22 Ocak 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

22 Ocak 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 5 h A Sesli filimler Avrupada rağbet | görmiyor Sesli sinema gün geçtikçe te- kemmül etmektedir. Ancak sesli filim yapmak fevkalâde güçtür. Meselâ evelce bir filim çekilirken stodyodaki gürültü ayyuka çıkar, rejisörler mütemadiyen küfür e- derler, ziller çalınır düdükler öterdi. Bu gün Amerikada sesli sine- ma çekilen stodyolarda çıt yok- tur. Artistler en küçük bir gürül- tüden kaçınırlar, yürümezler, ök- sürmezler, hatta hızlı nefes ab maktan bile korkarlar, Çünkü ne yapsalar çıkardıklari en küçük gürültüleri bile filim makinesi zab- teder. Amerikalılar yeni yapılanbu sesli filimlere bayılmaktadır. Lâkin Avrupada sesli filimler ragbet görmemiştir. Bu filimler İstan bu- hun da hoşuna gitmemiştir. Bun- dan bir müddet evel şehrimize “semalar hakimi, isminde - bir filim getirilmişti.. Bu filim, perdede gösterilen manzaralara göre muhtelif ton- larda sesler çıkarıyordu. Lâkin hiç kimse sesleri beyenmedi. Okadar masrafla getirilen bu filimin ses çıkaran kısmını kes- tiler. Avrupada sesli filimlere gös- Aterilen bu rağbetsizlikten dolayı filim şirketleri tekrar eski mesa- ilerine germi vermişlerdir. Çünki Amerika Avrupaya dehşetli filim ihraç eder. Bilhassa bu ragbet- sizliğin en büyük sebeplerinden biri de lisan meselesidir. İngi- lizce olarak — çekilen — filimleri Avrupa halkı hiç begenmiyor. Onun için Amerikada bir taraf-, tan sesli filimler çekildiği gibi öbür taraftan da yine eski fa: mektedirler. Mis Medi Şuvasın başına gelenler! Sinema arlistliği cazip olduğu kadr tehlikeli bir iştir yıldı tlerine devam et- Sinema artistliği cazip olduğu kadar tehlikeli bir iştir. Sinema artirtleri her filimin çevirişinde bir çok kazalar geçirirler. Daha geçenlerde meşhur komik Harolt Loi bir filim yaparken yüksek bir dıvardan düşmüş ve sağ kulunu kırmışir. Bu vakadan sonra Amerikan filim yıldızlarından - biri de teh- Hkeli bir macira geçirmiştir. First Nasyonal artistlerinden Mis Medi Şuvas ile arkadaşları bir Filim çekmek - için şehir haricine çık- mışlardır. Rejisör, rol icabı Mis Medi Şurası bir iple ayaklarından bir agaca astırmıştır. Bundan sonra filimin başka bir sahaesini çekmeğe başlayan sine- macılar Mis Medi Şuvasın agaçta bağlı olduğumu tamamile unut- muşlardır. Bu esnada baş aşağı asılı du- ran Mis medi bayılmış ve neden sonr arkadaşları tarafından görü- derek ağaçtan indirilmiş. O zamandan beri bu genç ar- tiste her gün bir kaç defa bay- kınlıkla gelmektedir. Amerikada yenı bir yıldız Amerika - da sinema artistlerine Son zaman- larda yeni bir yıldız il- İf tihak etmiş- tir, bu yıl- dız Mis K- raç ettur. Mis —— «v- fort pek ge- nç iken ar- tistliğe he- ves etmiş ve iptida dansözlüğe başlamıştı. Oradan si- nemaya ge- çmiş bir kaç filimde ehe- Mis Cen Kravfort mmiyetsız rollar ifa ettikten sonra bir- den bire parlamıştır. Müis Kravfort masaum bakışlı ve pek se- vimli bir kızdır. İlk çevirdiği büyük filim (Singapurda bir akşam) dır. Mis Kravfort son zamanlarda Duglas Fayirbanksın oğlu ile nişanlanmıştır. Topsi zenci değilmiş.. Yuzu boyanmış, burnu demir bir tel ile yassılaştırılmış... İki vel Binemalarindan bi ay kadar şehirimiz e «Kamçılı medeniyel» isminde im göse terilmiş ve çok cağbet görmüştü. Bu filimde oynayanların çoğu zenci artislerdi. Bunlar arasında Mona Rey İsminde küçük bir zenci kiz vazilesini çok büyük muvaffakıyetle ifa etmiş ve her kesi — güldürmüş, bazende — bol göz yaşları dükmek suretile ağlat- Mona Rey zenci kâyafetinde maştı. Bir sinema mecmuasın her ke: malümta nazaran, reti sanatkâranesine karşı hayrette brakan Mona Rey ne zenci ne de küçük kız değildir. Evli barklı beyaz bir kadındiır. Kocası M. Kümmings isminde taninmış bir i sahnedir. Bu rol için zevces sinin istidadınt o keşfetmiştir. Mona Reyin «Kamçili Mede- <Topsi» rolünü wiyet» filminde yapması için yüzü boyatmış, burnü sokulan demir tel ile basik Mona Rey içeriye bir hat filmin hazin yerlerinde çok müte-: ssir olarak ağladığı için boyalar bozulmuş; bir çok defa filmi kese- gek yeniden boya sürmek lâzımı gelmiştir, Mona Rey şimdi dinlenmek için Pariste bulunuyor, getirilmiştir. Mona Rey bir arkadaşı İle Purlste dolaşırken Erkeklik - Kadınlık münakaşası Erkeklik mi daha güçtür, Kadınlk mı? Bir kariimiz “ Kadınlar Erkekleri istismar ediyorlar ,, diyor Kanadada hayatlarından mem- 'nun olmayan kocalar birleşerek: “Bedbaht erkekler,, cemiyeti namı altında bir cemiyet tesis etmişler ve bir klup açmışlar . Bu kluba © kadar çok tehacüm vaki olmüş ki cemiyet yeni aza kabulu için ağır şartlar koymağa mecbur olmuş ... Bir kaç gün evel verdiğimiz bu haber İstanbulda bir kadın - erkek davası açacak gibi görünüyor . Haberin intişarmın ertesi günü * Şişli M. ” imzalı bir kadın kari- imizden bir mektup aldık. Evelki günkü nushamızda neş- rettiğimiz bu mektupta “M.,, hanım bedbaht erkekler klubu yerine bir| bedbaht kadınlar cemiyeti yapıl- ması daha — münasip olacağını, çünkü kadınların erkeklerden çok daha bedbaht olduğunu yazıyordu. .Bu mektubu okuyan erkek karilerimizden biri cevap veriyor. İşte erkek karümizin cevabı: “ Şişli M. , İmzalı mektabu okudum ve hayret ettim. Kadınlar — erkeklerden — daha bedbahtmışlar 1.. Erkekleri mesut zannetmek erkekliği bilmemekten çekilmez bir yük olduğunu erkek olanlar bilir.. Sabahtan akşama kadar çalış, uğraş, didin, koş, çabala... İşte erkeğin dünyada yegâne nasibi budur. Bunâ mukabil kadın ne yapar?.: Bol bol dans, bol bol dedikodu, bol bol istirahat, bol bol süs, bol bol para sarfetmek... Karüniz “M.., hanım ezeli cemiyet kaidesini umutmuş olsa gerek. Bu kanın — muücibince erkek daima çalışmağa, kadın da erkeği istediği gibi istismar et meğe memurdür... Şimdi siz söyleyin efendim... Erkeklerin bir “Bedbaht erkekler,, cemiyeti açmaları çok muf?'. Sultan Ahmet: Şakir En çok kâr getiren kitap Bir Kanadalı, memleketini medheden muharrirle ailesini ömürlerinin sonuna kadar besleyecek M. Morisi Veyeri isminde - bir fransız muharriri geçende Kanada hakkında bir kitap neşretmiştir. Bu kitapta Kanada çok güzel bir uslup ile tasvir edilmekte, Kana- danın bütün güzellikleri anlatıl- makta idi. Kitap “Gonkur,, aka- demisi tarafından tetkik edilerek beğenilmiş ve 1928 senesi “ Gon- kur mül bu kitabın muhar- rine verilmiştir. - Pariste bir kaç oteli olan Ka- nadalı M. Şaplen isminde biri yatanının böyle medhedilmesinden ve kitabın mükâfatı kazanmasır dan o kadar memnun olmuş ki, M Veyere müracaat ederek, kendi atellerinden bangisini tercih eder- se orada ömrünün sonuna kadar otelin lokantasında yiyebile- ceğini bildirmiştir. Muharrir ev kirası ile yemek masrafından, hizmetçi derdinden kurtulacağı için bu teklifi derhal kabul etmiştir. M Veyere Şimdiye kadar hiç bir muharrir, biç bir, kitabiyle bu kadar para kazanmamıştır denilebilir. Çünkü bütün bir ailenin yemesi ve ev kirası senede mühim bir ye- küna baliğ olur. Halbuki otelci bunları ömürlerinin sonuna kadar beslemeği taahhüt etmiştir. Şimdi Pariste bir çok muhar- rirlerin ecnebi otekcilerin memle- ketlerini tahkik ederek o memle- ketler hakkında kitap neşrede- cekleri tahmin ediliyor. Müşteri çekmek için hile Son hafta zarfında, Berlinde pek acaip bir hadise oldu. Hemen hemen bütün Almanya bundan bahsediyor; ve, gülmek- ten karılıyor. d açılan tiyatro mücssese- lerinden biri, kendisine müşteri , Fransadan meşhur bir muganniye getirtmi tuzlu bir konrat yapmıştır Fakat, aksiliğe bakın onunla finde, bu mugamniyeye kulak asan yok! Tiyatroda in cir oynıyor. Bunun Üzerine, tyatro sahiple- Muganniyeye —müşteri ” celbi kumazlık / düşünmüş. bir ' için — bir Gazetelerden birine şöyle ilân vermiş: “Gayetle zengin ve güzel bir erkek, livaca taliptir. Onunla evlenmek isteyen bir kadın varsa göğsüne — beyaz bir krizantem falap filânca tiyatroya gelsinl,, Başka bir gazeteye de tama- miyle zıt bir ilân vermiş: '« Gayet güzel, genç, ve zengin bir dul, evlenmek niyetindedir. Onunla izdivaca talip olan erkek- ler, göğüslerine bir beyaz krizan- tem takıp filânca - tiyatroya geh sinler.,, Bittabi, ertesi akşam, tiyatro, ” göğsü beyaz krizantemli erkekler Ve kadınlarla lebalep dolmuş. Lâkin, hem kadınların, hem erkeklerin çiçek takması nazarı dikkati uî:hni_ı Hile meydana çıkmış. Herkes gişelere üşüşmüş. Parları alamayınca da,müşterekea dava açmşlar. n

Bu sayıdan diğer sayfalar: