde bu sözleri söylediği gün, Cumhurbaş- kanı de Gaulle, Elysee Sarayında ka- bul ettiği Parlamento Grupları tem- silcilerine "İki dünya harbinin enteg- re olmayan kuvvetlerle kazandığını" bıldırıyor ve böylelikle dünyadan ne kadar habersiz bulunduğunu isbat etmiş oluyordu. Fransanın bu tutumunun diğer Batı Avrupalı Müttefikler üzerinde de çok kötü tesirleri oluyordu. Ha- kikaten, — diğer ATO üyeleri Fransanın durumuna bakarak savun- OLUP BİTENLER ma taahhütlerini yerine getirmekten kaçınıyorlardı. Belçikada — askerlik müddeti azaltılmıştı. İngiltere, Batı Almanyadaki asker sayısını 75 bin- den 55 bine indirmişti, Almanyada sadece 3 İngiliz kara tümeni ve 1 ha- vatümeni vardı. Belçika ve Hollan- danın birer tümenden fazla birlik çı- karmaya hiç niyetleri yoktu. Lük- semburg bir taburu, Danimarka da bir tugayı ancak eydana getirebil- mişlerdi. Kanada sözünü tutuyordu: 1 kara tugayıyla 1 hava tümeni Al- manyada yerleşmişti. Orta Avrupada taahhütlerine riayet eden bir diğer devlet de Amerikaydı: 6 tümenle 2 hava tümeni Almanyada üslenmiş- lerdi. Almanyanın silâhlanması da memnuniyet verici bir şekilde ilerli- yordu. Şimdiden 7 Alman tümeni meydana çıkmıştı. Alman tümenle- rinin sayısı 1961 başında 12 ye yük- selecekti. Fakat iş sadece Amerika, Kanada ve Federal Almanyayla bit- miyordu. Diğer devletlerin de gere- ken savunma gayretini göstermeleri elzemdi. Fakat, Fransa bir yandan türlü prestij davaları peşinde koşar- ken -Cezayir harbi yüzünden- diğer yandan Batı Almanyada 4 tümen ye- rine sadece 2 tümen tutarsa, kimse- nin başkasına söyleyecek lafı kalmı- yordu. Alın: F ransa üstelik alınmıştı. Amerika- nın, Birleşmiş Milletler Genel Ku- rulunda Cezayir konusundaki Pakis- tan karar tasarısına çekimser kal- ması Marianne'i kızdırmıştı. Gene- ral de Gaulle bunu, Ike'ın verdiği sö- zün tutulmaması olarak tefşir edi- yordu. Amerikalılar ise, kelime keli- me de Gauülle'ün vaadlerini tekrar eden bir karar tasarısına çekimser kalmanın Fransayı niçin kızdırdığı- nı anlayamıyorlardı. General Cenab- ları, dünyada sadece — Fransızların mevcut olmadığını ne zaman idrak buyuracaklardı? Fransızlar, Amerikaya Cezayir konusunda başka bir sebepten daha kızıyorlardı. Ike, Atinada "demok- rasinin beşiği"ni methettikten, Yu- goslav - Yunan — münasebetlerinden ve Kıbrıstaki gelişmelerden memnu- niyetini belirttikten sonra, Des Moi- nes Kruvazörüyle Tunusa gelmişti. Tunus halkı, Ike'ı candan gosterıler— le karşılamıştı Burgiba ile Ike, "Ce- zayirde bir hal çaresi bulunmaması- nın çok endişe doğurucu bir hadise olacağı" hususunda mutabık kaldık- larını ve "General de Gaulle'ün Ce- zayir hakkındaki tekliflerinin pren sipleriyle mutabık olduklarını" bıldı— riyorlardı. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, Burgibanın, Ike Tunustan ay- rılırken soyledıgı nutukta, "Tunusu ziyaretiniz, Afrika milletlerinin in- san haysiyeti için, devrini tamamla- mış bir sömürgeciliğin son kalıntıla- rını defetmek ve kendilerini sefalet- 19

Bu sayıdan diğer sayfalar: