March 16, 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

March 16, 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

bir ailenin oğlu arasındaki aşkı an- latmaktadır. Mekân, Urla civarında- ki sökülen bağların yerine dikilmiş tütün tarlaları, 7zaman da bundan bir kaç yıl öncesidir. Günümüzün üç ünlü Kemali - Ya- şar Kemal, Orhan Kemal ve Kemal Tahir - daha ziyade konularını köy- den aldıkları halde, Necati Cumalı bu yoldan bir adım daha Öteye, taş- ra kasabasına fırlamış Gerçi o da kasabanın içine girmemiş, kıyısında- ki tarlalarda kalmış ama köy haya- tını anlatmak yerine kasabaya yakın tarla adamının hayatını daha cazip bulmuş. Necati Cumalının tipleri de biraz daha değişik. "Tütün Zamanı"- nın ön plândaki kahramanlarından Zeliha, sevgilisi Cemalden daha ön plânda, daha yırtıcı ve dediğini yap- tıran, eskilerin Osmanlı — dedikleri tipten bir kadın. Cemalle Zeliha ta- nışıyorlar, sevişiyorlar. Ancak Zeli- hanın babası kızını kendisine para ödeyecek bir zengin damada vermek istemektedir. Baba tembel, kumar- baz ve kendinden başkasını düşün- meyen tipte bir babadır. Zengin da- mat adayı da öyledir. Romanın büyük bir kısmında, Zelihanın kendisini kaçırmaya ikna ettiği Cemalle hep korku içinde ge- çen kaçış günleri anlatılmaktadır. Jandarma arkalarındadır. Zelihanın yaşı küçüktür Cumalı, Urla ve civa- rını çok iyi bildiği için olacak bu ko- valamaca ve saklanma — safhalarını uzun uzun anlatmış. Birbirine aşık ve durmadan kaçan bir çift ve kova- layanlar... Sonra yakalanma, adliye iyi kalbli avukat, hâkim ve "hapis" Necati Cumalı "Tütün Zamanı" ilk romanı olmasına rağmen sonuna kadar merakla okunabılır bir eser çıkarabilmiş. Zaman zaman şairliğin ve hikâye — denemeciliğinin verdiği alışkanlıkla "Tütün Zama- nı" bir roman olmaktan çıkıveriyor ama, bu ilk roman için yadırganacak bir durum değil. "Tütün Zamanı" daha ziyade son yılların modasına uyularak bir se- naryo havası içinde yazılmış. Bu ha- va romanın okunmasını kolaylaştı- rıyor. Ancak Cumalı bu havanın ya- nıbaşında insanı zaman zaman bez- direcek derecede de tasvire kaçıyor. Netice olarak, "Tütün Zamanı" hakkında verilecek hüküm şu olabi- lir: Necati Cumalı, edebiyatın her dalını denemeye meraklı bir yazar olarak şiir, hikâye ve tiyatrodan son- ra romanı da denemiştir. Denemesi muvaffak olmuş bir denemedir ama halen en parlak devrini yaşadıgı inti- yeni bir şey ilâve etmemiştir. tün Zamanı", alınıp okunacak bir kitaptır ama, oturup da üzerinde u- zun uzun düşünülecek, konuşulacak çapta bir eser değildir. AKİS, 16 MART 1960 MUS Opera Talihin kudreti Metropolitan o akşam son iskem- esine kadar dolmuştu. Soprano Renata Tebaldi bu mevsim ilk defa olarak New York halkı huzuruna çı- kacak, Verdi'nin "La Forza e Destino" -Talihin Kudreti- operasın- da Leonora rolünü oynıyacaktı. Fa- kat ünlü soprano sahnede ilk görün- düğü andan başlıyarak, o akşam hiç de formunda olmadığını her cümle- sinde, her tiz noktasında dinleyicile- re hissettirmişti. Halkın ilgisi artık, gecenin kahramanı bariton Leonard Warren'in üstündeydi. Warren o ak- şam Don Carlo rolünde en mükem- mel icralarından birini çıkarıyordu. Saat onu çeyrek geçe bariton Warren, "Ey! mukadderatımın kara sayfaları" aryasını bitirip sahneden çıkarken birden yere yuvarlandı. Se- yircilerden çoğu baritonun ayağının bir yere takıldığını sandılar. Fakat orkestra şefi Thomas Schippers kür- süsünde dona kalmıştı. Kuliste bek- liyen tenor Richart Tucker hemen arkadaşının yanına koştu. Lennie, nen var?" dedi. Cev, madı. 3900 kişiyle dolu salonda bir dehşet havası esiyordu. Bir ara din- leyicilerden biri "Allah rızası için perdeyi kapatın" diye bağırdı. Perde yavaş yavaş indi. Onbeş dakika ka- dar sonra Metropolitan müdürü Ru- dolf Bing halka Leonard Warren'in ölmüş olduğunu bildiriyordu. Kürkçü dükkânından operaya L eonard Warren Metropolitan sah- 'nesine ilk defa olarak 1939 yılın- da çıkmıştı. O zamandan beri 26 rol oynamış, altı yüzden ziyade temsile katılmıştı. Bunların yüzünden faz- lası "Rigoletto" idi. Warren dünya- nın en iyi Rigoletto'su sayılırdı. Met- ropolitan'la — kontratını imzaladığı ve o zamana opera seyret- Şarkıcılığı meslek olarak seçme hususunda da kesin bir kararı yoktu. Günlerini ba- basının kürkçü — dükkânında geçir- mişti. New York'un Bronx semtinde doğmuş, ilk, orta ve lise tahsilini Bronx okullarında yapmış, sonra bir yıl süreyle, kürkçülük işine faydası olur diye, Columbia Üniversitesinin iş idaresi sınıfına devam etmiş, mu- sikiyle ilgilendiği için Greenwich Ho- use musiki okuluna da yazılmıştı. 25 yaşındayken Radio City Music Hall'- a başvurup iş istemiş, Music Hall'un korosuna girmişti. Üç yıl sonra Met- ropolitan'ın müsabakasına katılma- ya karar vermiş, Music Hall'un or- kestra şefi Wilfred Pelletıer ilk ele- e Warren'i dinlediği zaman, sey- rek rastlanan barıtonlardan biriy- le karşı karşıya olduğunu söylemiş- Z Lütfen ayağa kalkınız Yıldız şarkıcıların çoğu gibi, Leo- Warren'in de çekilmez ta- rafları vardı. Başka şarkıcılara na- sıl şarkı söyleneceğini öğretmeye kal- kar, orkestra şeflerine şeflik dersi ve- rir, fotoğrafçılara ve plak stüdyola- rının ses mühendislerine meslekleri üzerinde konferanslar çekerdi. Fa- kat, neslinin en büyük baritonu ola- rak sayılması bu gibi huylarının hoş görülmesini sağlardı. Ona "kibrit çöpleri üzerinde duran koskoca bir org" derlerdi. Nitekim göğsünün çev- resi -nefes almadan- bir buçuk met- reydi. Bacaklarıysa, incecikti Leo- nard Warren ömrü boyunca önemli bir hastalık geçirmemişti. Kalbi, sâğ- lam bilinirdi. Sahnede yere yıkıldık- tan iki üç dakika sonra nefesi kesil- miş, dostları Aağızdan ağıza tenef- füsle ciğerlerinin çalışmasını sağla- maya çalışmışlarsa da retler boşa gitmiştir. ayene eden doktor, baritonun beyin kanaması yüzünden öldüğünü söyle- miştir Leonard Warren'in son temsi- karısı Agatha Leifflen Warren, parter localarından birinden seyret- mekteydi. Perde kapandıktan, halk fuayede ve salonda durumu bir üddet me- rakla bekledikten sonra ziller çalın- dı, herkes yerine döndü, salonun ışık- ları söndü ve bir projektör sahneyi aydınlattı. Az sonra operanın müdü- rü Rudolf Bing sahnede göründü. "Metropolitan en hazin günlerinden birini yaşıyor" dedi. Bing'in bu söz- leriyle birlikte salonda "Hayır, ola- maz" sesleri ve hıçkırıklar duyulma- ba şl adı. Bing sözlerine ğa kalkmanızı rica devam etti. "Eminim' ki, en büyük, icracılarından biri olan Mr. Warren, arzu ettiği gibi öldü. Bu du- rumda temsile devam edemiyeceği- mizi herhalde takdir edersiniz" dedi ve sahneden çekildi. Maetropolitan tarihinde ilk defa olarak bir şarkıcı sahnede ölmüştü. Hepınızden aya- Az sonra Broadway üzerinde ve 40. sokagın başında, bu hazin temsil- den çıkanların meydana büyük kalabalığı polis dağıtmaya ce- saret edemiyordu. Sahne gerısınde musıkışınaslar birbirleriyle — üzgün üzgün konuşuyorlar, büyük barito- nun meslek hayatını anıyorlardı. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: