5 Mart 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

5 Mart 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TAR İ İhtilâl Hamamda, şarkı TI İhtilâlciler, başkentte toplanıp mem- leketin lövyelerini ele geçirdikle- rinde, yani kudret sahibi oldukların- da kendilerini yepyeni bir âlemin i- çinde buldular. Etraflar, her çeşitten insanla kaynıyordu. Önlerinde, bütün kapılar açılıyordu. Herkes, kendile- rim el üstünde tutuyordu. Hepsinden önemlisi, İngiliz Parlamentosu için söylenildiği gibi,. erkeği kadın Oo ve kadnı erkek yapmaktan gayrı her şeye muktedir görünüyorlardı. Zor, hatta imkânsız bildikleri neler ve ne- ler cimdi o kadar kolay oluyordu ki.. İki dudakları arasından çıkan söz, derhal yerine getirilen bir emir ha- lini alıyordu. İhtilâlcilerden bir kısmı bu yeni hayatın cazibesine mukavemet etti- ler, bir kısmı kısa zamanda baş dön- mesine uğradı. Alpaslan Türkeş, şu veya bu sebepten başı dönenleri, plân- larının ogerçekleştirilmesi için omü- kemmel piyonlar gözüyle gördü ve bunların hiç biri, hayatlarının o hiç bir anında "Kudretli Albayın fik- riyatını benimsemiş olmadığı o halde hepsi onun oyununu bir ucundan oy- nadılar. "14'ler" bunlardır. H ' Aslında "14" rakkamı, tamamile gelişi güzel seçilmiş bir rakkamdır. Eğer "gidici olmama" bahis konusu ise, buna bir kaç ilâvenin yapılması kolaylıkla mümkündür. Yok, bir "grup hareketi" esas faktör olarak alınmış- sa adette mübalâğa vardır. Gerçek o- lan şudur: "14" rakkamını, Komite- den ziyade kader tesbit etmiştir. İhtilâlin ilk aylarından itibaren, başı dönenlerle başı dönmeyenler kendilerini belli ettiler. Başı dönen- leri bir kaç gruba ayırmak lâzımdır. Bunlardan birinciler, daha Ankara- ya geldiklerinde etraflarının o zama- na kadar alışkın olmadıkları çekici şeylerle çevrildiğini hissettiler. o Bir takım salonlarda, henüz Demokrat Büyüklerin hararetini muhafaza e- den koltuklara oturdular, onların du- dak izlerim muhafaza eden viski ka- dehlerini ellerine aldılar ve bir kaç ay öncesine kadar Demokrat Büyük- lerin hanımlarının giyimlerini, ku- şamlarım, güzelliklerini methederek onların muhitine girmiş olan dediko- du yazarlarını birer fikir âbidesi gibi görerek memleket kaderi üzerinde şahane tartışmalara giriştiler. Konuş- mayı seviyorlardı, yeni çevrelerini seviyorlardı, kendilerini dinleyen göz- lerin hayran bakışını seviyorlardı. O salonlarda, memlekette hiç bir kıy- Erkanlı ve Türkeş bir törende birarada Kaderin birleştirdikleri 18 Cemal Madanoğlu Sözünün eri metin kıymet olmadığı, kıymetin sâ- dece kendilerinden ibaret bulunduğu telkini başarıyla işletildi ve bu genç adamlar az zamanda sudaki hayali- ne aşık. olan Narsis gibi kurulmaya başladılar. Tanrı kendilerini, Mesih misali, memleketi kurtarma tarihi misyonunu omuzlarına yükleyerek Türkiyeye sevketmişti! Bunlar, “14'ler"in en 'basitleri, en gençleri ve aslında, İhtilâlde emekle- ri en az geçenleridir. Bir kaç ay son- ra büyük kumandanlara askerlik, profesörlere ilim, yaşlı başlı hocalara eğitim, doktorlara tıp, iktisatçılara iktisat, gazetecilere gazetecilik (o ko- ye başladıklarında, o salonların odı- şında her yerde tebessümle seyredil- meye başlandılar. Onları geçelim. "Kudret zordur" Başka bir grup, gerçekten vasıf sa- hibi olduğu halde bir yandan be- şeri zaaflarının, diğer taraftan mem- leketin yeni keşfettikleri eski dertleri karşısında duydukları ülkücü reak- siyonun kurbanı oldular. Bunlar, kı- sa zamanda kusurlarıyla ve meziyet- leriyle birer yeni Adnan Menderes haline geldiler. Hiç farkına dahi var- maksızın artık tıpatıp onun gibi ko- nuşuyorlar, onun gibi düşünüyorlar, onun gibi yaşıyorlardı. Bazıları oObu benzeyişi inanılmaz derecede ( ileri götürdüler.. AKİS, 5 MART 1962

Bu sayıdan diğer sayfalar: