30 Ekim 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 24

30 Ekim 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 24
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

YURITA OLUP BİTENLER Okuyucu Mektupları Mecmuanızın son sayısını cimdi okudum. Secimi kaybettik ama, AKİS'i kazandık. Melâhat Atkaya - Ankara k Mecmuanızn Ooson sayısındaki, "Başkente Dönenlerin Anlattık- ları" başlıklı razınızı ibretle oku- dum. Seçimlerin içinde bulunan bi- ri sıfatıyla, yazdıklarınızın doğru- luğuna şahidim. Gerçekten C. H. P. bu seçimlerde, hiç beklenmeyen taraflardan yediği darbelerin Zza- rarlarını çekmiştir. Yazınızda, Maraşla ilgili bir hu- susu tavzih etmek istiyorum. Mi- ras adaylarının peşinden köy köy dolasan ve onların borçlarını tah- sil bahanesiyle hacizler , koyduran dir. Bu zat. Ziraat Bankasının EI- bistan müdürüdür ve yazdığınız hâ- dise o ilçemizde cereyan etmiştir. Bir Maraşlı okuyucunuz Su ile Y.T.P. li Hasan Kangal bi- rer koltuk çekerek uzun uzun dert- leştiler. Nihat Su mutlaka A.P. ile Y.T. P. nin bir ve beraber hareket etmesini istiyordu Y. T. P. de alınan karar, A.P. deki gibi muallâkta kal- madı. Y, T. P. kül halinde, dörtlerin toplantısında kararlaştırılacak hu- suslara riayeti kabul etti. Parlamentoda ise, A.P.ve Y.T. P., ilk işbirliğini Başkanlık (Divanı seçimlerinde gerçekleştireceklerdi. Bu sırada A.P. de bir parola or- taya atıldı: Sağduyu! Ancak, mute- dil A.P. liler için sağduyu, asla tat- bik edilemeyecek obir takım hayal- lerden vaz geçmek, D.P. nin hortla- tılması teşebbüslerini oOönlemek de- gildi. Sağduyu, "Vakti Gelmedi" mâ- nası taşıyordu. dirde, o kadar e bunca emek mukabili elde edilen milletvekillikleri, o senatörlükler (o ve tabii bunların ödenekleriyle cakala- rı duman olup uçacaktı. Şu çıkmazı, sâkin görünerek geçmek ve müsait zamanı beklemek daha iyi olmaya- cak mıydı? Bu ikna yolu, bütün diğer yol- lardan dana tesirli oldu. Şuanda A.P. 24 kırığı Uhu ile yapıştırılmış bir vazo veya içi kedi dolu bir torba duru- mundadır. Ama herkes kendi suyu- nu saman altından yürütmekle meş- guldür. Hükümet Çok meçhullü muadele Bitirdigimiz haftanın ortalarından itibaren, hattâ daha Meclis top- lanmadan ve Cumhurbaşkanı seçil- meden, gazeteleri karıştıranlar her gün bir Başbakan adayıyla karşılaş- tılar. Kabineyi bir emekli asker kur- du, bir A.P. li müstakil kurdu, bir saf müstakil kurdu, Y.T.P. lideri kurdu. o Cumhurbaşkanı o seçilip te Devlet fiilen teşekkül edince, siyasi temaslar başlatıldı ve teklifler yap- tırtıldı. O zaman ortaya birde C.H.P. li müstakil çıktı. Bir gün sonra ise, onun şansını kaybettiği açıklandı. Bitirdiğimiz haftanın son günü gerçek durum sudur: Cumhurbaşka- nı, Hükümet konusunda henüz hiç bir istişarede bulunmamıştır ve de- mokratik teamülün haricinde bir te- şebbüs de yapılmamıştır. Demokra- tik teamül ise, bilindiği gibi, Devlet Başkanlarının hükümeti kurma gö- revini Teşrii Mecliste temsil edilen partilerin liderlerine vermesidir. En kalabalık grubun lideri, temaslardan sonra itizar beyan ederse ikinci kalabalık grubun liderine, o da kabul etmezse üçüncü kalabalık grubun li- Özdilek vekâlet Fahri Kısa derine oteklif yapmak usüldendir. Cemal Gürsel, haftanın «on akşamı bu yolda henüz ilk adımım dahi at- mış değildi. Partiler dururlarken, bunların gayrımesul bir mensubuna, yahut bir tarafsıza, obağımsıza hü- kümet kurma görevini vermek ise i- kinci Cumhuriyetin temel prensibiy- le, Demokrasiyle pek as bağdaşabi- lecek Ur yol olur ki, o takdirde böy- le bir teşebbüsün başarı kazanması, bir kabinenin itimat alması daha da zorlaşır Haftanın içinde, siyasi temasların başladığı (oyolundaki İlk "esaslı ha- berler" Cumburbaşkanının, Meclis tarafından o makama getirilmesin- den sonra Çankayada verdiği bir ye- mekte beş parti liderinin -Mecliste temsil edilen dört partinin lideriyle birlikte merhum Yuvarlak Masanın beşinci partisinin lideri, Enver Ada- kan da dâvetliler arasındaydı- bir araya gelmesinden çıktı. O akşam hakikaten, Köşkün küçük salonla- rında samimi hasbıhaller (yapıldı, fakat hükümetten hiç bahsedilmedi. herkes etrafına toplandı ve anlat- tıklarını alâkayla dinledi. İhtimal ki İnönü bu fırsatı, Bölükbaşının bu- lunmaması sayesinde elde etti. Soh- bet geç vakte kadar devam etti, her- kes Çankayadan Cumhurbaşkanının ev sahipliğinden memnun ayrıldı. Fakat günlük siyaset konuşulmadı. Haftanın osonunda, Milli Birlik Hükümetinin istifası -tabii bir hare- ket- kabine meselesini ön plâna ge- çirdi. Beklenildiği gibi Fahri Özdi- lekin Başbakana vekalet etmesi ve yeni hükümet kuruluncaya kadar es- kisinin işbaşında kalması uygun gö- rüldü. Gürsel, Başbakandan önce Senato ve Meclis Başkanlarının tes- bitini bekliyordu. Oo Başbakanlık Di- vanlarının seçiminde bir hal çaresi bulan partiler için asıl mesele de. hükümet meselesinde bu, bir nevi antrenman yerine geçecektir. Şu andaki tahminler, hükümetin kurulmasının kolay olmayacağı, fa- kat en sonda milleti memnun edecek bir hal çaresinin -her halde, Milli Koalisyon gibi bir ucube değil- bu- lunacağı ve demokratik mekanizma- nın o sistem içinde iktidarı ve mu- halefetiyle o işleyebilecegi omerkezin- dedir. Hafta biterken bir siyasi şöy- le dedi: "— Aman, geç olsun da, güç ol- masın.." Ama iş hem geç, hem güç olaca- ga benzemektedir. AKİS, 30 EKİM 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: