7 Kasım 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

7 Kasım 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 6 Akşam 7 Teşrinisani 1929 MEMLEKET MEKTUPLARI S Ödemişte su ve elektrik Ödemiş 4 ( Hususi ) — Beledi- yemiz, Ödemişin en mühim ihti- yaçlarından — biri olan su / ve elektirik tesisatı için senelerden beri yorulmak bilmez bir sayile çalışılmakta idi. Belediyemiz tara- fından alnan bu işlere ait imtiyaz nihayet —münakasaya - çıkarılmış ve bügün ihalci katiyesi icra edilmek üzere — kapalı — zarflar açılmıştır. Münakasaya iştirak eden iki grup, Ganz ve Marelli şirketleri vardır. Kapalı zarflar açılmış fa- kat her iki grubun bazı hususatı merkezlerinden sormaları ve bun- lara o vakta kadar cevap gel- meyişi tam bir teklif yapmalarına mani olmuş ve teminat mektubu vermediklerinden belediyemiz te- sisat ve inşaatın pazarlıkla yapıl- masına karar vermiştir. olan şirketler on beş gün içinde tekliflerini verecek- İerdir. ödemişte spor Ödemiş spor hususunda dev adımlariyle ilerliyen bir gençliğe maliktir. 17,000 küsur nüfusa malik olan kazamızda üç spor klübününün bulunması bunu is- bata kâfidir zannındayım. Bahusus Altınova ve Küçükmenderes klüp- leri arasındaki rekabet Galata- saray ve Fenerbahçe klüpleri sındaki rekabeti gölgede bırak: cak bir şekildedir. Evelki mektubumda spor sa- hasınn tanzimi hususunda teşek- kül eden gençlerden mürekkep komisyonun Altınova ve Küçük mendres . klüpleri arasında altı maç teklif. ettiğini — ve yapılan iki maçta Altınova klübünün bire karşı üç sayı ile galip geldiğini bildirmiştim. Bu Guma yapılan üçüncü maç çok heyecanlı olmuş kafa göz yarılmış ve bir çok kax hayet bulan bu oyunda Ki menderes klübü - bire karşı dört sayı ile galip gelmiştir. <e Ressamoğlu Konyada î(uşnalaıı salgını ve mektepler Konya 5 (Hususi) — Bir aydan beri burada kuşpalazı ” hastalığı salgın / bir şekilde hüküm - sür- mektedir. Sıhhiye vekâleti derhal lâzım gelen tedabiri / ittihaz etmiş ve buraya külliyetli mıktarda serum göndermiştir. 1 yaşından 16 ya- şına kadar bütün çocuklar aşılan- maktadır . — Yakında / hastalığın önünün almacağı muhakkaktır. Burada mektepsiz dolaşan orta mektep talebesinin hah maarif vekâletince nazarı dikkate aldı ve mevcut mekteplere sınıf şubeleri ilâve olundu. Bu suretle mektpsiz kalan çocuklarda okuyacak bir dershane buldular. Rizede cumhuriyet A bayramı Rize 30 (Hususi) — Cumhuri- yet bayramı burada pek parlak tezahuratle tesit edildi. Mütcaddit taklarla süslenen Cazi paşa cad- desi ve cumhuriyet meydanmı neşe ile mütehassis halkle dolu idi. Bilhassa uzun bir sıra teşkil eden Bekleşlierin / önlerinde " kırmın eyaza - bürür süslü kızların P lar pik aikenaelk Gece her tarafı donatılan be- lediye dairesinde senei devriye — şerefine elli kişilik mükellef bir balo verildi. Fenerle donatılan bir kayık bandoyu hamil olduğu halde şehir önündeki sahili yala- dolaştı. Limanda bulunan mir vapuru elektrikle donatıla- rak mehtap eğlenceleri yaptı. Bu gece türk ocağında da gençlerin “meşeli bir baloları vardı. | | * : Efganistanı irticadan kurtaranlar — Nadir han mektepleri açtı, eski idare tarzı iade edildi Ziyanistanı telâkeiten kurtaranlar Efganistanın her tarafında sükün Efganistanda sekiz ay kadar süren dahili muharebeler Nadir hanın galebesi ile nihayet buldu. Baha Saki taraftarları kaçarlarken &te geçir Son haberlere göre Efganistanda laım bi epler Baha Sakinin kapattığı görmüş açık fikirli ve çok zeki sürmektedir. açılarak eski idare tarzına avdet edilmiştir . Tat olduğu için Efganistanı tedriçi surette garplılaştıracaktır. âbilde kurşuna dizilmek — sörelile cezalarınıbutdutar—| Nadir han Avrupa Resmimiz sağda Nadir han, oturmuş olarak kardeşi ve Kâbil fatihi Veli han, ortada ceneral Mehmet Haşim hanı göstermektedir. Saksofon asrilik alâmeti imiş! Arabacılık ortadan kalkıyor.. İhtiyar ve inatçı ingiliz arabacıları da kamçıyı bırakarak otomobil dreksiyonunu ele almağa karar verdiler Londranın orabacı Dünyanın her tarafında araba mevküni otomobile terketmekte- dir. Her yerde arabaların mıktarı şayanı dikkat derecede azalmıştır. İstanbulda dört beş sene evel 2000 den fazla fayton arabası vardı. Bu sene yapılan bir istatis- tik neticesinde bugün şehrimizde ancak 150 fayton olduğu anlaşıl- mıştır. Her yerde arabaçılar ara- balarını satıp bir otomobil teda- rikine başlamıştır. Yalnız Londrada bir çok ara- bacılar bu etomobil gal ü karşı vaziyetlerini muhafaza etme-| ge çalışıyordı. İngiliz arabacıları da bu. neticesiz grukavemetten nihayet vaz geçerek arabalarını satmağa karar vermişlerdir. Londrahı arabacıları bu kararla- rını bir. medeniyet ve a: hamlesi olarak telekki etmekte- dirler. Arabacılar bu münasebetle Londrada merasim yapmışlardır. Arabacılar en yeni kostümlerini gi- yerek şarkı söyleye söyleye Londra sokaklarını dolaşmışlardır. Bun- lardan n ihtiyarı asri alâmeti lan vaz geçen ihtiyar sanatkârları olarak eline bir saksafan almış 've en son çarlestonları çalmıştır. Resim İngiliz arabalarını bu me- rasim esnasında gösteriyor. Aarabacılar © akşam kendile- rine mükellef bir ler, ipice yiyip içtikten sonra en eski arabayı meydanlardan birin- de yakmışlar, kamçıları da ateşe irdan bir kısını artık çekilerek şehir civarında işten sebte yeliştireceklerdir. TIBBİ MÜSAHABE Tedavide ilâcın kıymeti artık tedavide ilâcın eski kıymeti kalmamıştır. Hususi” ilâcı olan hastalıklar ( Firengi, Roma- tizma, Sıtma.. V.S. gibi ) müstesna olmak üzere hastalıkları nekadar az ilâcla tedavi edebilirsek ken- dimiz ve hastamız için en büyük kâr, muvaffakıyet biliriz. Meşhur. (Hudtard ) - tedavide ilâcın adedini yirmiye indirmiştir. rmi ilâçla tedavi) diye yazdığı eserde belli başlı, hususi hastalık- ların ilâçlarını yazmıştır. Hakikaten bu yirmi ilâçtan gayrisi, okadar kıymeti olmayan ilâçlar, hep ârazi tedaviye ğirenlerdir. Bu gün artık bir tifo vakası bir zatürreeyi eskisi — kadar ilâça boğmayoruz.. Hastanın başı ucu- 'nu eczaneye cevirmiyoruz. Bir firengi, bir sıtma, romatizma, kuşpalazı gibi hastalıklar hiç bir zaman — bakımla , tebdilhava ile, intizamı — hayat ile iyi olmaz . Bunların hususi ve kat'i ilâçları vardır. Fakat buna karşı bir çok hastalıklar var ki ( kansızlık, zafi- yet, mide, bağırsak ve #inir hastalıkları gibi ) ilâçtan ziyade bakıma, intizamı hayala, iyi gıda- ya muhtaçtır . İlâç burada bir yardımcı olabilir. Bazen de hiç bir kıymeti yoktur. Halbuki hastaların bütün arzu- ları ilâçtr. Verdiğimiz nasihatle- rin karşında hayretle hastalar bizi dinlerlerler. * Bunları yaptıktan sonra, bu kadar itendime baktıktan sonra, size niçin geleyim. Bunun — ilâcı yok mu,? derler. Çocuk ve büyük bugün bizim cn büyük, en fena dediğimiz ba- Hamszlktir Biz vücutlarımıza bak- masını bilmiyoruz, bilsek te ya- pamıyoruz. Avrupalıların sihhatte iken yaptıklarını biz hastalıkları: mızda / yapamıyoruz... Her şeyi ilâçtan bekliyoruz. Bir çok zaif ve kansız hastalar hiç kendilerine bakmasımı bilmi- yerek gazetelerde gördükleri rek- lamlara kapılarak midelerini ve bağırsaklarım harap - ediyorlar . Birbirlerine - bakarak, söyliyerek yaptıkları kuvvet şiringalarile uz- ) viyetlerine bir çok lüzumsuz ilüç- lar sokuyorlar. Hele o Avrupanın ” müstahzar ilâçları... artık bugün Avrupada müstahzar ilâç meselesi fen dersi, ilimden çıkmış, aret vekor meuluk şeklini almıştır. Gün gecmiyor ki büyük - reklamlarla iki ilâç bir araya getiri lerek ve ona bir isim takılarak ortaya atılmasın ve... Bunlar oka- dar çok ki isimlerini tutamıyoruz... hi iz aklımızda Hem paralarımız akıyor, hem de- istenilen ç bir fayda olmuyor. Avrupada bu ilâçlar bizim memlekette olduğu kadar kulla- aılmaz, yahut ta kendi. memle- leketlerinin mustabzaratını kulla- mırlar... Çünkü onlar tababetin ittiği yolu anlamışlardır... Bu ç yolu değildir.. 'ababet her hastalığın tedavi- sinde © hastalığın sebebine hü- cum ederek yürüyor. Hastalıklarda bir sebep, amili müessir, bir mikrop arz” Bilhassa mikrop / ilminin sor rece terakkisi tbben göğsüni aşı ve serom üzerine çevirmiştir, En kuvvetli ümitler... Aşı ve serom gelecek kiz Doktor hiç ilâça mühtaç olmadan, reçete | yazmak külfetinden âzâde hasta- ya cantası elinde gidecek, bastas İiğına göre, hastalar serom ve hasta olmayanlarada yakalarma- mak için aşı yapacaktır. Tab e- tin bugün yürüdüğü yol bu yt dur. Dr. Ektem Enu

Bu sayıdan diğer sayfalar: