September 18, 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 30

September 18, 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 30
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KADIN Moda Akıllı uslu, hanım hanımcık 961 - 962 kış modasını kısaca birkaç; cümle içinde anlatmak mümkün- dür. Etek boyu gene kısadır ve diz kaltaklarını oOoancak kapamaktadır. Aşağıya doğru dümdüz inen düz bo- ru hat yerine, düz parçadan kesilmiş kloş düşüş revaçtadır. Bel ne fazla sıkılmıştır ne de yok edilmiştir. Ke- narlı veya kemersiz gösterilmekte- dir. Beden incedir. Bunun için omuz- lar biraz genişlemiştir. - Göğüs mü- balâğaya kaçmadan dolgundur. Boy uzundur ve bunun için de elbiseyle eş kumaştan yapılmış o şapkalar bu senenin özelliğini teşkil etmektedir. Elbiseler ya tam usun kolludur, ya tam kolsuzdur. Kısa kol tamamiyle yok olmuştur. Enli veya ensiz kemer- ler gene piyasaya çıkmıştır. Kış için siyah, gene renklerin şahıdır. Bunun yanındaki renkler toprak renkleri- dir. Kızıl toprak, mora bakan koyu bir toprak rengi, yanık bir kahve- rengi toprak, bu konuda kumaşçıla- rn ilhamı olmuştur. Sahici veya taklit kürk, her yerde kullanılmak- tadır. Kabarık ve yumuşak tweed kumaş, hakiki ipek, kadife en çok tutunan kumaşlardır. Fakat bütün bu ufak tefek tefer- ruattan ziyade önemli olan şey deği- şen havadır. Önümüzdeki kış modasını en gü- zel tarif eden kelimeler (o şunlardır: Akıllı uslu, hanım o hanımcık... Modanın ruhundaki bu değişikli- ği kavramadan yeni hatlı bir el- biseye, hatta yeni tarzda bir ku- maş şapkaya rağmen modaya uy- mak zor olur. Bu sene moda "akıllı uslu ve hanım hanımcık" bir moda- dır. Başı olduğu gibi saran kumaş veya kürkten yapılmış bere şapka- lar bu uslu modanın sembolü gibidir. Kışın şapkasız sokağa çıkmak hiç te hoş kaçmıyacaktır. Eldiven de artık modanın en önemli bir teferruatıdır. Bilhassa ince deri eldivenler çok mo- dadır ve onları elde tutmakla iktifa etmek değil, giyinmek lâzımdır. Şap kalı ve eldivenli, akıllı uslu kadının elindeki çanta da yaza göre bir hayli küçülmüştür ve daha ziyade enine doğru geniş olup. dümdüzdür. Sivri burunlu, teferruatsız, düz dekolte a- yakkabılar, küt burunlu orijinal a- yakkabıların oyerini almıştır. Mazbu modanın en çok o kullandığı kıyafet tayyördür. 30 Mazbut tayyörler 961 ferruat omübalâğaya kaçmamak- tadır. Bunlar için kullanılacak en doğru sıfat ''rahat" kelimesi olabilir. tır. Tayyörler yakadan değil baştan Kadın Gözüyle Dinde Teminat Jale CANDAN Bugün birçok ileri toplumlarda dinin medeniyet yolanda insanlara bir yardımcı unsur olabilmekte devam ettiği görülür. Bu toplumlarda, meselâ Amerikada olduğu gibi, bazen birçok mezhepler yanyana yü- rür. Muhtelif mezheplere bağlı kiliseler birbirlerinin burnunun dibin- de birbirleriyle rekabet ederler, fakat bunlar vatandaşlar arasında hiçbir zaman ayırıcı bir kuvvet değildirler ve siyaset adamları kilise- ler arasındaki rekabetten istifade etmeyi hiçbir zaman akıllarından geçirmez, rakiplerine karşı, dış politika tenkidi dahil, her çeşit müca- deleyi mubah saydıkları halde dini istismar yoluna hiçbir zaman git- mezler. Hıristiyanlık İslâmiyetten çok daha eski ve geçirdiği reforma rağ- men pek çok geri tarafları olan bir dindir. İşte bu yönden kıyaslandı- ğında, bizde din istismarı siyasi oy avcılarının Il numaralı hedefi ol- makta devam ederken, bazı toplumlarda mezhep ayrılıklarına rağmen dinin ayırıcı değil birleştirici bir kuvvet şeklinde, gelişebilmesi hakika- ten düşündürücüdür. Tabii ilk akla gelen şey, b toplumlarda siyaset adamlarının sorumluluklarım çok daha fazla hissedebilmeleri keyfiye- tidir ve umumi kültür seviyesinin de buna çok yardımcı olduğu açıktır. Ama bunun yanında bir üçüncü sebep vardır ki, üzerinde durmak top- lumumuz için herhalde faydalı olacaktır. O toplumlarda dini meselele- ri aydınlatan kimseler kaliteli din adamlarıdır ve iyi tahsil görmüş, iyi yetişmiş kimselerdir. Bunlar halka daima fazilet yolunda, kardeşlik ve iyilik yolunda vaızlarda bulunurlar. Konuştukları zaman bu din adam- larını bir sosyologdan, bir felsefeciden ayırt etmek imkânsızdır. Yaşa- yışları da diğer vatandaşlar gibidir. Zamanında çalışır, yerinde eğlenir ve hergün gazetelerini okurlar. İlme hürmetkârdırlar, rekabeti kar- deşler arasında düşmanlık hisleri yaratarak değil, Derlemeye yardım ederek yaparlar. Din istismarını önlemenin en iyi yolu muhakkak ki kaliteli, iyi din adamları yetiştirmek ve din adamına da toplumda bir yer vermektir. Bu konudaki bilgisizliktir ki bizde din istismarım zaman zaman acıklı bir hale getirmiştir ve inkılâplarımızı da, demokrasimizi de tehlikeli bir şekilde yaralamıştır. Kardeşler arasında ehlisalip zihniyeti yaratmaya kalkan siyasi dindarlar hep bu bilgisizlikten cesaret almadılar mı? Dinini tanıyan müslüman ormanını yakmaz, ilme karşı gelmez. Di- ninin tarihini bilen müslüman karısını, kızım kara çarşafa sokup fazileti inkâr etmez. Anayasa teminatı, yuvarlak masa ümidi hepsi güzel ama, gel gele- lim kâfi değil. Çünkü toplum olarak yanlış bir din anlayışından bir türlü kurtulamıyoruz. Hocanın sarığını attık, kafası duruyor. Olduğu gibi du- ruyor, bomboş duruyor. Onu bilgiyle doldurmaya bakmalıyız. Gerici bir taassuba, yobazlığa ve bunlardan doğan bir din istismarcılığına karşı en sağlam teminat bence bu olacaktır. Vasat buldukça mikrop ürer. Siyasi sahada din istismarcılığını ve gericiliği öne sürmekten başka kozları ol- mıyan politikacıların davranışlarında değişiktik beklemek bilmem ne de- rece mümkündür? Bu yolda ne tehdit para eder, ne de rica.. Silâhları iş- lemez hale getirmek şarttır. Tayyör ceketleri sıkı ve vücuda ya- pışık değildir ama, bol da değildir, vücudun hattını göstermektedir. is- tekler de dar sayılmaz. İçinde rahat- -a, hareket etmek mümkün olacak- - 962 tayyörlerinde hiçbir te- AKİS, 18 EYLÜL 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: