2 Temmuz 1966 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

2 Temmuz 1966 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hasta olduğunu bilmiyor. Halbuki hastaymış. O kadar ki, sonlarda protokolun gerektirdiği şekli görevleri bile yapamaz hale gelmiş. Bu- nun üzerine Veliaht naip tayin edilmiş ve tah- ta oradan çıkmış. Okullarında bu öğretilmeyen bir memleket olur mu? Japonyada öğretilmemiş. Her halde, Güneşin Oğlunun hasta bulunduğu- nu duyurmanın İmparatora karşı olan saygı- nın zedelenmesine yol açacağı düşünülmüş. Bu- -un yerine İmparator adeta insanüstü bir var- lık olarak tanıtılmış. Eğitimde çok şey böyle. Verilen çıplak bilgi değil, bir doktrindir. Öğrencilere nasıl düşüne- cekleri değil, ne düşünecekleri öğretilmiştir. İ- ki eğitim yuvasında, okullarda ve kışlada japon sadece Japonyanın ululuğunu, japon milletinin askeri hasletlerini, bir kısmı uydurulmuş bir ta- rihi, hatta japon hâkimiyetinin sahası çok ge- nişletilmiş bir Uzak Doğu coğrafyasını oku- muş, dinlemiş, kendisine harpçi bir millet ola- rak bakmış, bir insan için en büyük şerefin harp sahasında İmparator uğruna ölmek olduğuna inanmıştır. Atom bombası var ya? İnsan onun fecaa- tini Hiroşimayı ve onun korkunç müzesini gez- diği zaman anlıyor. Ama bilir misiniz ki eğer bunun iki tanesi İmparatoru radyo mikrofonu- nun başına getirmeseydi ve İmparator teslim olmanın kendi iradesi bulunduğunu osöyleme- seydi japonlar, son fertlerine kadar, savaşa sa- vaşa pek âlâ ölebilirlerdi ? 1870'lerde temeli atı- lan bir eğitim sistemi 1945'te bu çeşit bir mil- let yaratmıştı. Meiji'nin Japonyası, bu açıdan, Tokugawa'ların Japonyası kadar kapalı kal- mıştır. Japonyanın kudret sahibi genç samuray- ları, işte böyle bir Japonyayla, arzuladıkları "büyük askeri devlet'in temelini teşkil oeden ekonomiyi kurmuşlar. Bir gün Tokyodan Nik- koya gidiyorduk. Elektrikli trene bindik. Hat üzerinde dünya kadar tren gidip geliyor. Ka- tarda büfe var. Her şey tertemiz. Servis iyi. Mihmandar olarak verilen genç hariciyeci ile laflıyoruz. Tesadüfen bu hattın bir özel şirket tarafından işletildiğini söyledi. "— Bir özel şirket mi?" diye sordum. ço pek şaştı. "— Japonyada çok tren hattı özel şirket- ler a, işletilir" dedi. Trenleri devletleştirilmemiş bir memle- ket! Bunlardan dünyada fazla miktarda kaldı- ğını hiç sanmam. Sonra, Osakadan uçağa bindik ve Hiroşi- maya gittik. Bir ara uçak biletine baktım. Ta- rihi beni şaşırttı. Gün tamamdı. Av da öyle. Ama yıl olarak "41" yazıyordu. — Bu nedir?" diye sordum. Mihmandarım "Yıl" dedi. Ne yılı? Japon- yada batılı takvim yok muydu? Evet, Japonya- da takvim daha Meciji devrinde batılı takvim haline getirilmişti ama japonlar bir çin âdetini muhafaza etmişler: Yıllar, tahttaki imparato- run saltanat yılıyla ifade ediliyor. (o Hirohito tahta 1925'de çıktığı için 1966 japonlar için 41'dir. Uçak biletlerinde böyle yazıyor, tren bi- letlerinde böyle yazıyor, gazetelerin üzerinde böyle yazıyor. "— Ne kadar tuhaflıkları muhafaza etmiş- siniz. Korkarım, bu hava yolunun da özel ol- duğunu söyleyeceksiniz.." dedim. "Evet" dedi, "özeldir". Japonyada, memle- ket içinde uçak hattı işleten bir de değil, bir kaç özel şirket var. Bunların tepkili, tepkisiz uçakları dünya kadar. Japonya için "Amerika- dan sonra en liberal ekonomiye sahip memle- ket" demek hata değildir. Liberalizm bakımın- dan Japonya bugünkü İngiltereden de, Alman- yadan da çok ileri. Harp sonrası kalkınma bu liberal ekonominin eseri. Ama, Japonyada ekonominin hep böyle ol- duğu sanılmamalıdır. Çok ekonomi sosyalizme giderken bu kadar liberal olan Japonyada, dün- yada "bırakınız yapsın - bırakınız geçsin" fel- sefesinin hâkim bulunduğu yıllarda revaçtaki prensip devletçilik olmuştur. Meiji Japonyasının ekonomik gelişmesinde önemli bir rolü, ikibuçuk yüzyıllık Tokugawa Barışının zenginleştirdiği tüccar sınıfı oynamış. Hükümet Daimyoların eline devlet bonosu ver- mişti ya.. Onlar da yeni bir kapitalist sınıf ola- rak tüccara katılmışlar. Nihayet bir kısım sa- muray da iş adamı olmuş. Bunlar özel bir en- düstri ve ticaret kurmuşlar. Ancak, o devir Ja- ponyasının bir büyük eksiği vardır: Sermaye. Taklit edilen batı endüstrisinin özelliği ise, sermaye bolluğu. Sermayesiz o ekonomi nasıl kurulacak? Üstelik kalkman Japonyada öyle işler var ki bunlar kârlı değil. Hükümet iki taraflı kollarını sıvıyor. Bir yandan amme hizmeti görecek bir çok müesse- seyi bizzat kuruyor odemiryolu, telgraf, posta gibi, diğer taraftan da özel sektörü sermaye ba- kımından takviye ediyor. Kredi sağlıyor, peşin para veriyor, yardımlar yapıyor. Bu, elbette ki "devlet eliyle fert zengin etmek'"tir. Nitekim 21

Bu sayıdan diğer sayfalar: