29 Mayıs 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

29 Mayıs 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mele saadetine erişenle? dayanabilir- di. Nitekim öyle oldu. Sâlonda öyle bir kahkaha fırtınası koptu ki, Men- deres bile irkildi. Birimiz ve hepimiz.. K ararnamenin okunmsına devam e- dildi. Menderesin D. P. Grubunda yaptığı konuşmalar cidden O entere- sandı. Hele NATO toplantısı sırasın- da Üniversitenin giriştiği hareketle ilgili lâfları, tâvizleri ve Gruba karşı verdiği garantiler, işitilmeğe değer- di. Bir milletvekili. Üniversite hoca- larının cüppelerini NATO toplantı sa- lonunun kapısında bırakacakları ha- berini duymuş ye "cüppelerine birer Mböl vurup ouppesiz bırakmalı bu herifleri" demişti. Sabık Başbakan o zaman kürsüye gelmiş, olayların üze- rinde inceden inceye durulduğunu, tedbirsiz olmadıklarını belirtmişti. Sonra sözlerine şunları ilâve etmişti: — Ne ben sizi Bırakabilirim, ne de siz beni!" işin burasında Başkan Başol bir başka konuya temas etti ve iki ko- nuşmayı birbirine bağladı. Bir evvel- ki D. P. Grubunda İzmir milletvekil- lerinden bazıları Menderese, Özel mahkemeler kurulmasını teklif et- mişterdi. Menderes bu teklife "hayır" dememişti. Başol: "-— Demek ki fikriniz tamamen değişmiyor. Tatbikatı ileriye bırakı- yorsunuz" dedi. Ellerini ovuşturan Sabık Başba- kan boynunu hafifçe eğip bir kâç "sey" sarfettikten sonra: "— Efendim o mânada değildi konuşmam. Grubun bir kısmı özel mahkemeler kurulmasını istiyordu. Bu teklifi tatbike koysam, diğer ta- raf gücenecekti. Koymasam, bu taraf danlacaktı. Grubu uzlaştırmak için böyle bir taktik kullandım" diye ce- vap verdi. Sabık Başbakan, bu sözlerine kendisi de inanmamış olacak ki, sa- londa yükselen kahkahaları duymak sol kendisine bir ilave yapıp yapmı- yacağını sorunca, dosyayı bilme- diğini, tetkik etmek istediğini belirt- ti Dosya dediği, aylardır İrtibat Bü- rosunda yatmaktaydı. Niyet edilse her zaman alınıp tetkik edilir, iste- nildiği kadar gözden geçirilirdi. Ama menderesin mazereti başkaydı: Avu- katları gelmiyorlardı!.. Başkan Başol bu mazeret karşı- sında ellerini iki yana aldin bir şey yapamıyacağını belirtti ve — Söyleyin gelsinler, efendim" dedi. Ama Menderes artık Başbakan değildi ki... Söylüyor fakat gelmi- yorlardı. O Bülent Nuri Esen bile ik- tidardan düşünce vekâletini dahi ka- bul etmez olmamış mıydı!. AKİS, 29 MAYIS 1961 Geciken kahramanlık Nazlı Tlabar yas lak tutumu, İstanbulun milletvekili diye seçip Meclise gön- derdiği ve kendisinden boş yere bir şeyler beklediği yakışıklı Nazlı Tlabara "Erkek kadın!, "payesini kazandırabilecek mi, bilinmez. Du- ruşmaların daha ilk celsesinde, geçen Ekimde, jimnastikhaneden boz- ma mahkeme salonuna çalımlı bir edayla giren ve çalımını -gene afe- rin- hiç terketmeyen kadın milletvekili bitirdiğimiz hafta bir Jest daha yaptı. Erkek milletvekilleri bir mutedil takririn altındaki imzalara sahip çıkmak için birbirlerini yerlerken bunlardan birinin Nazlı Tla- bara ait olduğu söylendi. Hattâ Tlabarın avukatı da bil iddiayı ileri sürdü. Ama "Erkek kadın" kalktı ve pek çok kimsenin tamah ettiği o anın kendisinin imzası olmadığını bildirdi. Sonra da, iki tarafına sallana sallana gidip, yerine oturdu. Eğer hâdise bir mahkeme salonunda geçmemiş bulunsaydı, Nazlı Tlabarın hareketine pek âlâ bir kahramanhtı denilebilirdi. Zira Nazlı Tlabardan böyle bir tutum asıl Mecliste, Menderese karşı beklenirdi. Nazlı Tlabarın gidişi ve kudret sahiplerinin tutumunu tasvip etmediği o tarihlerde bilinmekteydi. Nazlı Tlabar D. P. Grubunun meşhur 1953 ayaklanması sırasında da, Menderese karşı vaziyet alanlar arasındaydı, İstanbulun siyasi mânada düşük milletvekiliyle D. P. iktidarının son zamanlarında konuşanlar, hep, onun ımemnuniyetsizliğini müşahede etmişlerdir. Ama sokaklarda hürriyet için kan akarken, hürriyetieruni- zi korusun diye İstanbulluların Meclise gönderdikleri hanımdan ne bir ses, ne bir nefes yükselmiştir. Bol harcırahlı dış seyahatler Nazlı Tla- ban ağzı var, dili yok bir mahlük haline sokmağa muvaffak olmuş- tur. Doğrusu istenilirse hâkimlerin karşısındaki tutumlarıyla tasanda iğrenme hissi uyandıran Hüseyin Ortakcçıoğluların, Sabri Erdumanla- rın Sait Bilgiçlerin ve tabii, hepsinin piri Adnan Menderesin yanında bir kadının kalkıp tutumunun mesuliyetini omuzlarına alma erkekliği- ni göstermesi sürpriz teşkil etmiyor değil. İnsan, öteki tiplerin karşı- şısında insanlığından utanırken hiç olmazsa Nazlı Tlabar o Grupta bi- raz vekarın mevcudiyettin ortaya koyuyor. Kendisini Belki de kurtara- bilecek bir ihttmali, gerçeğe dayamnadığından kabul etmeme asaletini gösteriyor. Ama, bunun suçluluk psikolojisinin bir neticesi değil de, gerçek bir asaletin delili olduğuna inanmak o kadar güç ki... Zira Nazlı Tlabar gibi hiç bir şeye muhtaç bulunmayan bir milletvekilinin asil davranma im- kanı Yassıadadaki duruşma salonunda değil de, Meclisteki müzakere salonunda seneler senesi o kadar sık, bol çıkmıştır ve Nazlı Tlabar bun- larıner birinde öylesine derin bisüküta gömülmüştür ki- kim bilir, belki de artık o güzelim seyahatler hayal olduğuna göre tabiat hükmünü icra ediyor ve esas karakter pek talihsiz bir rötarla yeni yeni su yüzüne çıkıyor. 25

Bu sayıdan diğer sayfalar: