17 Temmuz 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 29

17 Temmuz 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 29
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CEMİYET Senelerdir Ortaköy şifa yurdunda tedavi görmekte olan Prens Tal- lalın, her yıl daha da gençleşen ve güzelleşen vefakar eşi Ürdün a Kraliçesi Zeyn, geçenlerde, gene bir kaç günlük bir ziyaret için İstanbul Hilton otelinin, zehirlenme hadisele- rinden dolayı sinek avlıyan lüks dai- relerinden birine, degişmiyen maiye- tiyle birlikte yerleşti. Maiyet, her zamanki gibi, yakın akrabalardan Prenses Fatma ve hususi doktor Şevket. Paşadan müteşekkildi. Ana Kraliçe Zeynin İstanbulda degişmi- yen programlarının başında, mücev- her alış verisi, kocasını hastanede ziyaret -halbuki Prens Tallal, akli muvazenesini kaybettiğinden, ziya- retçisini tanımamaktadır bile-, Abdul lah Efendide yemek yemek, Münir Nurettini dinlemek ve Hiltonun beş çayında yakın akrabaları kabul et- mek gelmektedir. Son gelişlerinde, Münir Nuretti- nin, Taksim gazinosunda çarşamba geceleri tertip edilen alaturka gece- sinde konser vereceği öğrenilmişti. Ürdün kraliyet ailesinin her gelişin- de görevlendirilen birinci şube komi- serlerinden Ertuğrul derhal rezer- vasyonu yapmıştı. Gazino diğer ge- celere nazaran biraz daha doluydu. Münir Nurettin konserini verirken, aralarında bir kraliçenin bulunduğu- nu kimse bilmiyordu bile. Konserden sonra Münir Nurettin, misafirleri ta- nıyınca çok heyecanlandı. O zaman da kraliçenin keyfi kaçtı. Zira kala- balıktan, hele hele kendisine hitap edilmesinden his hoşlanmazdı. Nite- kim hava alanında kendisini sual yağ- muruna tutan gazetecilere kızgın kızgın baktı ve cevap vermedi. Sade- ce,- pek sevdiği bir İstanbullu hanım gazeteciye belli belirsiz bir selam verdi o kadar... . Halbuki, akrabası prenses Fatma konuşmayı seven bir kimseydi. Nite- kim, kahve falı baktırdığı bir gaze- teci hanım ahbabına, Ana Kraliçenin yeni gelinini çok sevdiğini, İstanbul- an ona nadide. mücevherler alıp hediye edeceğini anlattı. Yeni gelin çok itaatkarmış; Bir İngiliz değil de, adeta bir şark terbiyesi taşıyormuş. Prenses ve kraliçe ünvanlarını, iste- mediği için sabık kraliçe Diba İle ta- ban tabana atmış... Eh kadar meziyeti olan bir gelini hangi' kay- nana sevmez?... * Hilen otelinin minicik Ve ilâç ko- n havuzu her akşamki gibi saat 19" a barını kapamıştı. 19'u2 geçe bir komi barmene gelerek: AKİS, 17 TEMMUZ 1961 Ana Kraliçe Zeyn Hem ziyaret, hem ticaret “—OÖzdemir bey su istiyor" dedi. Barmen: — Maalesef barı kapadık" diye po verdi. Garson bu mesajı, 120 kiloluk gövdesiyle tenis topunun peşinde kor- tun bir ucundan bir ucuna koşan Öz- demir beye iletince Özdemir bey cüsselinden umulmayacak bir çevik- likle bir solukta bara geldi ve: “— Bana su vermemek ne' mek?" diye gürledi. Barmen -terbiyesile "herkesin tak- dirini kazanmış bir delikanlıdır-: “— Özdemir bey, siz suyu dört dilim limon, buz ve nane ile içersiniz. Bar kapandığı için ne buz, ne nane, ne de limon yar. Sade su isterseniz yere- yim" dedi. Barmen izahatını henüz bitirmiş- ti ki, burnunun ortasına korkunç bir yumruk yedi. Etrafta bulunan dört de- DURU GÖL İlhan TARUS'un romanı DOST Yayınları Rüzgarlı So. Ove Han, Da.: ANKARA a Fiyatı: Slira' AKİS » Reklâm — 70 garson ve İsviçreli müdür dahi ruğun inişine engel olamadılar. Bar. men Enverin burnu kanamaya baş- lamış, her taraf kıpkırmızı kesilmiş- ti, Özdemir «Menderesin yeğeni, Meh- met Özdemir Evliyazade- avazı çık- tığı kadar bağırıyor, küfürle karışık konuşması arasında bilhassa su söz- ler dikkati çekiyordu: "Ben İhtilâli yapanlardanım! Ban Milli Birlikte- nim! Siyasi polisim! İstersem seni iki e bu memleketten sürdürü- rüm Dinliyenler hayretler içindeydi- ler. Gerçi Menderesin yeğeni hakkın- da bir hayli fikre, sahiptiler ama, kendisine iyilikleri vardı. Mesela her akşam, bar açıkken gelip içtiği ve, tenis oyunundan sonra nazenin be- denine pek iyi geldiğini söylediği na- neli, limonlu ve buzlu koca bir bar- dak sudan para almazlardı. Halbuki Hiltonda musluk suyu bile hesaba dahildi. Bu kadar hususi muamele gösterdikleri bir müşteri böyle hare- ket etsin, doğrusu çok garipti!.. Bedava suyun devamlı müşterisi, yumrukçu yeğen Evliyazade, marife- tini gösterdikten sonra kendini dı- şarı attı. Onca mesele orada bitmiş- ti ama, kazın ayağı öyle değildi. Bar- men Enver ve şahit arkadaşları der- hal Harbiye karakoluna giderek du- rumu anlattılar. Özdemir Evliyaza- de, suçüstü için polis tarafından a- ranmaya başlandı. Fakat pabucun pahalı olduğunu sezen yumrukçu ye- gen, kaşla göz arasında, sırra ka- dem basmıştı. Ancak, yerini gizleye- rek otele telefon açıyor, armenin dâvasından vazgeçmesi için otel mü- dürlerine yalvarıyordu. Reddedilince de okkalı bir küfür savurup, telefonu kapatıyordu. Polisten saklanarak 24 saatlik suçüstü süresini dolduran Mende- resin marifetli yeğeni, (bitirdiğimiz haftanın ortalarında * yakalanarak Balmumcu Garnizonunda nezaret al- tına alındı. Fakat, Örfi İdare ma- kamlarınca, milli menfaatlere aykırı bir hareketi görülmeyen sanık embe günü Savcılığa teslim edil- di. Savcılık ise kendisini serbest bi- raktı. * A adolu Ajansının İstanbul Müdü- rü Selçuk Emre ile hostes nişanlı- sı, Para Palasta, 500 davetli huzu- runda yapılan ve İstanbul Valisi Re- fik Tolganın hazır bulunduğu nikâh töreniyle dünya evine girdiler. Dü- e Mısır Konsolosu, Pakistan Basın Ataşesi ve Amerikan Haber- ler Merkezi müdürlerinden Mr. Wa- ters, bilhassa göze çarpıyorlardı. Te- ni evliler, balaylarını, Boğazda bir ak- rabalarının nefis yalısında geçirecek- lerdir. 29

Bu sayıdan diğer sayfalar: