7 Kasım 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

7 Kasım 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURTTA OLUP BİTENLER Olan gazeteciye olmuştu. Zira biraz evvel suratına kapanan demir kapı gibi, bu defa da pencere çat diye ka- panıyordu. Anlaşılan bu akşam işler iyi gitmiyecekti. Fakat her şeye rağ- men gene de sabırla beklemek lâzım- dı. Saatin 23.46 yi gösterdiği sırada üyeler "Bu günlük bu kadar yeter" dediler ve çantalarını toplıyarak dı- şarıya çıkmağa hazırlandılar. Ancak bu hazırlık dışarıya çıkmak için bile sebep teşkil edemedi. Zira işin ayakta cereyan eden faslı başlamıştı. Üyeler ellerini bellerine, ya da masanın ke- narlarına dayayarak bu defa da a- yakta fikir teatisine koyuldular. Bu müdavele-i efkâr saat 24'e kadar de- vam etti. Binanın antresine çıkan üyeler vaktin hayli ilerlemiş olduğunu anla- dılar ve gayri ihtiyari saatlerine bak- -ılar. Dışarıya ilk çıkan Turhan Fey- zioğlu oldu. Bu yorulmak bilmez ilim adamının gözleri ışıl ısıldı. Feyzioğlu- nu diğerleri takip ettiler. Hep birlik- te bahçede bulunan içi boş havuzu dolandılar ve gıcırtılı demir bahçe kapısının önüne geldiler. Dışarda tam bir bahar havası vardı. Kapının önün- de yeni bir mevzu, Kurucu Meclis Komisyonu üyelerini meşgul etmeğe başlamıştı. Bu yeni mevzu, Üniversi- lerde yapılacak rektör seçimleriydi, anlaşılan bu mesele üzerinde yapılan konuşmalar bir nevi kafa dinlendirme mahiyetinde oluyordu. Demir kapının önünde başlıyan bitmektükenmek bilmez sohbet, ağaç gölgesinde bekleyen gazetecinin üye- ---e yaklaşmasıyla birden, kesildi. Ü- yelergenç adamı selâmladılar ve yol- larınadevam etmek istediler. Fakat sabırlı muhabir bu sabrının mükâfa- tnı koparmak azmindeydi. Hemen Feyzioğlunun yolunu keserek: "— Efendim" dedi, "çok bekledik, bir şeyler lütfedin de yorgunluk çı- karalım". Bu sözler Kurucu Meclis Komis- yonu üyelerini pek keyiflendirdi. Fey- zioğlu gülerek Bahri Savcıya döndü: "— dersin hoca? Sen bir şey- ler söyle de mesele hallolsun". Savcı güldü: "— Söyliyelim, o söyliyelim ama henüz bir şeyler yok vallahi. Sâdece gözlerinizden öperim" dedi. Bu sırada Aksoy söze karışarak: "— Her halde, basın toplantısın- daki malümattan haberiniz vardır?" dedi ve ilâve etti:' "Zaten bunun dı- şında da henüz bir şey yok. Bilirsiniz, olursa evvelâ ben söylerim." Genç gazeteci, Aksoyun bu sözleri üzerine gülümsedi. Zira bu cesur do- çentin bir diğer Komisyondaki müca- delesini bizzat takip etmişti. "— Peki efendim... Ne yapalım, biz de evin yolunu tutarız" deyince ü- yeler hep birden gülüştüler. - İşler, tam manasıyla nizam için- de, "vakit nakittir" prensibine uyula- rak hallediliyor ve her yeni inkişaftan basın haberdar ediliyordu. Zaten ko- misyonun ilk kararı da galiba bu hu- susta olmuştu. Her şey basma açıkla- nacaktı. Üyeler, komisyonun vasıtası hali- ni alan İlhan Arselin 1958 model bej Forduna kuruldular. Arsel kontaktı açtı, marşa bastı. Bir daha bastı. Me- ret bir türlü çalışmıyordu. Süheyp Derbil, arkadaşlarına veda ederek A- dakaleden Ziya Gökalp caddesine doğru kıvrılırken Arselin 1958 Fordu nazlı nazlı çalışmağa başlamıştı. Ü- Kurucu meclis Komisyonu çalışıyor Günlük mesai; 12 saat Türk Hukuk Kurumu Tarihi mahal yeler, 12 saatlik çalışmadan sonra ni- hayet istirahata çekilebileceklerdi. Komite çevrelerinde akisler... (Çemal Gürselin, Turhan Feyzioğlu- nu vazifeye davet eder mahiyet- teki tebliğinden sonra başkent çevre- lerinin, üzerinde ziyadesiyle durma- ga başladıkları Kurucu Meclis mese- lesi, Milli Birlik Komitesi tarafından da büyük anlayışla karşılandı. Ne var ki bâzı üyeler, bu ani karardan ve tebliğden, ancak Feyzioğlu işe bilfiil başladıktan sonra haberdar olmuşlar- dı. Gerçi tasavvur yeni değildi, yeni değildi ama, Komitenin bazı üyeleri- nin meseleden son dakikada haberdar olmaları bir parça garipsendi. Bazı ü- yeler, haberin ortaya çıktığı gece te- lefonlara, "Böyle bir şey yok. Habe- i i cevaplar ver- mişlerdi. Anlaşılan, Milli Birlik Ko- mitesinin basiret sembolü Gürsel bu mühim memleket meselesinde süratle karar vermiş ve arkadaşlarının kal- ben olduğu kadar fikren de kendisiy- le birlikte olduklarını nazarı dikkate alarak, işin icra safhasına geçilmesi- ni istemişti. Meselenin Milli Birlik Komitesinde oyorumu daha sonraki günlerde yapıldı. e Üzerinde durulan tez; bu Meclisin bir Kurucu Meclis değil, bir Danışma Meclisi hüviyetin- de olacağıydı. Nitekim, Komitenin çok selâhiyetli bir uzvu çok öncele- ri bir gazeteci dostuna, Kurucu Mec- lis konusunda bir sualinden ötürü serzenişte bulunmuş, "Kurucu değil, İstişari Meclis olacaktır" demiş ve bunu bir mantık silsilesine bağlamış- AKİS, 7 KASIM 1960

Bu sayıdan diğer sayfalar: