21 Mayıs 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

21 Mayıs 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CEMİYET Prensler ve Prensesler Geride bıraktığımız haftanın ba- ğında Atina Sarayında o kadar çok taçlı vardı ki, Yunan başkentine Krallar Şehri demek doğru olurdu. 1962'nin şahane düğününe hazırlanan Atinada günlük işler âdeta durmuş, caddeleri Atinalılardan çok yabancı- lar doldurmuş, pek pahalı kumaşların süslediği prens ve prenses vücutların- dan geçilmez olmuştu. Pazartesi günü saatlerin o9.45'i kolunda saraya dönecek ve Atina günlük hayatına tekrar avdet edecek- ti. O gün Akropolden atılan beş pa- re top, düğünün başladığını o haber törene iştirak edecek zevat yerlerini almışlardı. Başbakan Karamanlis ve zarif esi, Parlâmento sözcüsü ve eşi, Dışişleri Bakanı Averof ve eşi, Yuna- nistanın Madrid Büyükelçisi, yaban- cı kral, prens ve prensesler, General Franco'nun şahsi (o temsilcisi Amiral AKİS, 21 MAYIS 1962 Gelin ailesi da Prenses Sophia gelin Nazlı La mat Don Juan Carlos ile birlikte üğün hatırası zi Abarzuza ve diğer davetliler, Kated- ralde son derece muhteşem bir man- zara teşkil ediyorlardı. Hele asalet lık, öylesine şık tan ayıramadılar. Şimalli sarışın prensesler, Prenses Grace Keliy'ler, daha nice prensler, prensesler... Kraliyet Sarayından saat 9.45'de hareket eden kortej Atina sokakla- rından ağır ağır ilerlerken, halk a- vuçları patlarcasına alkışlıyor, ba- gırıyor, büyük tezahürat yapıyordu. Ağır ağır Katedrale ulaşan kortej, bir süre sonra, tören için ayrılan ya- rini aldı ve tören başladı. Bir aşk hikâyesi... İspanya tahtının varisi Prens Don uan Carlos ile sevimli Yunan Prensesi Sophian'ın dillere destan ev- lenmelerinin hikâyesi pek eski değil- dir. e Gençler vaktiyle, bir düğünde karşılaşmışlardı. O muhteşem düğün kalabalığında kararlarını verdiler: Evleneceklerdi! Esasen ilk olarak o tarihten, dört yıl önce, yâni 1954 yı- lında bir vapur gezisinde, karşılaş- tılar. Bu, Avrupalı taçları bir araya getiren bir geziydi. Sophia ile Carlos tanıştılar. Evlenmek, küçük zadegan- ların akıllarının ucundan bile geçme- di. Ama kader yolunu çizmiş, müs-

Bu sayıdan diğer sayfalar: