18 Eylül 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

18 Eylül 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YASSTADA DURUŞMALARI gidip geliyor ve Oo gazetecilerle yarı şaka, yan ciddi konuşuyor, ama ko- nuşurken başka bir meseleyi düşün- düğünü belli ediyordu. Yarbay Sup- hi Karaman bir ara bunalmış olacak ki Meclisin büyük kapısından çıkıp otomobiliyle şöyle bir gezinti yapma- yı düşündü. Otomobiline binerken et- rafındaki gazetecilere de bir teklifte bulundu: "— İsteyen benimle gelsin. Ama bir şartla: Sual sormak yok!.. Sâde- ce ben soracağım, bu defa siz cevap vereceksiniz." İki gazeteciyi yanma alan Yar- bay Karaman, otomobiliyle Dışkapı istikametine yöneldi. Büyük bir tur yaparak geriye döndü. Gezinti sıra- -ında hakikaten hiçbir soruya cevap vermemiş, sâdece kendi sorularına gazetecilerin verdiği cevaplan dinle mişti. "Günün Mânası" Zaten, o 15 Eylül günü heyecan da- ha sabahtan başlamıştı. M.B.K. nin pek çok üyesi erkenden evlerin- den çıktılar ve Meclise geldiler. Bir kısmı, aradaki mesafeyi sırtlarında üniforma, yürüyerek katettiler. Bu, bir bakıma gövde gösterisiy- di. Hani, söylentiler dolaşıyordu. Ha- ki, kararların okunacağı gün kıya- met kopacağı ve İhtilâlcilerin başına göğün yıkılacağı Oo söyleniyordu ya! Genç Kurmaylar buna bıyık altından gülüp geçmişlerdi. Ama ne de olsa pir dönüm noktasında bulunuyorlar- dı. Verilecek kararla yepyeni bir dev- rin başlaması sağlanacaktı. Elbette ki bir parça heyecanlı olmalarını, ha- reketlerinde, az da olsa, bir değişik- lik bulunmasını tabii karşılamak lâ- zımdı. Komite üyeleri o sabah her za- manki salonda toplandılar. Bu, res- ini bir toplantıdan ziyade, bir sohbet sayılırdı. Havadan sudan, biraz da günlük olaylardan bahsettiler. Bu ırada, tabiatile Yassıadadan da dem vuruldu. Sabahın erken saatlerinde bir kı- tım üyeler -İki de Komite üyesi Ba- tan-, Cumhurbaşkanlığı Köşküne çık malardı. Ulay ve Özdilekin Köşkten aynlması uzun sürmedi. Onlar da Meclise geldiler ve bir müddet otur- dular. Öğle yemeğine oUlay, Okan, Köksal, Acuner, Yıldız beraber çıktı- lar. Kurmaylar Bulvar Palasta otu- rup yemeklerini yediler ve sohbetle- rine -konu aynı konuydu- devam et- iller. o Kahvelerini otelin salonunda yudumluyorlardı ki, General Ulayı Başbakanlıktan çağırdılar. Telefon eden Albay Yurdakulerdi. O sırada Yurdakuler, OoBaşbakan Yardımcısı Özdilekle beraber bulunuyor ve Ula- yın da bir meseleyi görüşmek üzere 10 Suphi Gürsoytrak Ya sabır ! Başbakanlığa (o gelmesini Ulay Başbakanlığa, se yöneldiler. Albay Yurdakuler ve Ulay Başba- kanlıktan 14.30 sıralarında çıktılar: Her ikisinin de yüzü gülüyor dene- mezdi. Ama General Ulay gene de tebessüm etmeğe muvaffak oldu. istiyordu. diğerleri Mecli- Karar saati Tarihi toplantı, işte böyle bir günün akşamında, dosyaların İstanbul- dan, Başkan Gürselin Çankayadan Meclise gelmesini müteakip başladı. Kurmaylar toplantı salonuna girdiler Muzaffer Yurdakuler Bir başka uç ve kapılar sıkı sıkıya kapandı. Bun- dan sonra, dosyalar açıldı. Yassıadada o sabah tefhim olu- nan hükümler, kurmayların meçhulü değildi. Her kurmayın bahis konusu mesele üzerinde bir fikri de mevcut- tu. Zira günlerdir kafalar hep bunun- la meşguldü. Muhtelif faktörler eni- ne boyuna incelenmiş, çeşitli cere- yan ve tavsiyeler dikkat nazarına a- lınmış, eski tâbirle imâl-i fikr edil- mişti. General Gürsel arkadaşlarına. Selim Sarperin biraz önceki ziyareti- nin sebebini nakletti. Dışişleri Baka- nını o akşam Amerika Büyük Elçisi- nin ziyaret etmiş bulunduğunu bilen- ler ve Sarperin bu ziyaretten sonra, koltuğunun altında bir siyah çanta ile Cumhurbaşkanlığı Köşküne çıktı- ğım görenler ziyaret sebebini keşfet- mekte güçlük çekmediler. Amerika, bizim bir iç işimize karışmak niye- tinde değildi. Ancak, NATO manev- raları dolayısıyla bol miktarda Ame- rikan askeri halen Türkiyedeydi. Böyle bir sırada bazı radikal hare- ketlerde bulunmak tadsız söylentile- re yol açabilirdi. Nitekim, Amerika- lılar o akşam hususi görüşmelerde bunu ahbaplarına anlatmaktan çe- kinmediler. Başkan Kennedy "Aca- ca" diyordu, "bu radikal hareketleri biraz tehir etmek kabil değil midir?" Böylece, daha iyi düşünme fırsatı da ele geçirilmiş olacaktı. Kurmaylar, memleketin şartlan- ma bir tehire imkân bırakmadığını dosyalan hemen karar akşamı Jet filosuyla ve alelâlecele başkente ge- tirmekle göstermişlerdi. İşi bir an önce bitirmek şarttı. Tadsız dediko- dulara gelince, elin ağzı torba değil- di ya.. Nitekim Komite, bir gün ev- vel bu neviden söylentileri yalanla- mak maksadıyla bir tebliğ çıkarmış ve şöyle demişti: "Aziz Türk Milleti, Yassıada duruşmaları neticeleri- nin açıklanacağı şu günlerde vatan- daş vicdanını bulandıracak ve Milli Birlik Komitesinin kanuni otoritesini zedeleyecek mahiyette bazı şayiala- rın tereddütsüzce yayılmakta olduğu maalesef müşahade edilmektedir. Büyük Türk Milleti olmalıdır ki, Milli 27 Mayıs ruhuna duğu yeminin ışığı larla sınırlanan yetkilerini, kanaatlerindenbaşka hiç bir tesire kapılmamaksızın memleketin yük- sek menfaatlerine en uygun olarak kullanacaktır. şuna emin Birlik Komitesi Her zaman milletinin huzuru için çalışan Milli Birlik Komitesi bu açık- lamayı bir vazife bilmektedir." O mesele halledildikten sonra, Ko- mite işin esasına geçti. Bilinen, kur» AKİS, 18 EYLÜL 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: