3 Ekim 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 16

3 Ekim 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 16
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1960 tarihli Eylül ll erginizin 26 Eylül sayısında 6-7 ne alt soruşturmadan bahse hakkımda "her devrin alamı ve buna benzer bazı sıfat'lar kullan- mışsınız, ömrüm boyunca yalnız memleketimin adamı olmakla müf- tahir'im. Her devrin adamı olmadı- gıma 1957 yılında yayınladığım ve Vekâlet emrine alınma kararına se- bep olan, fakat tatbik edilemeyen ilişik makale'lerim bunu isbat'a kâ- fidir. Hoca'lığımda, Valilik ve Be- lediye Reis'liğimde ve en sonra da Büyük Elciliğimde (yaptığım hız- metler meydandadır. 8-7 Eylül hâ- diselerinde Ode tamamiyle mum. Bu hakikât'da yakın da gü- neş gibi meydana çıkacaktır, im- zaladığınız Basın oAnayasa'sı bü- kümlerine göre yoktu» umun ay- nen nesrini rica ederi Fahrettin Kerim Gükay - İstanbul Partiler Tek perdelik komedi Uu— boylu, karışık saçlı, esmer hâ- kim oturduğu koltuktan doğrula- rak kürsüsünden aşağıya doğru ha- fifçe eğildi ve hemen alttaki masanın başında oturan zayıf, esmer zabıt kâ- tibesine hitaben — Yaz kızım, dedi. D.P. nin fes- hine karar verilmiştir. Arzu edilirse esbâb-ı mücibeli karar bilahare mah- keme kaleminden temin edilebilir". Uzun boylu, esmer, karışık saçlı hâkimin adı Raif, soyadı Elmadağlı idi. Son derece sakin görünüyordu. Ayni sakin ifade ile salonda bulu- nanlara ee ve: fendim, duruşma bitmiştir dedi. Salon yavaş yavaş boşalmağa baş larken Raif Elmadağlı önündeki dos yaları karıştırıyor ve bundan sonra- ki duruşmanın kiminle alâkalı oldu- gunu araştırıyordu. Kürsünün he- men altındaki masada oturan zayıf zabıt kâtibesi ise, DP. ni alâkalı dâvanın dosyasını daktilo makinasına yeni bir kâğıt aktı. Hâdise, geçen haftanın sonlarındı bir gün cereyan ediyordu. Hâdisenin cereyan ettiği mahal, Adliyede 4. Asli ye Hukuk Mahkemesi salonuydu. Sa- atlerin 10.03 ü gösterdiği sıralarda başlıyan duruşma tamamı tamamma 14 dakika sürmüş ve bu Il dakikalık 16 zaman zarfında, 14 küsur senelik ma- ziye sahip bir parti siyasi tarihin ka- ranlıklarına gömülmüştü Duruşma başladığında, Adliye bi- nasının ikinci katında, sağ tarafta bulunan 4. Asliye Hukuk Mahkeme- si salonu ağzına kadar doluydu. İğne atılsa- yere düşmezdi. Anlaşılan, bir zamanların bel bağlanılan partisi D. P. nin fesih merasimi, şanına lâyık içinde icra edilecekti. evdeki hesap çar- ve bu fesih merasi- bir parça da sükünet içinde sona erdi. İşin asıl eğlenceli tarafı, davacının salonda bulunmayışıydı. Belli ki, 1957 De- mokratı müteahhit Mustafa Geyge- lin yüreği bu acıklı sahneye şahit ol- mağa elverişli değildi. Ne var ki du- ruşma sona erdiğinde, koridorlara çı- kan gazeteciler ve foto muhabirleri 1957 Demokratı Mustafa Geygeli ha- zır, kendilerini bekler buldular. Duruşma safahatı D” nin feshiyle alâkalı duruşma- ya başlandığı sırada D.P. yi Trab- zon Barosuna kayıtlı avukat Kemal Yılmaz savunmaktaydı. Davacı ve- kili olarak da salonda Cemal Özbey bulunuyordu. Hâkim Raif Elmadağlı bu tarihi celsenin ilk sözünü müda- faa, avukatı Kemal Yılmaza verdiğin- de bütün gözler, riyaset kürsüsünün hemen karşısındaki bir masanın ke- narında ayakta duran kesik saçlı, bı- yıklı avukata yöneldi. Salonda bulu- nan dinleyiciler, bu tanımadıkları a- vukatın D.P. yi müdafaa zımnında neler söyliyebileceğinl doğrusu me- rak ediyorlardı. Genç avukat heye- canla yerinden bir parça daha doğrul- du ve sağ elini masanın kenarına da- yayarak önce etrafını bir müddet süzdü, sonra tane tane konuşmağa başladı. Müdafaa avukatının ifade ettikleri, salonda bulunanları hayre- düğü fesih sebeplerini. varit görüyor ve müdafaa zımnında tek şey söylü- yordu: "Evet, D.P. kapatılmalıdır!.." Doğrusu istenirse bu sözler salon- da soğuk bir duş tesiri yarattı. O ka- dar ki, hüviyeti meçhul tıknaz bir a- vukat heyecanını zaptedemedi ve mü- dafaa avukatı Kemal Yılmazın arka- sına yavaşça sokularak, âdeta fısıltı aliil, şunları söyledi: — Demokrat Partiye kırgınlığı- NIZ olabilir. Demokratik rejimin ta- bii bir icabı olan koskoca bir müesse- senin kapatılmasına nasıl bu kadar rahatlıkla müsaade ediyorsunuz?" Bu sözler dinleyiciler arasında da tasvip görmüş olmalı ki, bâzı kimse- ler kalabalığın arasından Kemal Yıl- maza doğru hamle etiler. Anlaşılan, hüviyeti meçhul avukatın müdahalesi yerinde bulunmuştu. Fakat Kemal Yılmaz bu salvo başlangıcını kendi- sine has sükünet ve itidal ile savma- sını bildi. Tanımadığı avukat arka- daşına, onunki kadar yavaş ve sakin bir sesle: "— Burası duruşma salonudur, münakaşasını dışarıda yaparız" dedi. Ancak, duruşma hitama erdiğin- de meçhul avukat kaybolmuş ve Ke- Gürsoytrak ve Kaplan İstanbulda basın toplantısında Dertsiz başa dert AKİS, 3 EKİM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: