30 Aralık 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

30 Aralık 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bu devletlerin, Zirve toplantılarını tasvip etmelerine karşılık, bu husus- taki tek -yarım ağızlı- itiraz Türk Dışişleri Bakanı Zorludan gelmiştir. Zorlu, Konseyin daha sıkı bir şekilde Dörtlerin çalışmalarına iştirak etti- rilmesini istemekle yetinmemiştir; Bay K ile yapılacak seri hâlindeki Zirve toplantılarının neticede Ame- rika, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliğinden ibaret bir dünya direktu- varının kurulmasına yol açmasından endişelendiğini de açıklamıştır. Hal- buki, Amerikanın, böyle bir direktu- var kurup bunu devam ettirmek uğ- runa Müttefiklerinin temel menfaat- lerini feda etmeyeceği gün gibi aşi- kârdır. Bu hususta Müttefikler, -is- temekte haklı — oldukları- teminatı Ike'ın son ziyareti esnasında bol bol almışlar ve Ike'ın bir "safdil" olma- dığını da görmüş olsalar gerektir. Seri hâlinde Zirve istememek, işlerin hepsinin bir anda hallini istemekten, yani olmayacak duaya âmin demek- ten veya büyük ihtilâfların hâlledil- meden kalmasını daha uygun bul- maktan farksızdır. Türk milletinin ise, hakikatte böyle düşünmediği mu- hakkaktır. Diriltme Dort Büyükler, aynı zamanda, Ba- tı Avrupada OECE içinde Altılar— dan, Yedilerden ve bu blokların dı- şında kalanlardan mürekkep üç ayrı grubun meydana gelmesi karşısında can çekişmeye başlayan OECE'yi tekrar diriltmeğe de karar vermişler- dir. Bu maksatla, ilgililerin -arala- rında Zorlu ile Averoffun bütün protestolarına rağmen Türkiye ile Yunanistan yoktur- katılacağı top- lantılara La Muette Şatosunda baş- lanacaktır. 13 ocakta yapılacak olan bu toplantıda, ayrıca NATO ile ilgili -gelişmemiş memleketlere yardım gibi- konular da görüşülecektir. İsveç, İsviçre ve Avusturya gibi tarafsız devletler de OECE âzası ol- duklarından bu toplantı, onların da muvaffakiyetiyle — gayriresmi olarak yapılacaktır. Fransa Kim yalancı? Kim yalancı?" Bu suali, geçen- <ÂİR lerde bir gün Parisin meşhur Le Monde gazetesinin — başyazarla- rından Andre Cheneboit ile L'Express dergisinin başyazarı Jean — -Jacgues Servan- Schreiber soruyorlardı. Bu sualle itham edilenlerden biri General de Gaulle'ün Başbakanı Michel Debre idi. Mesele şuydu: 16 Ocak 1957 gü- AKİS, 30 ARALIK 1959 nü Cezayirdeki Silahlı Kuvvetler Baş- komutanı Orgeneral Raoul Salan'ın penceresınden içeriye bir bazuka mermisi giriyor ve OÖrgeneral yerine yaverlerinden Binbaşı Rodier'yi can- sız yere seriyordu. Yetkili makamlar hâl der tahkikata başlamışlar ve mesulleri yakalamışlardı. Mesuller Dr. Kovacs, Griotteray ve Knecht, Cezayırdekı müfrit Fransız teşekkü üL lerine mensuptular. Hakikati itiraf etmeleri fazla gecikmedi. Maksatları OÖrgeneral Salan'ı katletmek, bunu Cezayirli milliyetçilerin işiymiş gibi gösterip Cezayirin — Fransız halkını ayaklandırmak, bu —ayaklanmanın doğuracağı heyecandan istifade ede- rek Pariste IV. üncü Cumhuriyeti devirmek ısteyenlere yardımcı olmak idi. Bnb. Rodier'nin katilleri, Fransız Askeri Kazasına tevdi edildiler. Michel Debre .. evi yanmış Fakat, polis vasıtasıyla yapılan bir soruşturma Zaptını gören Cezayir savcısı bu zaptı o zamanki Guy Mol- let kabinesinde Adalt Bakanı olan François — Mitterrand'a önderdi. Bu zabıttan anlaşıldıgına gore Gri- otteray ile Knecht, o sıralarda Paris- te müfrit sağcı bir teşekkülün başın- da olan şimdiki Paris Milletvekili Biaggi, Korsıka Milletvekili Arrighi ve o zaman Ayan üyesi olan şimdiki Başbakan Debre ile temas hâlinde idiler. Zamanın Adalet Bakanı, me- selenin sivil kazaya intikalini sagla— mak için çok uğraştı. Fakat, Ceza- yir Bakanı Lacoste, bunun Orduyu çok kızdıracağını 'ileri sürüyor ve Başbakan Mollet'yi tereddüde düşü- rüyordu. Neticede Mitterand, Ro- dier'nin katli meselesinin askeri DÜNYADA OLUP BİTENLER kazanın elinde kalmasını önleyeme- mekle beraber. ezayir — savcısının kendisine yolladıgı zapta dayanarak, Pariste cereyan ükümet dar- besi teşebbuslerı hakkında bir tahki- kat açılması için emir verdi. Sorgu hakimi Cezayir savcılığından gelen zaptı tetkik ettikten sonra, Pariste hükümet darbesi teşebbüsü hazır- landığına dair kafi karineler mevcut olduğu kanaatine — vararak takibat kararı verdi. Bu durumda, Arrighi ile Debre'nin teşrii masuniyetlerinin kaldırılması için hükümetin Parla- mentoya müracaat etmesi gerekiyor- du. Tam o sırada hükümet düştü ve yerine Bourges - Maunoury kabinesi kuruldu. Bourges - Mounoury eski hükümette Savunma Bakanıydı ve meselenin Örtbas edilmesine taraf- tardı. Parlâmento üyeleri hakkında- ki takibatı yürütmedi. Fakat Ceza- yirde askeri kazanın faaliyeti devam ediyordu. De Gaulle Başbakan olup da Debre onun kabinesinde Adalet Bakanlığına getırılınce bir müddet sonra, Rodi vuran bazukayı a- teşleyen. Dr. Kovacsın tutuklu ola- rak yattığı hastahaneden her nasıl- sa kaçıp İsviçreye gittiği — duyuldu. Susan Başbakan şler unutulmak — üzere iken bir sağ cenah — müfridiyle -Pesguet- birleşerek kendisine — sahte suikast tertip ettirmekle itham edilen Mit- terand'ın teşrii masunıyetının polise tahkikatın seyri için lüzumlu bilgi- leri vermemek suçundan kaldırılma- sı istendi -ve kaldırıldı.- Mitterand bu talep üzerine Ayan Meclisi kürsü- sünden Başbakan Michel Debre'nin, bazuka hâdisesinin ortaya çıkmasın- dan bir ay kadar sonra 1957 Şubatı içinde kendisini Adalet Bakanlığın- da ziyaret ederek, nefsini savunabil- mesi için teşrii masuniyetinin kal- dırılması yolunda müracaatta bulu- nulmamasını rica ettiğini — açıkladı. Başbakan bu açıklamayı derhal tek- zip etti. Fakat, tekzip milli sol basın tarafından yeni ithamlarla karşılan- dı. Le Monde "Kim Yalancı?" diye sorarken L'Express Başbakanın ya- lan söylediğini açıkça yazıyor ve hat- tâ birçok hâkimlerin ellerinden geçen dosyaların muhtevasını açıklamaya hazır olduklarını; ayrıca Debre - Mit- terrand görüşmesi hakkında şeha- dette bulunmak isteyenlerin de mev- cut olduğunu söylüyordu. Üç hafta- dan beri devam eden bu kat'i itham- lar karşısında Başbakan bir ölü sü- kütu muhafaza ediyordu. Söylentile- re bakılırsa, bizzat Cumhurbaşkanı de Gaulle, Başbakanından soğukkan- lılığını kaybetmemesini istemiş ve bu konuda konuşmaktan onu men etmiş- ti. Fakat, basın susmuyordu. Geçen- lerde bir Cuma günü L'Express Baş- bakanı konuşmaya davet etti. Başba- 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: