4 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 11

4 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

muhalefet, bilhassa Ege Üniversitesi- nin bir varlık gösteremediği 28 Nisan olaylarından sonra had safhaya çık- mıştı. Ege Üniversitesini D.P. nin maksat ve tertiplerine angaje etmek- le suçlandırılıyordu. Düşüklerin mü- dahenecilerinden olduğuna dair elle tutulur ve gözle görülür sayısız delil mevcuttu. Birantın talihsizliği, düşük Konya milletvekili ve münfesih D.P. nin us- lu Genel İdare Kurulu azalarından Remzi Birant ile amca çocukları ol- masıydı. İzzet Birantın, Remzi Bi- rantla akrabalığından şyilar duydu- gu söylenemezdi. tekim haberi duyduktan sonra Binin ağzını bı- çak açmamış, görevinden affedilmesi hakkında tek kelime o söylememişti. Erel ise aradan ancak üç gün geçtik- ten sonra çırpınmağa başlamış, ta- razlı sesiyle, "ilmi kifayetsizlik ge- rekçesini kabul etmiyeceğim. Görev- lerinden affedilenlerin yerini doldura- cak genç elemanlar çoğunlukla onlar tarafından yetiştirilmiştir, ilmi yön- leri kifayetsiz olanları takip edenle- rin de ilmi yönleri kifayetsizdir" di- yebilmişti. Doldurulamıyacak kürsüler ES Üniversitesinin, özellikle Tıp Fakültesinin öğretim üyesi kadro- su cidden dardı. Zaten 114 sayılı ka- nundan önce de bir kayba uğramıştı. Gürsel Kabinesindeki Sağlık Bakan- lığı koltuğunu dolduran Prof. Ragıp Üner, Ege Üniversitesi Tıp Fakülte- sinden alınmıştı. Erel, Birant ve Ü- nerin ayrılmasıyla boş kürsü adedi sâdece üç tane de değildi. 45 kişilik kadrosu olan Ege Üniversitesinde birçok münhal kürsü vekâleten idare edilmekteydi. Meselâ Erel, Ünerin mecburen bıraktığı Fitizyoloji kürsü- süne de vekâlet etmekteydi. Şimdi Tıp Fakültesinde esasen daha önce- den boş olan kürsülere Erelin Hijyeni ve Birantın da Ortopedisi ilâve olunu- yordu. Doldurmağa imkân yoktu, zi- ra Hijyen ve Ortopedi o Kürsülerinin doçentleri dahi mevcut değildi. Diğer üniversitelerden de alınması imkân- sızdı Geçtiğimiz pazar günü, Ege Üni- versitesinin o 13 küsur talebesini temsil eden iki öğrenci teşekkülü -Tıp Fakültesi Öğrenci Derneği ile Ziraat Fakültesi Öğrenci Derneği- de boş durmadı,İdare Heyetlerinin müşte- rek ve hararetli bir toplantısını müte- akip, farfaralı pir tebliğ yayınladılar Ankara ve İstanbuldaki öğrenci te- şekküllerinin ardından “..114 sayılı kanun üniversite muhtariyetine ve inkılâp ruhuna aykırıdır. Onar, Nar- ter ve Yetkinin -Fevzioğlu henüz çe- kilmemişti- (görevlerinden ayrılma AKİS, 4 KASIM 1960 kararları asla uygun görülmüyor, so- nuna kadar savunmaları gerektiğine inanıyoruz. Bazı M.B.K. üyelerinin 147 öğretim görevlisi ve yardımcısı için "ilmi yetersizlikleri vardır" ge- rekçesini, kendilerinin ilmi kudretle- rini göz önüne alarak, asla kabul et- miyoruz. Darbenin büyük- bir inanç, sevgi ve saygı ile bağlı bulunduğu- muz bir yerden gelmesi, teessürümü- zü bir kat daha arttırmıştır." dediler. Birde gizli karara varmışlardı: 114 sayılı kanunu protesto maksadıy- a ertesi günü dersleri boykot edecek- lerdi! Gizli karar, tatil olmasına rağ- men öğrenciler arasında kısa zaman- da süratle yayıldı Boş anfiler rtesi gün öğrenciler derslere gir- mediler. -Ege Üniversitesi 15 Er kimde 'tedrisata başlamıştı. Böylece YURTTA OLUP BİTENLER fiye, Ege Üniversitesi çapında tasvip olunuyordu. Ama bütün Üniversiteler bahse konu olunca, çok ileri gidilmiş- ti, bariz hatalar ve adaletsizlikler var di. Kasım ortasında cereyan edecek Tıp Fakültesi Talebe Derneği Kon- gresinin İdare Heyetinde hak iddia eden iki hizibin, 114 sayılı kanun üze- rinde dahi değişik görüşlere sahip ol- duğunun açığa vurulması hayli eğlen- celi oldu. Neticede, hata ve adaletsiz- liklerin tamiri yolunda harekete giri- şilene kadar derslere girilmemesi yö- nünde ittifaka yakın bir temayül be- lirdi. Dersleri boykot azminin çok geç- meden kırılması ihtimalleri fazlaydı. Zira, her ne kadar Tıp ve Ziraat Fa- kültelerinde nazari derslere devam mecburiyeti yoktu ama, ameli dersle- re katılmak şarttı. Ziraatçilerin tat- Üniversite profesörleri M.B.K. üyeleriyle birlikte "Barika-i hakikat müdavele-i efkârdan doğar" 1960 yılında Türkiyede açılış konuş- ması yapabilmek mutluluğuna eren yegâne Rektör Uluöz olmuştu-, öğ- retim üyeleri çantaları koltuklarında dershanelere geldikleri zaman, anfi- leri boş görünce hayrete kapılmadı- lar, öğrenciler, harikulade bir sonba- har gününde Üniversitenin geniş bahçesindeki çeşitli ağaçların altında salına salına dolaşıyorlar, yer yer kü- melenerek Üniversitelerin başına ge- lenleri En m tartışıyorlardı. Çok "Konferans Salonunda top ” sözü ağızlardan kulaklara dolaştı, öğrenciler, ayaktakilerle bir- likte ancak 300 kişi alabilecek Üni- versitenin en büyük anfisine yığıldı- lar. İğne atılsa yere düşmeyecekti. Üç saat müddetle ileri geri sözler sar- fedildi, zıt fikirler çarpıştı. Umumi kanaat söyle hülâsa, edilebilirdi; Tas- bikatları, Tıbbiyelilerin de klinikleri mevcuttu azari derslere devamı aksamış öğrenciler imtihan hakları- nı kaybetmekteydiler. Ne vardı ki, kıyasıya mücadelesi yapılan ideal müşterekti ve öğterim üyelerinin ta- lebelere biraz müsamaha gösterme- leri anormal sayılmazdı. Fevkalâde hallerde başvurulan telâfi tatbikat- ları veya klinikleriyle işin içinden se- lâmetle sıyrılınabilirdi. Zaten Rektör- lük binasının üzerindeki lojmanda o- turan iki çocuk babası Uluöz, öğren- ci teşekkülleri başkanları ile yaptığı 2 saatlik özel ve Konferans Salonun- da öğrencilerle yaptığı 60 dakikalık hararetli umumi görüşmede onları ders boykotunu devam ettirmeleri bulunmaktan da kaçınmıştı, Uluöze 11

Bu sayıdan diğer sayfalar: