24 Ağustos 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

24 Ağustos 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER üzere toparlanmışken kapı inatçılık ediyor, bir türlü açılmıyordu. Yaver- lerden Yarbay Faruk Türsanın çaba- lamaları bir türlü fayda vermiyordu. Gürselin o andaki nüktesi pek şıktı: "Yaban ata binen çabuk iner." Sâde bir adam Konağından doğruca Karşı- yakanın en hücra kesimi, Deniz- bostanlısındaki mütevazi evine-giden Gürsel, kendisini (o karşılıyan iki kız yeğeninin yanaklarını öptü ve sırtla- rını sıvazladı. Denizbostanlıdaki kom şuları davul zurnalarla çıkmışlardı. Bir de, iğreti takçık kurmuşlardı. Manzaranın alâyiş ve debdebeden u- zak samimiliği gözler yaşartıcıydı. Gürsel gazetecileri (ogördü, "Merhaba evlâtlarım, gene burada mısınız?" diye iltifat etti. 11.40 ta 27 Mayıs sabahı saat 7.40 ta terkettiği evine dahil ölürken ga-, zeteciler, "Paşam müsaade eder mi- siniz, biz de girelim?" sualini sordu- lar. Cevabı, "Zaten sizin giremiye- ceğiniz yer var mı?" oldu. General, Karısı Melâhat Gürselle, yeryüzünde- ki tekdikilitaşı olan 140 metre ka- relik bir arsa üzerine inşa edilmiş basit villâsında karşılaştı. Kolunu o- muzuna atarak bir aydır görmediği çilekeş eşinin yanağına yanağını do- kundurdu. 100 bin lira değerindeki basit villâ, Silâhlı Kuvvetlerdeki 35 senelik parlak, fakat ömür törpüle- yici hizmetin kefaretiydi. Foto muha- birleri, gazetecilerin çok sevip E ları, nne" veya "Hanım teyze" şeklinde hitap ettikleri muhterem Melâhat Gürsel ve Cemal Paşanın birlikte resmini almak arzusunu gös- terdiler. oOEşinin tereddüdü üzerine Cemal Paşa, "Hanımlar kolay kolay resim çektirmeğe razı olmuyorlar" dedi. Nihayet bir uzlaştırıcı formül bulundu. Cemal Paşa oğlu ile eşi ara- sında duracaktı. Neticede Melâhat Gürselin mukavemeti kırıldı, Cemal Paşanın kollan eşi ile oğlunun omuz- larında olduğu halde flâşlar parladı. Gazeteciler iyi ve temiz kalpli Ce- mal Paşayı, darbei hükümet plânlan üzerinde kafa yorduğu yuvasında da- ha fazla rahatsız etmiyerek çekildi- ler. Cemal Paşa da 3 Mayısta düşük Savunma Bakanı Ethem Menderese gönderdiği ikaz mektubundan sonra mecburi izin alarak kapandığı yuva- sında özlediği sükünete kavuştu. Bu sâde yuva 3 Mayıstan 26 Mayıs gece- sine kadar polisçe tarassut' altında tutulmuş ve Cemal Paşanın hareket- leri, sözüm ona kontrol edilmişti. Cemal Paşa, İzmirlilerin yabancı- sı değildi. Uzun müddet İzmirde, İ- kinci Yurdiçi Bölge (Kumandanlığı yapmıştı. Meş'um 6-7 Eylül olayların- dan sonra getirildiği Örfi İdare Ku- mandanlığında dahi, kendini İzmirli- lere sevcirebilmesi her babayiğidin harcı deği Cemal a, İzmir Belediyesince kendisine verilecek öğle Oo ziyafetini ln etmemiş, daveti yapanlara hi- taben, “Bize buyurun, bir sıcak çor- bamızı için" demişti. Evinde hiçbir ziyaretçi kabul etmiyeceğini de İz- mire gelmeden bildirmişti. Cemal Pa- şa, sâdece sevgili eşinin ve evlâtlığı Haticenin bulunduğu basit villâsında tarihi bahisler okurken, tavuklarını yemler ve çiçeklerini teftiş ederken Uluç Paşa Vilâyet Konağında gaze- tecilere hitap ediyordu. Uluç Paşa, "Steyşın dolmuş mevzuu yeniden ele alınarak gözden geçirilecek, hiç kim- senin zarar görmeyeceği ve iki tarafı da memnun edecek bir hâl güresi a- raştınlacaktır" diyordu. masanın baş köşesindeki bir koltuğa gömüldü. Daha evvel oekseriyetini kızların teşkil ettiği gençler kendisi- ne buketler ve üzerinde Ege Üniver- sitesinin arması bulunan bir tahta- kutu içinde madeni bir plâka sun- muşlardı. Ne hikmetse, zaten nere-- ye gitse Gürselin etrafını saranların ekseriyeti hep hanımlar yordu. Gürsel Paşa, Profesörler Odasını hın- cahınç dolduran gençlerin sabırsızlı- ğını gidermek üzere hemen konuş- mağa başladı. Memleket karanlıktan aydınlığa gitmekteydi. başında muhakkak ki ilim vardı. Kö- tülüklere ilk bayrak kaldıran ilim ol-, muştu. Mücadele saflarım kurup kar- şı tarafın her türlü işkence ve zulüm tedbirlerine karşı oOkoyan gene ilim olmuştu. Ellerini masanın üstünde > Başkan Gürsel halka hitap ediyor İçiçe, kol kola Gençlerin arasında Cuma günü Gürselde, önemli bir de- gişiklik vardı. Kendisini çok daha heybetli gösteren Orgeneral ünifor- masını çıkarmış, 27 Mayıstan soma Ankarada diktirdiği krem renkli, yerli' malı freskodan bir esvap giy- mişti. Yakası kesik beyaz bir gömlek üzerine, kiremit desenli açık renkli bir kravatı üçgen bağlamıştı. Spor iskarpinleri de açık renkti. Neşeli ve hayatından memnun gö- rünen Gürsel Bornovadaki Ege Üni- versitesi Rektörlüğüne geldiği zaman, saat 15.20 ydi. Denizbostanlısındaki evinden dün öğledenberi ilk defa çık- mış ve doğruca kendini muhabbetle çevreliyen gençlerin arasına girmişti. Gençleri ve Ege Üniversitesi öğretim üyelerini yarım Eisenhower'vari kol hareketi ile selâmladıktan sonra Pro- fesörler oOdasındaki T şekilli büyük kenetliyerek takrir veren bir profe- sör edasıyla sakin ve kelimelere bas- tım bastıra konuşan oGürsele göre mühim olan, kötülükleri mız cehaletimizdi. o Meselelerin cesa- retle açıklanması lâzımdı Kısa konuşmak gibi o harikulade ve her politikacıya nasip (oOolmıyan bir itiyada sahip Cemal Paşa, hita- besi bittikten sonra öğretim üyele- riyle, başbaşa kalabilmek için evvela gençlere "Ben sizden ayrılmak iste- miyorum ama, zannederim istirahat buyursanız daha iyi olur", müteaki- ben de dostu gazetecilere "Daha bir- şey söyleyemiyeceğim, 'haberiniz ol- sun. Haydi bakayım, gidin haberleri- nizi gazetelerinize yetiştirin" diyerek en nâzik tarzda onları Profesörler O- dasınıterkedavetetti. AKİS, 24 AĞUSTOS 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: