September 24, 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

September 24, 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kapının buzlu camları zangir- dadı, kapı şiddetle açıldı, insan yarması bir genç girdi: — Bonjur! Doğrulduk: — Sefa geldiniz. n yarması, kolunun . altı- daki 48 defteri masalardan birinin üstüne koydu. — Ben, dedi, müellifim. 10 per- delik bir tiyatro eseri yazı Darülbedayi oynamak- istemiyor. Siz tefrika eder misiniz? Bugüne kadar böyle bir eser yazılmamıştır. — Bir kere tetkik edelim de.. Ben atıldım: — Mevzuunu kısaca söylermi- siniz? — Hayhay! 10 perdedir. İlk perdede büyük valde ile büyü pederi zehirleler. — Sonra? — İkinci perdede damat katl- günleri deniz banyolarına gittiğim zaman, hanım evde yapmadığını birak- — Dördüncü perdede çoçuk- ları asarlar. — Bütün bunlar iyi, fakat geri kalan perdeleri kim oynıyacak ? — Maktullerin gölgeleri... Böyle bir eser şimdiye kadar yazılma- mıştır dedim ya! ** Güçlük İstanbula yeni gelmişti. Aradığı mahalleyi güçlükle buldu. Yolda tesadüf ettiği bir zata sordu: — Affedersiniz. efendim, Av» efendiyi arıyoru! — Burada, bu isimde iki kişi vardır. Hangisini istiyorsunuz. — Benim —aradığım — zatın işi ücü yoktur. T GEE A n he süzdür. — Benim aradığım evlidir. — İkisi de evlidir. y yabancı, adantın. kulağına fis. — Benim —aradığımın - karısı, fazlaca hafifmeşreptir Öteki de, yabancının kulağına eğilir: — İkisinin de karısı böyledir! mıyormuş , deye bana çıkı: — Siz güneş banyosunda kararırken, hammefendi evde yüzünün akı ile oturamaz, demeli idin. Hayvanat düşünce Baba oğul havuz başında oturuyorlar. Bir “sürü ördek, irili ufaklı havuza girdiler. Ördek — yavruları, kafalarını suya so- kup. arkalarını mey- danda bırakarak dü- runca, çocuk / baba- sına sordu : — Baba, bunlar ne yapıyor ? — Nefes alıyorlar Gülmeyin Jyi bir adamdı ... Kehdi yaşında — bir karısı ile, güzel bir köpeği vardı. egüne kusuru sa- gırlığı idi.. Viç duy- mazdı. Bir gün, bir salan- da sordular : — Hareminiz iyi- dir inşallah ? — Mükemmel; hele ön ayaklarını kal- dırıp salta durdağu zaman | — Ömerciğim seni çildırasıya seviyorum. — İnanmam, çünkü benim ismim Ömer değil, Harun. Koca, karısına iha- net ederse, karısının affına mazhar olur. Fakat aşık alursa, | kadın affetmez. Hal- baki, / kadının aşık olması şayanı aftır- da, ihanet etmesi de- #ildir. K Daha iyi Zürefayı bilir mi- siniz? Up uzun boyun- du, çirkin bir hayvan: dır. İki zürefa konuşu- yordu. Biri diyordu kiz — Biz dünyanın en çirkin mahlaku- yuz. Acaba Cenabı hak ne deye bize bu uzur “oynu vermiş? vteki güldü. — Çok daha iyi. Meselü bir şarap içe- cek olsak, midemize gidinceye kadar eskir. Masum Düğün gecesi: Yemek, dans, cazbant - biter. Gelinle güveyi odalarına kaparlar. Kızın annesi, kızına, kemali cid- diyetle bir şeyler anlatır. Kızla . adam yalnız kaldıkları zaman kız sorar: — Babanız size bir şey söyle- ni? — Hayır. Kız. kazarır, mihayet der ki — Ziyanı yok. Ben öğretirim. tereddüt eder, Son moda Vak'a Amerikada cereyan eder. Bir centilmen, bir silâhçı mağa- zasına girer: — Bir brovnik veriniz. —Bu tam aileye mahsustur | 've son modadır. | — Bu da ne demek. latayım. — Altı atımlıdır. İkisi karınız, ikisi karınızın aşıkı, | ikisi de sizin için. Son modadır dedim yal. Belki yüzden fazla düğün hediyesi olarak sattım. — Aşıklarınızla konuşürken, hiç isimlerini şaşırmaz mısınız? — Hayır, hepsine canım ,, derim, | | Tüfek, müfret oldugu halde, mütekellim olmayan bir mahluk- tur.Burnu öyle uzundur, ki sima- sını görmek kabil değildir. İnsanların gözünde çıkan arpa- cık, tüfeğin, ta burnunun ucunda sanlarda arpacık nasıl ü “Tuyet ise, tüfeğin izale edildiği taktirde, burnundan ötesini göremez olur. Bütün çirkin insanlar gibi, tü- fek de hadidülmizaçtir, derhal ateş Şayanı hayret bir nokta: Ateş aldığı muhakkaktır amma, yan- dığını kimse görmemiş Tüfek insaniyetin düşmanıdır. İnsani duygulara kulak kapar Ona Lahi konferansı vız. gelir. Tüfeğin iki arzusu vardır: Barut ve fişek. Tüfek, pek zeki bir mahluk olmamakla — beraber, — hedefini şaşmamasını bilir. Tüfeği — kızdırmağa — gelmez: Patlar. Şayanı dikkat bir nokta daha Patladığı zaman, kendisine bir şey olmaz, karşısındakine olur. Tüfeğin kıyafeti, mugayiri ara hâyâdır. Yalnız askısını alıp pan- talonsuz çıkar. Tüfeğin daima tetiği üstünde ir. Kümes meraklısı olduğunu söyleyenler mevcuttur. Filvaki , tavuğu, pilici yoktur amma, horo- zu mevcuttur. Tüfeğin feci bir akibeti vardır. İnsanların kanna girmekten vic- dan azabma Ograr ve derin bir yese kapılır, inlihara karar verir. Bir gün, cansız ve ve buz soğumuş bir halde , bir çivi Salih Zeki bey dostum, ağzının içinde mısralar geveleyerek Fe- nerbahçede gezi yordu. Bir ada- min, intihar kastile denize atıld ğinı gördü. Hemen arkasından atıldı. Kurtardı. Adam kurtulduktar sonra ağaca bir ip bağladı. kendini astı.. Bu hali uzaktan gören biri hemen koştu, ipi kesti sonra Salih Zeki beye çıkıştı: — Yahu, temin kurtardın da, şimdi neye kurtarmadın? — Ben kendini / öldüreceğini 'ne bileyim. Kurunuyor zannettim! Anlaşın Sekiz on genç, dün gece Bey- oğlu — caddesinden avaz avaza şarkı — söyleyerek — geçiyorlardı. Uykusu Kaçan biri kızıp, dör- düncü — kattaki — apartımanından üstlerine bardak - su dökt Gençler de kızdılar, yan sokakla- dan taş top'ayıp apartmanı taş- lamağa başladılar. Üçüncü katın camları - kırıldı. O katta oturanlar pençereye çıkıp kavgaya başlayınca, gençlerdem biri dedi ki: — Dördüncü kattakilerle anla- şin. Daha yukarısını taşlayamıyo- ruz l Kaza Komiser bey, karşısında gene aynı şoförü görünce kızdı: — Artık bu rezalet!.. Bu hafta içinde, altıncı adamı çiğniyorsun. — Beşinci efendim, birini iki kere çiğnedim!

Bu sayıdan diğer sayfalar: