May 21, 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

May 21, 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sıddık Sami Onar Şikâyet o kutusu sonunda, bastırmaya başlıyan sıcak- ların etkisiyle kolalı oyakalarındaki kravatları gevşetmiş ciddi görünüşlü bir takım adamların konuşmalarını duymak mümkün olsaydı, o bunların İstanbul Üniversitesi Senatosunu teş- kil eden profesörler olduklarını is- pat işin, tanıklar bulmak icab ede- cekti. İstanbul Üniversitesi Senatosu toplantısında mahut 147'ler omesele- sinin ortaya çıkardığı dutum müna- kaşa ediliyor ve ciddi görünüşlü a- damlar, birbirlerine, doğrusu ya, pek iltifatkâr davranmıyorlardı. İstanbul Üniversitesi Senatosunun o günkü gündeminde 147'lerden pu Fakültesindeki si' üzerinde duruldu. Bilindiği 147'lerden sonra onların yerini alan Tıp Fakültesi öğretim üyelerinden Ili, yeniden kürsülerine dönmelerine karar verilenlere yerlerini terketmi- yeceklerini (o bildirmişler ve (o 147'lere karşı açıkça savaş ilân etmişlerdi. IW'lerin dayandıkları husus, Senato- nun 147'lerin kürsülerine dönmelerine karar vermek ve onların tekrar Kli- nik Direktörü olarak göreve odevam etmelerini sağlamak konusunda bir yetkisi olmadığı idi. Bu arada bazı tatsız hâdiseler de Tıp Fakültesinde cereyan etmiş ve Ziyadesiyle meşhur Ord. Prof. Kâzım İsmail (o Gürkan,- Prof. Bedii Gorbonun eşyalarını, Kli- nik Direktörlüğü odasından hademe- ler vasıtasıyla dışarı attırmıştı Gor- bon bu olay üzerine Tıp Fakültesi Dekanı Halit Ziya Konuralpe başvu- rarak. Gürkanın bu hareketini şikâ- AKİS, 21 MAYIS 1962 yet etti. Bu şikâyet, Senato toplantı- sından önceye tesadüf etmektedir. Halit Ziya oKonuralp-ki kendisi de 147'lere başkaldıran 1Il'ler gru- bundandır-, Gorbona, bu durumdan "şahsen" sorumlu olmadığını, o zira, 147'lerin tâyinlerinin doğrudan doğ- ruya Rektörlük tarafından ve fakül- te dekanlıklarına haber verilmeksizin yapıldığını söyledi ve bu konuda Rektör Sıddık Sami Onara baş- vurması gerektiğini bildirdi. o Bunun üzerine, Gorbon soluğu Rektörlük bi- nasında aldı ve Onara, Kâzını İsmail Gürkandan şikâyetçi olduğunu Oo ve Rektörlüğün bu konuda "inzibati" bir işlem yapması gerektiğini hatırlattı. Onar ve o sırada yanında bulunan hu- kuk Fakültesi Dekanı Naci Şensoy, sinirli Gorbonu yatıştırıcı sözlerle ik- na etmeye çalıştılar Aslında Onar için yapılabilecek hiçbir şey yoktu. Buna rağmen Onar, sakin bir o Ses- le: " — Halledeceğiz. Üzülmeyin Bedii bey" diyerek işi savuşturmanın yolu- nu buldu. İskân formülle Tabiatıyla iş ni kadarla bitmedi ve suyun altında oyun çevirme he- veslileri de boş durmadılar, 1l'lerin çıkışlarına karşılık, 147'lerin durum- larını takviye için birtakım formül- ler araştırıldı. 147'lerden bir oaklıev- velin bulduğu formül, sözüm ona işle- ri kolaylaştıracaktı. Hukuk Fakülte- si, Hukuk Felsefesi ve Hukuk Meto- dolojisi Profesörü Orhan Münir Ça- ğıl bulundu ve kendisinden derhal. YURTTA OLUP BİTENLER kürsünün asıl profesörü olan Ord. Prof. Abdülhak Kemal Yörük adına bir "feragatname" tanzim etmesi is- tendi. Abdülhak Kemâl Yörük 147'ler- dendi. fakat CKMP'ye intisap etmiş ve milletvekili seçilmişti. Ayrıca Yö- rük, tekrar kürsüsüne dönmeye ni- yetli olmadığını da bildirmişti. o 147'- lerden aklıevvel birinin bulduğu bu formüle göre, Orhan Münir Çağıl, imzalayacağı bu feragatname ile söz- de Abdülhak Kemal Yörük lehine fe- ragat ettiğini bildirecekti. Fakat Yö- rük, tekrar kürsüsüne dönmiyeceği i- çin, Çağıl hem böylece "hocasına o- lan saygısını" göstermiş olacak, hem bu sembolik feragatname ile, 147'lerden diğerlerine savaş açan ve onları Kürsü Profesörü olarak tanı- mıyan 147'ler bir "nümune-i imtisal" olarak gösterilecekti. Tabii bu arada, hocalara gösterilmesi gereken saygı mevzuunda patetik nutuklar çekile- cek ve ll'lere "işte, gördünüz mü Orhan Münir Çağıl hocasına nasıl saygı göstererek, ondan devraldığı kürsüsünü asıl sahibine iade ediyor" denilecekti. Doğrusu formül mükemmeldi. Or- han Münir Çağıl, bu feragatname i- le hiçbir şey kaybetmiyeceğini - Nasıl olsa Yörük kürsüsüne dönmiyecekti- üstelik bir nümune-i imtisal olarak gösterileceğini hesaplıyarak feragat- nameyi imza etti. Böylece, bir taşla iki kuş vurmuş oluyordu. Tabii bu "oyun" Il'ler tarafından duyulunca kahkahalarla karşılandı ve bu, sözde feragatnameyi kendileri a- İstanbul Üniversitesine umumi bakış Kaynayan kazan 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: