16 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 21

16 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 21
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

talık gazete çıkardı. 1936 yılında da Tan Gazetesini satın aldı ve başmu- harriri oldu. 1938 yılında Halil Lütfi ve Zekeriya Sertel ile ihtilâfa düştü, Tandan ayrıldı. Emin aynı yıl New York'ta açılan meşhur New York Sergisinde Türk — Pavyonunun neşriyat müdürlüğü vazifesine geti- rildi. 15 ay New York'ta bu vazife ile kalan Ahmet Emin Yalman Türkiye- ye döndüğü zaman Vatan Gazetesini yeniden kurdu. Vatan Gazetesi bu tarihten itibaren tek partiye karşı cesaretli bir mücadele örneği göster- di. 1945 yılına kadar Vatan Gazetesi 2 ay, 3 ay ve 7 ay olmak üzere üç de- fa kapatıldı. Emin Yalman Birleşmiş Milletler Toplantısına ça- ğırıldığı zaman gazetenin açılmasına izin verildi. 1945 yılından 1950 yılına kadar D.P. liderleriyle birlikte Ah- met Emin Yalman Vatan Gazetesin- de, C.H.P. ye karşı şiddetli bir müca- dele açtı. 1950 yılında Milletler Ara- sı Basın Enstitüsünün, 1947 de de Milletlerarası liberaller Birliğinin kurucuları arasında yer aldı. 1950 den 1954 yılına kadar D.P. iktidarını müdafaa eden bir tavır takındı, 1952 yılında da o sırada Vatan Gazetesi- nin her hafta çarşamba günleri çı- kardığı Yurt İlâvelerini hazırlamak üzere gittiği Müalatya vilâyetinde meşhur suikast hadisesinde mucize olarak ölümden kurtuldu. Aşk dolu yıllar Turkiyede demokratik hayata geçil- mesi bu kısa boylu, ufak tefek adamın içindeki hislere tatmin sa- hası sağladı. Yalman gazetecilik ha- yatında dünyanın potunu kırmış, de- falarca yanlış ata oynamış, en olma- yacak fikirleri savunmuştur. Ama bir tek gün Demokrasiye, liberal dü- şünce tavrına, hür fikre -fazla tole- rans sahibi bulunmamasına rağmen- olan büyük aşkının zerresine halel getirmemiştir. Nitekim en ziyade bu yüzden İkinci Dünya Harbinin hattâ —Müttefikler için en buhranlı günlerinde Almanlar ve nazizm hak- nda tek övücü kelime yazmamış, Harpten sonra da komünistlerin a- leyhinde — kuvvetle vaziyet O kadar ki, Mc Carthy rolünü bile benimsemiş, fikirlerine uymayan fikir sahiplerini kızıla boyamaktan çekinmemiştir. 1945 ten itibaren Yalman canını dişine takarak çok partili rejimin yerleşmesi için Aasgari -ama asgari- D.P. kurucuları kadar gayret sarfet- ti. Kurucuların başlıca yardımcısı oydu. Memleketin kaderinde rol sa- hibi bu politikacılara akıl hocalığı yapmak kısa boylu, ufak tefek gaze- tecinin inanılmaz derecede hoşuna gidiyordu. Yalman bu zevki, bir ma- AKİS, 16 MART 1960 Ahmet Emin ve Yatağı Gazetecinin çilesi ni şeklinde bütün ömrünce muhafaza etti. D.P. liderleri onun zevkini bi- liyorlar ve Vatan başyazarının kıy- metini takdir ettiklerinden bu zevki- ni doya doya çıkarmasında bir mah- sur görmüyorlardı. Kimin kimi idare ettiği belli olmaksızın D.P. nin halefet yılları sürüp gitti, boyunca Yalman bu partiye, onun kurucularına ve dolayısıyla Demok- rasi davasına hizmetlerin en büyüğü- nü yaptı, kendisinin doğum günü o- lan 14 Mayısta da eliyle büyüttüğü genç partinin Türkiyede iktidarı al- dığını gördü. Fakat şurasını belirt- mek lâzımdır, ki D.P. nin muhalefet yıllarında daima basiret, itidal ve vatanseverlik yollarını tercih etti, D.P. içindeki şiddet taraftarlarının da karşısına dikilmekten -post kav- gası dolayısıyla değil, hakiki hisleri icabı- çekinmedi, onlarla savaştı, C. H.P. deki aynı fikir sahibi kimseler- le temas kurdu, onları da teşvikten geri kalmadı. 14 Mayıs 1950 de dün- yanın en bahtiyar adamı Ahmet E- min Yalmandı. Fakat D.P. kurucularıyla Yalman arasındaki balayı D.P. nin iktidara geçmesiyle evvelâ — zedelendi, sonra kesildi. İktidar büyükleri haline ge- len dünün Muhalefet büyükleri ar- tık Yalmanın tavsiyelerine, ikazları- na kulak vermek istemiyorlar, on- dan kendilerini idare ettiği zehabına kapılması zevkini esirgiyorlardı. Yal- man D.P. nin iktidar yıllarında Ağa- oğlu gibi şahıslara — karşı mücadele açmakla beraber Menderesin daima manevi dostu kaldı, onu gülünç şe- killerde dahi övmekten geri kalma- dı. O kadar ki Menderes Amerikaya gittiğinde Amerikalıların Allah tara- fından kendilerine böyle bir lider ve- rilmediği için iki göz iki çeşme ağ- laştıklarını dahi yazdı. Bu sırada o- kuyucularının kahkahalarını — kulak- ları duymuyordu Ancak Menderes eski Menderes değildi. Dost Yalmanın en basit ten- kitlerine dahi tahammül edemiyor, etrafını çeviren yeni ahbaplarının çaldıkları havaya Yalmanın da katıl- masını istiyordu. Yalman dünyanın hatasını yapabilirdi. Ama Yalman bu değildi. Böyle olunca eski dostların aralarının keski şekilde zun sürmedi. 1957 seçimlerinin ari- fesinde Yalman hadiseleri, memleket için en uygun neticenin D.P. nin ik- tidardan uzaklaşması olduğunu an- layacak kadar vuzuhla gördü ve ken- disine has cesaretle bunu açıkça yaz- dı. Bu, D.P. büyükleriyle arasındaki kara kedinin tehlikeli bir kara kedi haline gelmesine yol açtı ve Yalma- nın bugünkü dertlerini yarattı. D.P. büyükleri, -"Yalmanın ihaneti" ni affetmediler. Halbuki, ihanet eden kimdi ya- rabbi! Sakin bir adam acısı B haftanın başında Yalman, kendisini seven ve sevmeyen, be- ğenen ve beğenmeyen, her türlü fik- rine katılan ve katılmayan herkes tarafından paylaşılarak çilesini Nü- mune hastahanesinin jandarmalar tarafından muhafaza edilen bir oda- sında dolduruyordu. Ama metanetin- den, hattâ sükünetinden bir şey kay- betmemişti. Kalemi yeniden eline al- masına müsaade edilecek ilk gün bu kalemi aynen -kusur ve meziyetle - riyle- bugüne kadar kullandığı şe- kilde kullanacağından hiç kimsenin zerrece şüphesi yoktur. Yalman mo- dası hayli geçmiş, akıl ve basiretin- en ziyade hıslerıne tabi, ıfrat ile tefrit arasında nı samimiyetle beyaz kagıda döken, dürüst ve namuslu, yüzde yüz va- tansever, nevi şahsına münhasır ga- zeteci neslinin son kıymetlerinden biri olarak milletinin muhabbeti, an- layışı ve vefa hisleriyle sarılıdır. Anlaşılmayan, böyle bir Yalmanı hapsetmenin D.P. büyüklerine ver- diği zevk, fayda ve menfaattir. Zira böyle bir Yalmanı hapsetmekle D.P. kendisine damgaların en silinmezini vurmakta, kendi kendisini temyizi kabil olmayacak şekilde mahküm etmektedir. Bunun pek âlâ farkında sayısız D.P. üyüğünün, en büyük- leri karşısında sessiz kalmaları ha- disenin anlaşılmaz bir ikinci tarafı- dır. 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: