2 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 15

2 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

mişlerdir. Bunu toplumun bütün tabakalarına, onlar kabul ettirtmişlerdir. Sayıca fazla olma- malarına ve ellerinde muntazam bir ordu da bulunmamasına rağmen samurayların keyfiyet itibariyle üstünlükleri iradelerini yürütmelerini sağlamıştır. Japonyanın kalkınması, samurayların son derece gerçekci davranmalarının ve hiç bir komplekse kapamamalarının sonucudur. Bun- lar bakmışlar, ikibuçuk yüzyıllık oTokugawa idaresinde Japonyanın fili başkenti Edo ol- muş. Başkenti Kyoto'dan kaldırıp Edoya ge- tirmekte hiç tereddüt göstermemişler. Edoya Tokyo demişler. Tokyo "doğu başkenti" demek. İmparatoru, Tokyodaki Şogunun sarayına yer- leştirmişler. Samuraylar Tokugawa Şogunlarının kur- dukları idare mekanizmasını da el değmemiş halde devralmışlar. Çok memlekette bir Ihtilâl İdaresi işbaşına geldi mi, memleketin bütün müesseseleri tahrip, edilmiş haldedir. Ya, sa- vaşlar neticesi, ya iç çatışma yüzünden, ya da irtikâp ve rüşvetle... Japonyada bunun aksi ce- reyan etmiştir. Samuraylar, birliği kurulmuş bir millet, sağlam müesseseler, merkezi bir ida- re sistemi bulmuşlar ve onu işletmişler. Samuraylar, iktidarlarının hemen başında daha da önemli bir reforma girişmişler. Bu reform kendilerine karşıdır. Samuraylar o sa- muraylık sistemini bizzat kaldırmışlar. Gör- müşler ki bir derebeylik rejiminin kalıntıları devam ederken modern bir devlet olmanın im- kânı yoktur. Bunun üzerine, sözlerini en fazla dinleyen Batı Japonya Daimyolarını, toprakları- nı ve haklarını İmparatora devretmek için ik- na etmişler. Satsuma Daimyosu, Şoçu Daimyo- su böyle yapınca öteki ve daha küçük, Daimyo- lar da aynı yolu tutmak zorunluğunu hisset- mişler. Samuraylar bunları bir intikal devrinde kendi bölgelerine Genel Vali yapmışlar. Eski gelirlerinin onda birini de maaş diye bırakmış- lar. Fakat iki yıl sonra memleketi "ken" de- dikleri iller halinde bölüp oralara ciddi memur- lar tayin etmişler, böylece Daimyoluk müesse- sesi fiilen de kalkmış. Hükümet Daimyolara oldukça yüklü tazminat vermiş. Ama, para ha- linde değil.. Hükümet bonosu olarak. Böylece Daimyoların yeni rejimi desteklemeleri mem mış. Bir de asalet ünvanları yaratıp onları gıtmışlar. Son Tokugawa Sogunu Prens olmuş. En küçük Daimyo ise, Baron. Samuraylâra ge- lince, bunların içinde kudreti ellerinde tutanlar kendilerini, karşılıklı "yaptıkları büyük hiz- metlerden 'dolayı" asalet rütbeleriyle taltif et- mişler, sonra da samuraylık müessesesinin üze- rine yürümüşler. Daimyoluk kalkar da samuraylık kalır mı? Yeni rejim, evvela samuraylığın hikmet sebe- 18 bini ortadan kaldırmış. Mecburi askerliği koy- muş. Muntazam bir ordu olunca, bu silahşör - idareci sınıf hikmet sebebini kaybetmiş. Büyük kısmı hele ekonomik imtiyazları ve gelirleri de geri alınınca, genç ordunun subay kadrosu- nu teşkil etmiş. Japon subayının daima bir si- lahşör tarafı bulunması bu yüzdendir. Bir kaç yıl sonra, samuraylığın son işareti olan çifte kılıç taşımak âdeti de yasak edilince samuray- ların işi tam bitmiş. Buna mukabil japon poli- sine kılıç taşımak hakkı tanınmış. Kılıçların- dan vazgeçemeyen en fakir samuraylar da po- lis olmuşlar Japon polisinin halk nazarındaki itibarı, beni Japonyada şaşırttı. Bu, ingiliz polisinin itibarı gibi bir şey. Prestij, polislik mesleğinin bu kökünden geliyor. Sosyal hayatın kabuğundaki bu reformların hiç itirazsız yürütüldüğü sanılmamalıdır. Kud- ret bir avuç genç ve kabiliyetli samurayın elin- dedir ama Japonyada dünya kadar başka sa- muray vardır, menfaatleri haleldar olan zümre- ler bulunmaktadır, değişikliklere manen karşı koyan cereyanlar gelişmektedir. Bunların tep- kisi, reform yapan bütün memleketlerde oldu- ğu gibi yer yer isyanlardır. İsyanların en önem- lisi samurayların kudreti almalarının onuncu yılında ve başta yeni rejimi kuranlardan bir samurayın idaresinde olmuş. Bu samurayın adı, Saygo Takamori. Saygo Takamori, gawa Şogunlarının devrilmesinde idareye o el koyanlardan biri. Toprakları Satsumada. İhti- lâlden bir süre sonra öteki samuraylarla ihti- laf haline düşmüş, onların yaptıklarıyla muta- bık olmamış, Tokyoyu bırakıp topraklarına çe- kilmiş. Muhalifler, yani muhafazakârlar Oo ya- vaş yavaş onun etrafında toplanmışlar, onun kırgınlığını okörüklemişler. Saygo ve taraftar- ları nihayet, Tokyo Hükümetine karşı açıktan isyan etmişler. Hükümet bunların üzerine mun- tazam ordusunu göndermiş. Ordunun askerle- ri, köylüler. Samuraylar onları küçümsemiş- ler. Fakat kısa zamanda herkes anlamış ki iyi techiz edilmiş, disiplinli, subayları mahir muntazam bir ordunun karşısında yalın kılıç samurayların artık bir şansı yoktur. Bastırılan Satsuma ayaklanması, yeni japon rejiminin son imtihanı olmuş. Japonlar içerde bu sosyal değişiklikleri yapar ve japon toplumunun sınıflarını kendile- rine göre, yeniden biçimlerken dışardan da her şeyin en iyisini almak için gayet akıllı davran- mışlar. Bakınız, bir misal söyleyeyim. İlk önce, ordularına fransız ordusunun usullerini over- mişler. Fransaya askeri mütehassıslar gönder- mişler. Bu sırada Fransa - Almanya Harbi çık- mış. Almanlar fransızları yenince ve Prusya- nın askeri kudretinin en yüksek askeri kudret

Bu sayıdan diğer sayfalar: