14 Kasım 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

14 Kasım 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— —— — — G L Ak.vm İrak ahvali Cemiyeti Akvam komisyo- nunda mühim bir müzakere Sahife 10 14 Teşrinisani 1929 Pariste yeni bir cinayet Bursa mektupları İki metresi birden idare Bursanın en kavgacı ve gürültücü köyü Narlıca köyünde geçen hafta çok kanlı bir vak'a oldu, ölen ve yaralanan vardır Bursa, 9 (Hususi) — Vil: Orhangazi kazasında ( Nar- hca) isminde bir köy vardır. İsyan itibarile Avrupa'nın Porte- kizi ne ise kavga ve adam vur- mak cihetinden - Bursa'nın Nar- hca'sı odur. Bu köyde bir kaç gün evel çıkan yeni bir vakanın zabıta: sicilline ( Narlıca muhare- besi) diye geçmesi lâzımdır.. Ha- dise o derece ehemmiyetli ve kanlı bir tegallüp eseridi Bu köyde Deli İsm: ilesi denilen bir silsile vardır ki, yekünu üç haneyi geçmez. Fakat köydeki diğer iki lâz hanesile - birlikte, bu küçük kuvvet, bütün şirretl köyün hem key- yeti- | Mütegallibe — olarak yaşamayı ve gaye edinen bu sülâlenin maksadı; — astıklarının astık, olmasını temin için her şeyi yap- maktan ibarettir. Sürülecek tarlaları mı var?— Ah- met, git benim tar'ayı - sürl. de- mek,,, Bir delikanlı evlenmek mi tiyor: — Bana bak, o kızı ben alacağım. ver 200 papel de sana birakayım İ.., — boşlarına — git- meyen birisi mi var?: Tabancayı çekip vurmak.. Hasılı köylüden istedikleri: büklüm bir inkıyadı sabür,.. Şimdi vakayı anlatayım: Deli İsmail sülâlesine mensup eşhas cuma gecesi hazırlanırlar akrabaları bulunan Beykoz polis- lerinden biri de bunlarla beraber. Rivayete göre bu polis, İstanbul- tan, bu hadise için, icap eden silâhları getirmiş imiş. Çete gece- den hazırladıği plânı sabahleyin “datbike başlar. Cami ve evlerin köşeleri tutulur ve içlerinden Meh- met, eşraftan Emin oğlu Hafız Alinin yağhanesine - gönderilir . Mehmet kapıya varmadan, Sağır Ahmedin, kardeşi 16 yaşında Halile rastlar ve yakasına yapı- şarak : — Ulan, siz bizi öldürecekmiş- siniz ha? Diye çıkışmağa başlar. Bursa- daki taklibi hükümet davasında ismi geçen Yenişehirli Batakçının Mehmet te © köyde misafir bu- lunduğu için bu vakayı gö — Yahul Bacak kadar çocu- a silâh çekmek ıy.pı.v diyerek | Tefrika nu: işe müdahale eder. Fakat, Halil ayrılırken, tehdit eden şaki ta- bancayı - patlattığı gibi - çocuğu öldürür. Bu silâh sesi üzerine tahassün eden diğerleri de ateşe başlar. Köy , eşkıya baskınına uğramış gibi dakikalarca kor- ku ve heyecan içinde kal kafadarlar , nereye ve kime rastgelirse , — basarlar — kurşu- nu.. yirmiden fazla insan , bu kurşun yağmurundan - hisselerini alırlar. Kimi yaralanır, kiminin elbiseleri delinir. Osırada o civar- dan geçen Orhangazi'li Hafızın şoför ve otomobili de yaralanır. Yiae bu sırada silâh seslearinden ürkerek kaçan Kahveci Ahmet vurulur. — Vak'anın - bidayetinde Halili vuran Mehmet yağhaneye girer, ve saklanan 16 yaşında karaltı ilişir, kurşunu sallar, fakat yaralının kendi kardaşı ” olduğu bilâhare anlaşılır. Nihayet iş yarım saat kadar fasılaya uğrar. Fakat mesele bu kadarla kalmaz. Tüfek seslerinin dindiğini gören Emi Hafız Ali, kardeşinin oğlu Mus- tafa ile birlikte gürültünün se- bebini anlamağa çıkar. Köyün imamı olan Hafız İbrahim ki, hakikatte bu işin elebaşısı u adammış), — oğlu ile beraber pusu kurdukları köşeden mavzerle ateş ederler ve Eminin Hafızı katl, Mustafayı cerhedi ler. Alâkadarların ifadelerine göre bu Hafız İbrahim denilen - köy imamı bir çok katillere sebebiyet vermiş, hattâ amucasının karısını öldürtmüştür. Kan, kurşun ve ölümden mü- rekkep olan bu feci ve canavarca hadisede üç kişi ölmüş, bir kaç maada, bir çok yaralanmıştır. Muharebeden biraz sonra jandar- ma işe vaziyet etmiş ve failleri yakalamıştır. Şimdi Orhangazi'de bütün köylünün ifadesi alınmak- tadır. Tahkikatın ne kadar uza- yacağı belli değildir. Söylenildi- ğine göre, hadisenin asıl sebebi, mütegallitenin iftirası ile hapse- dilen bir adamın serbest bırakıl- masıdır. Maahaza tahkikat bitme- diğinden bu bususta kat'i bir şey söylemek doğru olamaz. İşin en şayanı dikkat bu köyde okur yazar bile mevcut olmayışıdır. Riza Raşen iki A3Teşrinisani 1929 BAĞ BOZUMU Selâmi Murat efendi, bu sefer İmamın sözünü kesmedi, hayatı hususiye- müdahele ediliyor , iye kızmadı : — Hele gel biyol otur, li, B el e Zihni efendinin o gün acele bir işi vardı: — Müsaade et, dedi, yarın göri Ç Kış gelip çattı. Kar, tepelerden indi; Damları, yolları, bağı kap- ladı. Ve Zizi, evde kapanıp otur- manın ne demek olduğunu anladı. Vücudu, yaşından fazla tekâ- anül ediyor, fakat aklı sivrilmiyor- İzzet du. Etrafında dönenlerden, ken- di için olup bitenlerden bi- haberdi. — Yalnız, yüreğinin sı- kıldığını — hissediyordu. Yenge- n kininden korkuyor, amu- casından — çekiniyor , Macitten ürküyordu. Kenan artık onun için korkulu bir rüya olmuştu. ve her zaman peşine takılan müezzinin oğlundan ödü patlıyordu.Bu ablak çehreli, elma yanaklı, abullabut külhan bey, Kenan gibi çevik de değildi. Macidin eline geçecek olursa hali pek kötüye varacaktı. Köyde ve evde yalnı: das- tu, iki arkadaşı, vardı. Karabaşla İrfan. | Komşumuz İrak ahvali hakkın- da Cenevrede daimi mandalar komisyonunda mühim müzakere- | ler olmuştur. Komisyon, Bagdad- daki ingiliz fevkalâde komiseri müşaviri M. Bourdillan ve müs temlekât nezareti erkânından M. Clavson bazır olduğu halde İngil tere hükümetinin İraka ait rapo- olduğuna nazarı dikkati celbet- miştir. 1923 de İrakta maarif, sıhhatı ziraat sulama ve umum in — 105,000,000 — rupya sarfolunduğu halde geçen sene sarfiyat 151,000,000 rupyaya çık- mıştır. İrakın ticareti ve pamuk mahsalü artmıştır. Geçen sene pamuk mahsulü 5,000 balya ol- muştur. Bu seneki mahsul bunun çok fevkinde olacaktır. İngiliz mümessili Irak ile Necit arasında mevcut hudüt ihtilâfın- dan uzun uzadiye bahsetmiştir. İbni Suud şimaldeki kuyulara Vehabilerin gitmesini menettiği ve hissini halka vermemek için ine muhalefet etmiştir. İn- giltere hükümeti İbni Suudun ma- ruz bulnnduğu müşkülâtı lâyikiyle takdir etmekle beraber en ziyade çölde âsâyişin temini cihetine ehemmiyet vermiş ve buna mu- vaffak olmuştur. İngiltere hükümeti 1927 senesi teşrinsanisinde — akdolunan ıgiliz - İrak. muahedesini tatbik etmeyip bilâkis. 1926 senesi kâ- nunsanide mün'akit muahede mu- cibince hareket edeceğini ve bina- enaleyh İraki 1932 senesinde Cemiyeti akvam azalığına kabu- lünü tavsiye etmeğe karar verdi gini / Cemiyeti akvam kâtipliğine tebliğ elmiştir. Bir gün içinde.. u leri beş parasız kaldı Nev York esham borsasında darihte emsali görülmemiş dere- cede vuku bulan fevkalâde sukut neticesinde Amerikanın zenginle- rinden bir kısmı fakir düşmüştür Sayılı milyonerlerden bir çoğu beş paraya muhtaç kalmış ve bunların yerine bir çok belirsizler milyoner olmuştur. Meselâ Detroitin meşhur zen- Karabaşa, geldiğinin ertesi gü- nü raslamış ve beslemeğe baş- lamıştı. Bu munis, biçare hayvan- la, bikes genç kızm arasında dostluk pek çabuk teessür etmişti. İrfana gelince onun kimseye fenalığı yoktu, bittabi Zizi'ye hiç olamazdı. O kendi âlemindeydi. Filvaki Zizi'ye yaklaştığı zamanlar oluyor, fakat tam zamanında ve sırf ona yardım. etmek için yak- laşıyordu. Onu su taşırken, çam şır yıkarken görse, derhal yardıma koşar, elinden tenekeleri alır ve ya büyük bir çarşafın sularını sıkmadığını görürse, alıp sıkardı ve bütün bu yardımları, üstüne borçmuş gibi yapar, Zizi'ye baba- sından, İzmirden bahsederdi . İrfan, dunlardan |behsederken, mütecessis bavranmazdı. Bunları, #sırf Zizinin hoşuna gitsin deye söylerdi. Halbuki ev halki, bu runu tetkik etmiştir. Mr. Bourdillan — cenubi İrakın iktisadi cihetten refahı artmış | Bir çok amerika milyoner- Son zamanlarda şehirler arasında kırdı. Bir kaç gün evel Pariste tüyleri ürperten bir cinayet daha olmuştur: Parisin Danfer Roşero sokağında 5 numarada Leon Merl inde bir adam oturuyor.. Leon Merl 37 yaşındadır. bir. şirketle kâtibi umumidir. Merlin 10 seneden beri birlikte yaşadığı bir metresi var: Madam Jaliart... Leonla metresi senelerden beri kavgasız, gürültüsüz, sakin ve oldukça mesut bir hayat sürüyor- lar ve herkes bu çifti karı koca zannediyor.. - Bunlar karı koca gibi gezip dolaşıyorlar.. Lâkin Leonların biraz ilerisinde mosyö Favr Bül ile zevcesi ol ruyor.. İki aile gayet iye mekte ve sık sık birbirlerine gidip gelmektedirler, İşte bu ziyaretler esnasında Leonla, madam Bül arasındaki samimiyet gittikçe ar- tıyor. Nihayet kadın Leonun met- resi oluyor. Paris, dönüyor ve kendi yatak odasını açınca karısını / Leonun - kolları arasında görüyor. Bunun üzerine M. Bül karısını boşıyor Madam Bül yersiz yurtsuz ka- lınca Leon Merlin evine gidiyor. Leon, madam Bülü evine kabul +'= irmek için eski metresine: P — Zavallı. Acınacak bir ka- dın.. Bir yer buluncaya kadar bize iltica ediyor.. Burada kalsın. Diyor. Madam Juliar aşıkının bu sözlerini - sükütla - karşılayor. Leon madam Bül eve geldi sonra iki sevda arasında yaşa- mağa başlayor. Lâkin madam Bül: — Ben senin yüzünden kocamı len ginlerinden yedi Fişer biraderler büyük ziyaa uğramıştır. Bunların serveti geçenlerde — 200,000,000 İngiliz lirası tahmin olunmuştur. Bunların eshami bir kaç gün içinde bir kaç yüz milyon dolar kaybet- miştir. Nevyork bosasının en mühim simalarından - Birinci Milli Banka müdüran — heyeti — reisi 9,000.000 İngiliz lirası kaybetmiştir. Müttehidei Amerikanın maliye nazırı olup yeni dünyanın üçüncü zengini addolunan Mr. Mellonun hususta gıllığışlı bir tecessi lediklerinden, — onların hiç bir sualine cevap vermezdi, o kadar vermezdi ki bazen Murat efendi: — Akız, sen muhakkak gökten zembille düştün! deye'alay ederdi. Gün geçtikçe, İrfanla Zi arasındaki dostluk artıyordu. Ak- şamları yanyana bağda dolaşıyor- lar, havur başında - oturuyorlar, asul usul, sessiz konuşuyolradı. Söhbetleri basit ve sade idi. Arfan sorardı: — Buraya artık alıştın mı Zizi? Açık kalple cevap verdi. — Bilmem.. daha anlıyamadım. İrfan içini çekerdi: — Hakkın var... Bu hayata alışmak güçtür. — Amma alışmaktan — başka çare yokk.. — Bazen seni mahzun görünce, ben de mahzün oluyorum; — sana Bir gün mosyö Bül evine erken| edeyim 'derken.. Kocasından boşanan ikinci metres hem dostunu, hem rakibini öldürdü Ü Yukarıda katll madam Bül aşağıda maktul terkettim.. Sen de metresir evlenelim... Diye Leona srara başlıyor. Adam iki kadından birini tercih edemiyor ve de idareye çalışıyor... Leon madam Bül evde iken madam Zuliara iltifat etmiyor. Bir gün madam Bül eve gelince Leonu eski metresi ile birlikte gayet nazik bir vaziyette yakala- yor... Tabancasını çekiyor.. İkisi- a de üzerine ateş ediyor... Kadın — derhal - ölüyor. Leon gayet ağır yaralı olduğu halde hastaneye kaldırılıyor. Lâkin biraz sonra © da aldığı yaraların tesi- rile vefat ediyor. Madam Bül kendi ayağı ile gidip karakola teslim olmuştur.” serveti de bir çok milyon tenez- zül etmiştir. Servetlerini kaybeden milyoncı ler geçinmek için lüks otomobi lerini, kıymettar mefruşatını satı- lığa çıkardıklarından gazeteler bu ilânlarla doludur. Milyonerlerin zevceleri ve kızla- vi da / mücevheratını — satıyorlar Satılık olduğu edilen bu gil mücevherat arasında gayet kiy- mettar olanları vardır. Bunlardan yedi. pırlantalı bir ik vardı seksen platin bile: acıyorum. — Benim acınacak nem var? — Ne bileyim?.. Herhalde çok gaha mesut olmağa İayik bir Bu kadar söyler, fazla açılmağı * Ah! Eğer elimde olsaydı ... , demeğe cesaret edemezdi. Tabii aralarındaki bu samimi- yeti Macitten gizliyorlar, sakl mağa çalışıyorlardı. Fakat o, mi temadiyen Zizi,ye gözcülük etti , şüpheleniyordu. Akşam, geç vakte kadar evde oturuyor, sonra çıkıyor, patlayıncaya kadar. içip körkütük avdet ediyordu. Hemen her gece, odasına girergirmez. karısiyle kavgaya başlıyor, ev hal- kını uyandırıyordu. Zizi'nin, Macit- ten korkusu artmağa başlamış! Fakat Macidi, gene ancak kendisi teskin edebiliyordu. Sabahleyin, karşısına çıkınca, kabahatlı bir köpek gibi. siniyor, başını kaldı- Zizi'nin yüzlie bakamıyordu. (bitmedi)

Bu sayıdan diğer sayfalar: