23 Mart 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

23 Mart 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER ların Cihat İren gibi bir iktisatçının elinde tatbik olunmayışıdır. Nitekim, bu talihsizlik neticesi sistem bir ya- malı bohça haline gelmiştir. Nitekim Cihat İren, yabancı mü- tehassıslarla yaptığı — görüşmelerde dahi fikirlerini olduğu gibi söyleyin- ce ve onlara hakiki vaziyeti anlat- maya koyulunca tekrar düşman top- ladı. Odalar Birliğinden — uzaklaştı- rılması şarttı. D.P. ye geçmesi için yapılan tazyık bu gayeyi sağladı a- ma, D.P. için ne kadar pahalı şekil- de.. Zira Cihat İren dik kafalıdır a- ma, politikacı da değildir, Muhale- fet mensubu da. Nitekim, hukumetın tezi olan Müş- terek Pazara girilmesi fikrini var gücüyle savunmaktan geri — kalma- mıştır. Tenkitlerinin muazzam ek- seriyeti Muhalefetin tezine uyuyorsa bu, akıl için tarikin tek olması neti- cesidir. Ama İktidar, böyle bir kim- seye dahi artık tahammül edecek halde değildir. Sevimli bir adam Chat İren, kesif faaliyeti arasında şahsi hayatını da ihmal etmiyen tamamen batılı bir insandır. Eşi Gül- fen İren onun ideal bir aile reisi ol- duğunu söyler. İzmirli Avukat Meh- met Emin Kâğıtçıoğlunun kızı olan Gülfen İrenle Cihat İrenin Emin a- dında 16 yaşında Ankara Koleji tale- besi -tıpkı babası- bir de oğulları vardır. Cihat İren kendi zevklerini ve prensiplerini ogluna aşılamağa büyük ehemmiyet verir. Bu maksat- la, Emin İreni sportmen olmağa ve klâsik müzikle — uğraşmağa — teşvik eder. Kendisi Mülkiye talebesiyken Türkiyenin en meşhur atletlerinden- di. Gülle atardı. Hattâ gülle atmada bir ara Türkiye ikincisi bile olmuştu. Odalar Birliği eski Genel Sekreteri ayrıca mükemmel tenis oynar ve kayak yapar. —Yorgun argın evine döndüğü zaman microsillon'ları için- de onu en çok dinlendiren, -mücade- leci ve doğrucu karakterine pek uy- Alışkanlık l)lzar sabahı, Ankara radyo- sunu dinleyenler her halde pek eğlenmişlerdir. Saat 10.30 civarında spikerlerin anlattık- larına bakıp ta şaşmamak ha- kikaten kabıl değildi. İnce ses- li bir hanım, gözlerinin önünde cereyan eden bir hadiseyi nak- leder gibi şöyle diyordu: "Bil- mem ne orkestrası sabırsızla- nıyor. Anlaşılan ilk parçayı si- ze onlar çalacaklar. İşte, baş- lıyorlar.. "Onu, munis sesli bir erkek takip ediyordu. "Bil- mem ne orkestrası yerıııı aldı. Şefin bir işaretiyle. "Gülünecek ne — var?" diye soracaksınız. Programın adı “Haftanın Plâkları?'idi de.. Eee, ne yaparsınız! Anlaşı- lan meşhur Vatan Cephesi hi- kayelerini okuya okuya rad- yonun bütün spikerlerine hayal görme hastalığı geldi, siyaset dışı programlarda bile hepsi işkembeden atmaya başladı- lar. "Üzüm üzüme baka baka..." diye boşuna söylememişler. gun düşen- Beethoven'in eserleridir. Odalar Bırlıgının eskı Genel Sek- reteri i i esnasında gönül ver- Cemiyeti kaydettirmemişlerdi- kurucuları arasında İrenden başka Münci Kapani, Muammer Aksoy, Halit Ünal, Süleyman Barda, Kemal Akçakoca, Doç. Suat Bilge, Prof. Ca- hit Talas, Prof. İlhan Arsel ve bir de sosyal hukuk ve iktisat konularında ihtisas yapmak isteyen bir genç, şim- diki, Ticaret Bakanı Hayrettin Erk- men vardı. Fakat, Cihat İren, bu fi- kirleri o zamandan beri aynen muha- faza etmiştir ve ulaştığı, ulaşabile- ceği şöhret ve makamlar onun başı- nı, fikirlerini terketmesine sebep o- lacak kadar döndürememiştir. İşte geçen hafta adı bütün bir mil- letin dudağından düşmeyen Cihat İren budur. Onun şu sıradaki en bü- yük hizmeti cazibesine, ısrarına ve- ya hiddetine dayanılamayacağı ka- naatini seçimi kazanmanın belli- başlı silâhlarından biri diye yayma- ğa uğraşan D.P. Genel Başkanına her kuşun etinin yenemeyeceğini öğ- retmiş olmasıdır. AKİS, 23 MART 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: