16 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 33

16 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 33
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sinema Dünyasından CHABROL un "Les Cousins - Yeğenler" filmiyle büyük başarı kazanan Fransız oyuncu Gerard Blain, rejisör Douglas Sirk'in çevire- ceği Maurice Utrillo'nun hayatını anlatan "Streets of Mont- e - Montmartre Sokakları" birlikte oynıyacakttr. Jilminde Lana Turner ile OTTO Preminger 28 Martta, bütünü Kıbrıs ve İsrailde çekilecek olan Leon Uris'in "Exodus" adlı romanını Paul Newm an, Eva Ma- rie Saint ve Peter Lawford ile birlikte çevirmeğe başlıyacaktır. HITCHCOCK'un Anthony Perkins, Vera Miles, Janet Leigh ve John Gavin'le çevirdiği korku filmi "Psyecho”" adını taşıyor. Perkins bir takım cinayetlere karışan bir genç adamı canlandırmakta- dır ve filmle ilgili bütün bilgi ve fotoğraflar basından saklan- maktadır. NAZİZM konusunun yeniden alevlendiği şu günlerde "The Def tant Ones- Serkeşler" ve "On The Beach - Kumsalda"nın rejisörü ünlü prodüktör Stanley Kramer, Abby Mann'ın senaryosunu yaz- makta olduğu "Nürnberg Muhakemesi - Judgment at Nurem- berg” adlı bir film çevirmeğe hazırlanmaktadır. Filmde Spen- cer Tracy'nin canlana’ıracagı ufak bir Amerikan kasabası yar- gicinin, ABD Nn mına adalet tevzi etmek üzere mahkemeye gön- derilmesi uzerıne, karşılaştığı büyük meseleler ve iç mücadele- leleri anlatılacaktır. SON yıllar Amerikan sinemasının başarılı komedi rejisörü ve senaryo- u Frank Tashlin komik Jerry Lewis ile "yetişkinler için perı masalı adını taktıkları cinsten bir seri film çevırecekler— dir. Bunlar arasında Robınson Cruso”, "Gulıverın Seyahatları" da vi "Rumpelstiltskin” ve OSCAR 'lar bu yıl da Amerikan Sınema Sanatı ve Tekniği Akademisi tarafından 4 nisan'da dağıtılacak. Adaylar nihayet belli oldu. Bu yıl 32 nci yıldönümünü idrak edecek olan Oscar'lar dolayı- sıyla halen hararetli bir kulis faaliyeti yapılmaktadır. rinde, seyircisine "sinema tarihinin en heyecanlı 97 dakikasını sunacağı- nı” 1lan ediyor. Ayrıca filmin sonu- nun, gö rmıyenlere anlatılmaması da bilhassa rica ediliyordu. Gerçi seyir- ciler filmin sonunu hakikaten baş- kalarına anlatmıyorlardı ama bu bambaşka bir sebepten, anlatılacak bir şeyin bulunmamasından doğu- yordu. Her iki husus da, seyirci çek- mek için sinemacıların uydurduğu yeni yollar arasındadır. u yollar daha önce de denenmiş, ama meselâ bir Clouzot'nun "Şeytan Ruhlu İn- sanlar -Les Diaboligues" filminde eldeki trüklerin basitliğine rağmen sinema bilgisinin ustalığıyla — sağ- ladığı başarıyı daha sonra aynı yol- dan geçenler elde edememişlerdir. Curtiz filminde elindeki kişilerin dramını ne bir sosyal açıdan incele- meğe yanaşıyor, ne de psikolojik bir derinlik sağlamağa çalışıyor. Halbu- ki bu iki yoldan hiç olmazsa birini seçmiyen Trejisörün filmi, tabiatıyla klişe bazı tiplerin yer aldığı, ölü bir olaylar zinciri olmaktan öÖteye geçe- miyordu. Kırlarda birbirleriyle itişip kakışan çocukları sırıtarak seyreden ressam, sebeplerinin ne olduğu anla- şılmayan bazı hâdiseler çıkaran genç kadın seyirci için daima yabancı ka- liyor. Isınamadığı, ne istediklerini AKİS, 16 MART 1960 anlıyamadığı tiplerin dramını duy- masını seyirciden istemekte, herhal- de kimsenin hakkı degıldır Curtiz'in filmi, her geçen gün bi- raz daha çökmekte olan Hollywood'- un durumunu akla getirmektedir. Fransız sinemasının "Yeni Dalga", İngiliz sinemasının "Bağımsız Sine- ma" cereyanlarıyla kendisine bir cins gençlik aşısı yaptığı şu son yıl- larda, e o kadar talihli çıkmamıştır. Hollywood dışın- a başarı gösteren Amerikalı genç re]ısorler bile, bu endüstri içine gi- e yok oluveriyorlardı. Amerikan sınemasımn eski veya yeni şöhretle- rinden çoğu birer birer Avrupanın yolunu tutuyor ve memle- ketlerde çevirdikleri fîlmlerle ken- dilerini kurtarmağa çalışıyorlardı. Hollywood klişeleşmiş sinema hikâ- yeleriyle, tipleriyle yıllar yılı, başla- rını sağdan sola çevirirken bile du- ruşlarını bir parça olsun degıştırme- miş oyuncularıyla adeta 'ben yeni- leşmem" değişmem" diye bar bar bağırıyordu. Daha çok New York civarında çalışan Morris Engel, John Cassavetes, Edward Bland, Stanley rakhage, Robert Frank veya Al- fred Leslie gibi gençlerse, Amerikan sinemasına tesir edebilmekten çok uzaktırlar. Teknik bakımdan epey iptidai olmalarına rağmen bu reji- sörler, her biri 50 bin dolar yakınla- rında bir maliyet — gösteren filmle- riyle, Hollywood endüstrisinin mil- yonlarca dolara çevirdiği kordelâla- ra karşı durmaktadırlar. Gençler ön- ceden yazılmış bir sinema hikâyesini tertiplenmiş sinema olaylarını red- detmektedirler. Dekor ve düzenlen- miş ışık baş düşmanlarıdır. Kamera- larını aldıkları gibi, filmin geçmesi- ni istedikleri çevreye meselâ bir lo- kantaya bir kahvehaneye veya bir partiye gidiyorlar ve oralardaki ta- bii ışıklarla istedikleri sahneleri di- ledikleri gibi çekmektedirler. Önce- den, "sıkılgandır, — parasızdır; haya- tın — anlamsızlığını — düşünmekte ve kendisini değiştirecek dostu aramak- tadır" gibi bir kaç — cümleyle âna hatlarını çizdikleri karakterleri oy- nıyan artistlerse, film çekilirken bu esaslar dahilinde tamamen serbest bırakılmakta ve nasıl oynarlarsa öy- lece pelikül üzerinde tesbit edilmek- tedirler. Ama bu küçücük çıkışların caf- caflı reklâmlarıyla, kaymaklı haya- tıyla, Oscar'larıyla içten içe çökmek- te olan Ho llywood üstünde bir de- ğişiklik yapacağını ummak akıl kâ- rı değildir. "Mişel Strogof' etalyan sinemasının kırk yıllık e- mektarlarından Carmine Gallone'- un "Michael Strogoff”u da Beyoğlu- nun başka bir sinemasında oynanı- yor. Anlaşılacağı gibi, film konusunu Jules Verne'in ünlü romanından alı- yor. Jules Verne çeşitli romanlarıyla sinemacıların yıllardır işine yara- mıştır ve öyle anlaşılıyor ki, daha yıllarca da sinema için iyi bir malze- me olacaktır. Verne'in Tromanları "Seksen Günde Devriâlem - Around the World in 80 Days" gibi büyük para harcamış, oldukça seviyeli film- lerden dördüncü, beşinci sınıf korde- lalara kadar her cins film yapılma- sını sağlıyabiliyordu. Jules Verne'in, Tatarların elindeki toprakları aşa- rak, Çarın kardeşini — Sibiryanın iş- gali ihtimaline karşı ikazla görev- lendirilen bir kuryenin maceralarını anlatan "Mışel Strogof'u, bılındıgıne göre daha önce de iki defa sinemaya getırılmıştır 1926 da Fransızların, 1937 de ise Amerikalıların ele aldığı roman, bilhassa tanınmış operaları filme almakta şöhret yapmış Carmi- ne Gallone'in elinde renksiz bir film olup, çıkmıştır. Halbuki Curt Jur- gens, Genevieve Page, Silvia Kosci- na gibi Avrupanın eski ve yeni şöh- retlerinin bir araya geldiği "Mişel Strogof” için harcanan para hiç de az değildir. Belirtildiğine göre, Ta- tarların hayatını en doğru bir şekil- de aksettirmek için epey çalışılmış, dekorların gerçeğe uyması için emek verilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: